Bölüm 9: Yol Arkadaşı

105 20 106
                                    

Keyifli okumalar.

━━━━━━━━━━━━━━━━━

Şokla küçülmüş göz bebekleri, karşısında arsızca kıkırdayan karalar içindeki adama dikilmişti. Bu yüzü daha bir gün evvel görmüştü ve şimdi niçin tekrardan gördüğünü merak ediyordu doğrusu!

Zira bu takipçi Su Wanlin'den başkası değildi!

Alkım hem onu takip edenin Su Wanlin olmasından dolayı biraz içi rahatlamış, hem de aksi gibi içi daralmıştı. Neden peşinden gelmişti?

Dostunun gırtlağına dayadığı ölüm aletini yavaşça geri çekerken ona açıklama bekleyen gözlerle baktı. Su Wanlin sanki tuttuğu nefesini bırakmış gibi ferahlamış bir nefes verdi, ardından Alkım'ın koluna sahte bir korkuyla vurdu. "Az daha pekmezimi akıtacaktın be! Böyle zalim bir yanın olduğunu bilmezdim, takip edilmekten bu denli mi rahatsızsın?"

Alkım bıkkınca cıkcıklarken burun kemerini ovdu. "Burada ne işin var? Tek başıma gitmek istediğimi söylediğimi hatırlıyorum."

Al başına belayı! Bu herif de yırtık dondan çıkar gibi hangi lanet delikten çıkmıştı?! Alkım'ın kaygısız, keyfekeder bir şekilde Hıtay'ı dolaştığını falan mı sanıyordu?!

Su Wanlin pişkince koluna girip onu geri sokağa çektiğinde, Alkım'ın sıkıntıyla yüzü seğirmişti. Başından bu yılışık herifi nasıl savacağını düşünürken diğeri kafasının etini yemeye başlamıştı çoktan. "Alkım-xiong¹, bu suratının hali nedir böyle? Yoksa beni yanında istemez misin? Su Wei büyüdüğünden beri bütün işleri ona yıkabiliyorum, o yüzden bu sıkıcı şeyler yerine sana yol arkadaşlığı yapmaya karar verdim. Söz veriyorum uslu duracağım, hahaha!"

Alkım burnundan bezmiş bir soluk verdi. "Bana sormadan kendi kafana göre hareket ediyorsun. Seni yanımda götüreme-"

Fakat Su Wanlin birden mızmızca itiraz etti. "Nedenmiş?! Daha geleli birkaç gün oldu ve senle pek vakit geçiremeden kaçıyorsun, peşinden gelmek istediğimde ise kovmak istiyorsun! Ne kadar ayıp, cık cık."

Alkım kolunu savurup ondan kurtulurken tepesi atmaya başlıyordu. Bir de bu adamla mı uğraşmak zorunda kalacaktı? Hayatta olmaz! "Wanlin, ben keyfimden ortalıkta fink atmıyorum. Sana açıklama yapamam, bu yolculuk kendimden başka kimsenin sorumluğunu alamayacağım bir şey." Gökte yükselmeye başlayan güneşe baktıktan sonra gri gözleri kısıldı. "Zaten yeterince vakit kaybettim. Yola koyulmam gerek."

Su Wanlin onun ciddiyetini fark edince anlam veremeyerek dudak büzdü, sonra aklına bir fikir gelmiş gibi elini tutup birden sokağın ucuna, geldikleri yöne çekerken, "Tamam hemen yola koyulacağız o zaman. Ama bundan evvel, bi' şeyler ye. Aç karnına yolculuk iyi olmaz!" dedi.

Alkım sessizce şansına söverken midesinden gelen gurultuyla burun kıvırdı. Vefasız bedeni kimin tarafını tutuyordu be?!

Böylelikle... yanında davetsiz bir misafirle bir restorana girmiş, önüne kahvaltılık yemekler yerleştirilirken bulmuştu kendini. Alkım önüne koyulan yemeğe asla hayır diyemiyordu, ondan mütevellit Su Wanlin'e delici bakışlar atarken yine de elleri itaatkarca yemekleri ağzına dolduruyordu.

Su Wanlin bakışındaki tüylerinin diken diken olduğunu hissedip masumca öksürdü. "Xiong bana öyle bakma! Yemeğe odaklanamıyorum. Endişen olmasın, başına iş çıkarmayacağım, bu yemeği de ben ısmarlıyorum. Şimdi mutlu musun?"

Alkım çayından höpürdetmeden evvel parmağını kaldırıp ona işaret etti. "Zaten sen ödeyeceksin! Sınırlı param varken, bir de sen çıktın başıma!"

Asil Kan (ᛒᚷᛒ)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin