Bölüm 48: Buluşma

76 9 118
                                    

Yazarken dinlemiştimm Chase Atlantic -  The Walls

Keyifli okumalar.

━━━━━━━━━━━━━━━━━

"Senin düşmanın olacak."

"O zamanki yüz ifaden görülmeye değer olacak."

"Hahahhaha!!!"

"KES SESİNİ!!!"

Siyah yataktaki şahıs aniden kükreyerek uyandığında, koridorda nöbet tutan içbuyrukları uyuklamalarından hoplayarak ayılmıştı. İçeride neler olduğunu merak ederek, ürkekçe birbirlerine bakmış, ardından biri kapıyı tıklamıştı. "Kağan'ım? İyi misiniz?"

İçerideki Erlik Han, şiddetle nefes nefese ve kan ter içindeydi, gözleri öfkeden delirmiş bir bakışla kıvırcık saçları yatakta yuvarlanıp durmaktan olsa gerek kabarmış ve komik bir şekil almıştı.

Görünen o ki, feci korkunç bir kabus görmüştü. Uyandıktan sonra sersemce yutkunup etrafına baktı. Yavaş yavaş sakinleşmesi icap ederken yüzü öfkeden tedirginliğe yoğrulmuş ve çarşafı tekmeleyerek yataktan kalkmıştı.

Bu sırada kapıdakiler endişelenerek, "Kağan'ım? Bir sorun yok ya?" diye tekrar seslendi ancak Erlik Han tahammülsüzce bir daha kükremişti. "Kes sesini!"

Bu defa kendilerinde olduğunu bilerek, içbuyruklar suskunluğa gömüldü.

Rona çıplak, terden sırılsıklam olmuş üst bedenine bir cübbeyi geçirirken tekrar konuştu. "Buraya gelin!"

Hemen kapılar açıldı ve bir içbuyruk başı eğik biçimde emri bekledi.

Arkası dönük olan Erlik Han son derece keyifsiz bir sesle, "Derhal Uluğayguçi Sanberk görüşme salonuna gelsin. Birazdan orada olacağım." dedi.

Erlikler aceleyle gittiğinde, Rona tel tel olmuş saçlarını parmaklarının arasından geçirip ensesinde gelişi güzel toplayarak, üstüne çekidüzen verdikten sonra dışarı hışımla çıktı.

༻✦༺  ༻✧༺ ༻✦༺

"Yarın sabah Kurultayı sen açacaksın."

"..."

Görüşme salonu daha naçiz bir büyüklükte ve içinde koltuklar olan bir odaydı. Elbette orada Kağan'ın oturacağı örgin vardı lakin adam elleri belinde mekik dokuyordu. Uluğayguçi Sanberk aniden gecenin bir yarısı çağırılmaktan feleği şaşmışken böyle bir cümleyle apışıp kalmıştı.

Anlayamayarak, "Fakat Kağan'ım, gitmenize daha iki gün vardı? Henüz ordu nizamının oluşturulması tetkik edilmedi." deyince Rona tepesi atarak ona döndü. "Ordunun nizamını bile kendi başınıza yapamıyorsanız, niye o koltukları işgal ediyorsunuz? Sana boş yere mi güvenirim ben?"

"Bağışlayın..." Uluğayguçi Sanberk üstelemeden başını eğdi. "O halde, yarın sabah gitmeniz için ne gerekirse hazır edilecek."

"Sabah değil." Diye belirtti Rona ansızın. "Şimdi gidiyorum."

Gece gece ne acelesi vardı?! İnsanlara uyumak için biraz zaman tanıyamaz mıydı? Şimdi gitmek de ne oluyordu?

"Fakat..."

Rona ona öyle keskin bakmıştı ki, adamın eğik başının üzeri karıncalanmıştı. Adeta gözlerinin hiddetini hissetmişti! Ne olmuştu da şimdi, bu vakitte yerinde duramayacak kadar gitmek istiyordu?

"Hazırlığa hacet yok. Birkaç güne gelirim. Sen, ben yokken düzeni sağlamaya devam et."

"Baş üstüne Kağan'ım." Sanberk selam verdikten sonra dışarı çıkmış ve kapının önünde sinirle küfretmişti.

Asil Kan (ᛒᚷᛒ)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin