Bölüm 20: Mazi

106 15 149
                                    

Keyifli okumalar.

━━━━━━━━━━━━━━━━━

Alkım bahçeye çekine çekine girerken Rona peşinden sıradan bir tavırla onu takip etmişti. Gri gözlü, ellerini ağzına götürüp ürkekçe, "U-Usta!" diye seslendi.

Yanındaki Rona dirseğiyle onu dürtükledi. "Rahatla biraz. Hiç hasta birine benzemiyorsun, sadece kedi görmüş fareye benziyorsun."

Alkım ona geri dirsek attı. "Burada başı yanacak olan sen değilsin tabii. Çok bilmiş!"

"Kendin kabul etmetin mi? Şimdi pişman olmak için çok geç."

"Pişman değilim! Sadece..."

"Bu ne gürültü?"

Ansızın evin kapısından tok bir ses geldiğinde, Alkım açıkça görülür şekilde sertçe yutkunmuştu. İki çocuğun ağız dalaşı o sert sesle kesilmişti.

"Alkım? Burada ne oluyor?" Diye soran Alkım'ın Ustasından başka kim olabilirdi!

Rona ilk başta Usta diye bahsettiği kişinin köhne, saçı sakalı ağarmış, bilge bir yaşlı adam olduğunu düşünmüştü. Fakat gördüğü kişi açıkça gençti! Hatta delikanlı olarak bile sayılabilirdi! Yirmi yaşların ortasında görünüyordu, tıpkı bir aziz gibi yerlere uzanan uzun ve geniş beyaz bir cübbeyle düz saçları omuzlarından aşağı dökülürken serbestti. Burnu kalkık ve kaşları kılıç gibi keskindi.

Korkulacak bir yanı yokmuş gibi görünürken aynı zamanda korku vericiydi. Ne kadar katı bir hoca olduğu derinlemesine çatık olan kaşlarından kendini ifşa ediyordu.

Alkım aceleyle tek dizi üzerine çöküp başını eğdi. "Usta... Ben..."

Ustası ona saniyelik bir bakış attı, ardından yanındaki arkadaşını süzdü. "Kekeleme. Çabuk içeri gel." Sakince dedikten sonra arkasını dönüp eve girdi.

Alkım şokla başını kaldırdı. Önce içeri giren beyaz silüete, sonra Rona'ya aval aval baktı. Rona onu kolundan çekip kaldırırken, birlikte eve girmelerine öncülük etmişti.

İçerisi ferah ve basitti. Ustası yüksek bir minderin üzerinde oturmuş, önündeki sehpada hala buharı tüten çay vardı. Alkım kararsız adımlarla ilerleyip önündeki yer minderine oturdu, Rona da yanında yerini aldı.

Usta, "Evvela, dün niçin gelmedin? Önemli bir imtihana gireceğini unuttun mu?" diye sordu.

Alkım başını eğip, "U-usta, dün... dün çok hastaydım ve yataktan kalkamadım bile. Ablam bana şifalı bir çorba yapınca kendime gelebildim. Bu arkadaşım Rona da yanımdaydı." diye atıp tutmaya başladı.

Ustası ona şüpheyle baktı, takiben Rona'ya. "Ve?"

"Ve..." Alkım hızla aklını toparladı, hürmetkar bir jestle yerlere kapandı. "Lütfen bugün beni sına Ayas¹ Usta! Söz veriyorum hayal kırıklığına uğramayacaksın!" Diye niyaz etti.

Onun daha önce hiç böyle bir yönü olduğunu fark etmeyen Rona şaşkınca baktı. Bu adama o kadar saygı duyuyordu ki, karşısında kekeliyor ve hiç tereddüt etmeden diz çöküp secde edebiliyordu. Alkım gibi gururlu biri bile demek ki Ustasının önünde boynu kıldan ince bir öğrenciye dönüşüyordu. İlginç bulmuştu.

Ayas kara gözlerini daralttı. "Demek hasta oldun?"

Cevap gecikmeden geldi. "Evet!"

Ayas Usta gözleriyle siyahlar içindeki çocuğu işaret etti. "Bu getirdiğin çocuk şahidin mi?"

"Evet!"

Ayas Rona'ya kuşkuyla bakarken, sorusu Alkım'a yönelikti. "Onunla yeni mi tanıştın? Daha önce kasabamızda böyle bir yüz görmemiştim."

Asil Kan (ᛒᚷᛒ)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin