Avukat herşeyi hızlandırmak için elinden geleni yapıyordu. Henüz Melih ve Defne'nin hiçbir şeyden haberi yoktu. Melih ve Defne bunu nasıl yaptıklarını anlamıyorlardı ama içlerinden bir ses hakketti size bunu nasıl söyler dedikçe daha da alevleniyor ve bir nebze ortaya çıkan pişmanlıkları son buluyordu.
Bu sırada Ali Rıza, Münevver ve kardeşler geziyorlardı. Bir yandan da avukattan haber bekliyorlardı. Mahkeme celbi o gün içinde eve gitsin diye uğraşıyorlardı. Durumun aciliyetini defalarca ortaya koymuştu avukat. Az kalmıştı.
Saat 5 e on vardı. Korkmaz malikanesi malikanesinin kapısını bir postacı çaldı. Avukat sabahtan beri dört dönmüş ve ancak yetiştirmişti. Hizmetli kapıyı açtı. Karşısında postacı vardı.
P: Melih ve Defne Korkmaz.
H: Ben çalışanlarıyım.
P: Kendilerini çağırın lütfen bu zarfı bizzat onlara vermeliyim.
H: Hemen.
Hizmetli koşar adımlarla salona ilerledi.
H: Efendim postacı geldi. Evrak varmış sizden başkasına veremezmiş.
M: Kimin adına gelmiş evrak.
H: İkinizin adına efendim. "Melih ve Defne Korkmaz" dedi postacı.
D: Bakalım neymiş.
Defne ve Melih kapıya geldiklerinde postacı toparlanıp konuştu.
P: Defne ve Melih Korkmaz?
D: Evet.
P: Kimlik görebilir miyim?
M: Ne bu kadar kimlikler isimler falan önemsenen.
P: Önce kimlik görmeliyim.
D: Çantamı getirin.
Hizmetli çantayı getirince Defne içinden cüzdanını çıkardı ve çantayı hizmetliye uzattı. Daha sonra kimliğini aldı ve postacıya uzattı. Postacı kısa bir süre baktıktan sonra başını onaylar anlamda sallayarak kimliği ve evrakı Defne'ye uzattı. Defne zarfı aldıktan sonra iyi günler dileyerek uzaklaştı. Defne hemen merakla zarfı açtı. Melih karısının bir şey söylemesini bekliyordu. Ancak Defne öylece zarfa bakıyor hareket etmiyordu.
M: Defne'm ne oldu?
D: Me..Melih çocuklar dava açmış.
M: Ne davası?
D: Senin Berfu'ya vurduğun, Efe'ye karşı ihmallerimiz falan. Çocukları bizden almak istiyorlar.
M: Ne?
Defne ve Melih ne yapacaklarını düşünerek yavaş adımlarla salona geçtiler.
Bu sırada Berfu, Atilla ve Selim kahkalarla gülüyordu. Diğerleri ne olduğunu merak etsede üçünün de konuşacak hali yoktu. Biraz kendilerine gelince Rüzgar sordu.
R: Ne oldu çocuklar katılacaktınız neredeyse?
B: Abi.
R: Abimm. Söyle meleğim.
Berfu utanmıştı.
B: Şey Selim abi ilk okula gittiği gün artık hep orada kalacağını sanıyormuş ya ona gülüyoruz. Niye hiç biriniz öyle bir şey olmadığını söylemediniz?
R: Güzelim birisi onu kandırmış. Bize söylemedi ama görsen habire hepimize sarılıyor beni unutmayın diyip duruyordu. Sonradan anladık.
U: Canlarım gidelim mi artık yoruldunuz. Hem dedemlerde yol yorgunu.
A: Olur abi.
Hepsi ayaklandı etrafa bakıp bir şey unutmadıklarına emin olduktan sonra arabalara bindiler. Eve geldiklerinde kapıyı açan hizmetliyle önden Ali Rıza ve Münevver daha sonra da kardeşler girdi. Kapının sesine hole gelen Melih ve Defne Ali Rıza ve Münevver'i görünce şaşırmıştı.
M: Hoş geldiniz.
A: Hiç hoş gelmedik. Selim oğlum çocukları yukarı çıkar.
S: Hemen dedem.
Çocuklar yukarı çıktıklarında önce Efe'yi yatırdılar ve telsizi aldılar. Daha sonra Atilla'nın odasına geçtiler.
B: Abi ne olacak aşağıda?
S: Bir şey olmayacak güzelim dedem ve babanem babamlara iyi bir fırça çekecek. Ardından dava sonuçlanana kadar burada kalacaklar. Davayı da büyük bir ihtimalle biz kazanacağız bu yüzden biz yeni evimize geçeceğiz.
B: Tamam abi. Ben pastele bakayım. Daha sonra da ders çalışalım hep beraber okulu çok başladık. Senin sınav senen.
S: Tamam canım. O zaman Atilla sende köpeğine bak abim. Bende güzel bir çalışma ortamı hazırlayayım.
Atilla ve Berfu köpeklerine baktıktan sonra kısa bir süre onlarla oynamıştı. Daha sonra üzerlerini değiştirdiler. Selim bu sırada sıcak çikolata ve atıştırmalık hazırlamış üzerini değiştirip kitapları ve kalemleriyle Atilla'nın odasına gitti. Atilla da giyinme odasından çıktı ve kitaplarını ayarlayıp masaya koydu. Berfu da kısa bir süre sonra elinde kitaplarla kapıda göründü. Onlar yerleşip ders çalışmaya başlarken aşağıda işler karışmıştı.
A: Melih sen nasıl kızına vurursun?
M: Baba bir anlık sinirle oldu. Hem Berfu'da çok damarıma basmıştı.
M: Ne demek bu Melih. Biz seni böyle mi yetiştirdik. Melih ben bu sözü duydum ya kendimden sana yaptığım annelikten utandım.
M: Anne.
M: Bana anne deme Melih. Rüzgar oğlum bana bir bardak su ver.
R: Hemen babane.
Rüzgar hemen mutfaktan su alıp geldi ve babanesine uzattı. Daha sonra Ali Rıza konuşmaya başladı.
A: Melih eğer davada zorluk çıkaracak olursan seni mirastan men ederim.
M: Ama bana onlar benim çocuklarım.
A: Şimdi mi aklınıza geldi?
M: Baba.
A: Kes dava sonuçlanana kadar buradayız. Şimdi biz yukarı çıkıyoruz sizde ne yaparsanız yapın. Hadi çocuklar.
Ali Rıza ve Münevver misafir odasına gitti. Kardeşler de önce çocukları kontrol etmek için odalarına gittiler. Berfu'nun odası boştu, aynı şekilde Selim'in de. Atilla'nın odasının kapısı aralıktı. İçeri baktıklarında beraber ders çalışan ikizleri ve hem onlara yardım eden hem de kendi dersine bakmaya çalışan Selim'i gördüler.
U: Herşeylerim kolay gelsin.
Diyerek içeri girdi Uraz tabi ardından diğerleri de.
B: Abilerim hoş geldiniz.
S: Çok hoş bulduk ay perim.
B: Abi bak biz beraber ders çalışıyoruz acıktınız mı atıştırmalık da var?
L: Acıkmadık güzelim. Sadece size bakmak istedik.
B: Tamam.
R: Yardıma ihtiyacınız olursa çağırın tamam mı?
B: Şey aslında biz bir konuyu anlayamadık ikizimle. Selim abimde bize anlatmaktan kendi çalışamıyor yardım eder misiniz biriniz?
L: Tabiki. Selim senin anlamadığın konu var mı?
S: Biraz.
S: Tamam o zaman biz üzerimizi değiştirelim. Daha sonra şirketten getirdiğimiz bir kaç dosyamız var onları da alır geliriz bizde iş yaparız işi olmayanlarda size ders çalıştırır. Ne dersiniz?
A: Olur abi.
Evett mahkeme günü geliyorrr. Melih ve Defne ya mirastan ya da çocuklardan olacak.
Sizce hangisini seçecekler?
![](https://img.wattpad.com/cover/278433390-288-k787391.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YENİ HAYATIM: ~ BERFU ALKIM KORKMAZ ~
General FictionÖzge onu döven çalıştıran ve satmaya kalkan ailesinden başka kimsesi olmayan bir kız... Korkmaz ailesi tek kızları tarafından parçalanmış bir aile... Korkmaz ailesinin kapısına aynı zamanda 10 hayatın ortasına bırakılan bir mektup... ...