65

431 27 1
                                    

      Ne kadar toparlayabilirse o kadar toparladı kendilerini Korkmaz kardeşler. Canlarından bir parçanın hali onları çok üzüyor, adeta kahrediyordu.

      Siz çaresizliğin ne olduğunu bilir misiniz? Uraz'ın çaresizliği idi kardeşinin karıştığı anı ispat edemediği için, Berfu'nun bu kadar canının yandığını düşündüğü her an. Sarp'ın çaresizliği idi Berfu'nun krizin eşiğinden döndüğü bu an. Lodos'un çaresizliği idi o an kardeşine deva olamamak. Rüzgar'ın çaresizliği idi az önce kollarına olan kardeşinin böylesine acı çekmesi. Selim'in çaresizliği idi kardeşini koruyamamak. Atilla'nın çaresizliği idi ikizinin acısını alamamak.

       Berfu pamuk ipliğine bağlı bir uykuya yattı. Korku dolu, endişeli ve kabuslarla dolu. Sıkıca sarıldı kardeşine, oğluna. Güç almak için, güven vermek için.

      İçi acıya acıya sadece izledi Uraz. Elinden bir şey gelmeyecekse, Berfu'nun acısını dindiremeyecekse niye vardı ki? Ne işe yarıyordu?

       Sinirle aşağıya indi. Kardeşleri ortalığı temizlemeye çalışıyordu. Kendini koltuğa attı ve başını ellerine yasladı. Derin nefesler alıp sakinleşmeye çalıştı. Selim gidip abisine sarıldı. Uraz da kollarını ona sardı. Sonra Atilla da Uraz'a sarıldı. Bunun ardından hepsi Uraz'a sarılıp bir yumak oluşturdular. "Birlikte aşacağız abi. " "Biz bir aileyiz abi." "Seni seviyoruz baba." "İyileşeceğiz abi." "Her zaman yanındayız abi." Uraz daha sıkı sarıldı onlara. "Biliyorum canlarım. Sadece Berfu'yu o halde görmek bana, bize bu kadar zor gelmişken Berfu bunu yaşadı. Çok canımı yakıyor. Bizim saçlarına okşamak için bile dokunmaya kıyamadığımız, sarılırken canı acımasın diye dikkat ettiğimiz, hasta olmasın diye üzerine titrediğimiz bebeğimize neler yapmış adiler. İnsan dışı varlıklar. Ama göstereceğim onlara dünya kaç bucakmış. " diye sinirle konuştu. O kadar zor gelmişti ki hepsine.

       Etrafı topladıktan sonra yapacak bir şey olmadığı için Sarp hepsini yataklarına gönderdi. Uraz ve Sarp çardağa çıktılar. Havanın soğukluğu, rüzgarı umurlarında değildi. Tek umurlarında olan kardeşleri idi. Konuşmadılar. Yalnızca sustular. Konuşacak bir şey yoktu.

      Sabaha kadar uyumadı hiç biri. Tavanı izlediler ama ne gördüklerini bilmiyorlardı. Kafaları o kadar doluydu ki. Ne zaman ay onlara veda etti, ne zaman güneş doğdu? Her şey muamma. Hava bile bozuktu. Sanki onların ne hissettiğini anlamış gibi güneş bile doğmak istemiyordu. Ay tüm dertlerinden kaçmak için hızla ayrıldı gökyüzünden. Bulutlar dertlerinin mi yoksa güzel günlerin mi üstünü örtmeye çalışıyordu?

      Uraz ve Sarp yüzlerini yıkadılar ve kıyafetlerini değiştirdiler. Hızlıca mükemmel bir masa hazırladılar. Uraz Berfu ve Efe'yi uyandırmak için yukarı giderken Sarp ise kardeşlerine planı anlatmak üzere yanlarına gitti.

      Plan basitti. Berfu'yu iyi hissettirmek için ellerinden geleni yapacaklardı. Berfu'nun suçlu olmadığını, masum olduğunu anlaması gerekiyordu. İkizinin ve abilerinin ona asla sırt çevirmeyeceğini bitmeliydi.

     "Benim güzel prensesim. Can parçam. Uyan hadi güzelim. Prensim. Efe'm. Hadi uyan bebeğim. " Gözlerini zorlukla araladı. Dün çok yorgun düşmüştü. "Abi. " dedi biraz endişe ile. "Günaydın meleğim. Abilerin sana mükemmel bir kahvaltı hazırladı. Hadi kalk soğumasın. " dedi Uraz güler yüzle. Berfu sıkıca sarıldı kahramanına. Uraz da vakit kaybetmeden sardı kollarını. Efe'yi de uyandırıp elini yüzünü yıkadıktan sonra kahvaltıya indiler.

       Kahvaltıya indiklerinde herkes dün yaşanmamış gibi davranıyordu. Zordu ama başardılar. Kahvaltının ardından Selim, Atilla, Berfu ve Efe evde kalırken diğerleri keşif yapmak için Berfu'nun bahsettiği adresi bulmak için evden ayrıldılar.

YENİ HAYATIM: ~ BERFU ALKIM KORKMAZ ~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin