Sabah saçımı birinin okşamasıyla uyandım. O kadar güzel hissettiriyor ki hayatımda hiç böyle hissetmemiştim. Hiç bu kadar güzel uyuduğumu hatırlamıyorum. Kendimi tamamlanmış gibi hissediyorum. İkiz olmak bu muydu? Sonra yavaşça gözlerimi açtım Atilla uyandığımı görünce konuşmaya başladı.
- Günaydın.
A: Günaydın iyi uyudun mu?
- Şeyyyy açık konuşmak gerekirse hiç bu kadar güzel uyuduğumu hatırlamıyorum.
A: Gerçekten mi?
- Evet gerçekten. Saat kaç?
A: 10 a geliyor.
- Hiyyy hadi kalkalım çok beklettik annenleri.
A: Sakin ol. Annem geldi sen uyurken bizi böyle görünce mutluluktan ağladı babamda geldi annemi aldı gitti. Sen uyanınca kahvaltı yapabileceğimizi sorun olmadığını söylediler.
- Ayıp oldu ama.
A: Sorun yok boşver.
Bir süre sonra kalkıp kahvaltıya indik. Kahvaltı hazırdı ve bu bana çok değişik geliyor. Zamanla alışırım inşallah. Atilla bir sandalyeye oturdu. Bende gidip yanına oturdum ve kahvaltı etmeye başladım. Atilla bana kaçamak bakışlar atıp duruyordu. Sanırım güvenmeye çalışıyor ama bir yandan da zorlanıyordu. Sanırım o kız gerçekten ona psikolojik olarak çok zarar vermiş. Neler olduğunu merak etmiyor değilim ama o anlatmadan sormayacağım. Yarasına tuz basmaya gerek yok sanırım zamanla anlatır. Yaklaşık yarım saat sonra kahvaltımızı bitirip kalktık. Defne hanım'ın yanına salona geçip oturduk.
D: Kızım bugün senin için alışverişe gidelim olur mu?
- Tabi efendim olur.
Buruk bir tebessümle onayladı beni. Anne demek istiyorum ama anne-baba benim için zor kavramlar bu yüzden biraz daha zamanım var sanırım.
D: Oğlum sende gelmek ister misin?
A: Aman aman anne o nasıl beddua öyle ya kalsın kalsın hem ben gidiyim de çocuklara olanları anlatayım. Ve canım annem bir daha öyle beddua etme emi kafamıza das diye yağar yaw.
Ben konuşmanın sonuna doğru artık kendimi tutamayıp kahkahalarla gülmeye başladım. 5 dakikanın ardından kafamı kaldırıp Defne hanımla Atilla'ya baktığımda ikisininde tebessümle beni izlediklerini gördüm utanmıştım. Sonra hemen konuyu değiştirme çabasına girdim tabi her utandığım da yaptığım gibi.
- Eeeee biz alışverişe gidecektik değil mi ben gideyim hazırlanayım. Görüşürüz. Nereden gidiyorduk ya.
Hay dilimi eşek arısı sokmaya ya son cümle nerden çıktı.
Defne hanım ve Atilla bana gülerken ben hızlıca odaya çıktım. Odada geçirdiğim yarım saatin ardından aşağıya indim. Defne hanımla 10 dakika sonra indi ve dışarı çıktık bizi bekleyen bir araba ve şoför vardı. Zenginliğe bak vay be. Neyse Defne hanım benim geçmem için geri çekilince arabaya ilerledim. Şoför bey abi hemen açmıştı kapıyı. Ne kadar güzel hissetsemde en başta sonra sanki şoför abiye muhtaçmışım gibi hissettim bu hiç hoşuma gitmedi. Sonra Defne hanım da bindi. Bir süre sonra.....Lannnn yaklaşık 5 saattir burdayız pertim çıktı Defne hanım bana resmen bir kamyon eşya aldı giyimde kozmetiğe elektroniğe kadar. Evet artık bir telefonum var tam olarak nasıl kullanacağımı bilmesemde. Öğrenirim herhalde zamanla. Sonunda bitti gidiyoruz. Atilla'nın neden gelmek istemediğini şuan anladım. Bu bir işkenceee. Eve geldiğimizde kapının önünde evlenilecek arabalar vardı. Bunlara araba bile denmez hepsi çıtayı arttırıp duruyor. Defne hanım arabaları görünce bir an duraksadı sonra beni de çekiştirip hızlıca eve girdi. 4 insan....
Kimsiniz lo siz....Acaba kimmm? Tahminleri alalım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YENİ HAYATIM: ~ BERFU ALKIM KORKMAZ ~
Fiction généraleÖzge onu döven çalıştıran ve satmaya kalkan ailesinden başka kimsesi olmayan bir kız... Korkmaz ailesi tek kızları tarafından parçalanmış bir aile... Korkmaz ailesinin kapısına aynı zamanda 10 hayatın ortasına bırakılan bir mektup... ...