Bazı sebeplerden dolayı bölüm atamadım bu yüzden kusura bakmayın.
_______Rüzgar'ın Bakış Açısından Devam
Gözlerimi hastaneye benzer loş ışıklı bir odada açmıştım. Gözlerimi birkaç saniye kırpıştırıp etrafa bakmaya çalıştım. Gözüm direkt kolumda ki seruma giderken sol baş ucumda duran sandalyede kollarını birbirine bağlamış ve başı yana düşmüş bir şekilde uyuyan Ulaş'ı gördüm. Gözlerim etrafı hızla taramaya başlamıştı. Hastaneye benzer bir yerdi ama hastane olmadığı çok belli oluyordu. Duvarların bazı yerleri küflenmiş bir vaziyette dururken, içeride sadece ufak bir pencere vardı. Ortamda resmen bunaltıcı derece de bir sıcaklık ve havasızlık vardı. Olaylar aklıma bir bir hücum ederken yerimden doğrulmaya çalıştım ama başıma saplanan ağrıyla inleyerek tekrar olduğum yere yattım. Ulaş sesimi duymasıyla yerinden sıçrayıp hızla yanıma gelerek "Rüzgar iyi misin? Neren ağrıyor? Su falan ister misin ya da başka bir şey?" art arda sıraladığı sorulara "Başım ağrıyor." diyerek cevap verebilmiştim. Başıyla onaylayarak "Ben sana su ve ağrı kesici getireyim, sen sakın kalkma." diyerek hızla yanımdan uzaklaşmıştı. Boş tavanı olanlar gözlerimde canlanmış ve kalbim sıkışmaya başlamıştı. Aras, o yaşıyor muydu? Burada böyle yatamazdım onu görmem gerekiyordu hemde hemen görmeliydim. Başımın ağrısına aldırış etmeden koluma bağlı olan serumu tek hamlede çekip çıkarmamla acıyla yüzümü buruşturdum ve zoraki de olsa yerimden kalkarak kapıya yöneldim.
Kapıdan dışarı baktığımda etraf resmen karanlıktı ve etrafı aydınlatan ışığı bitmek üzere olan birkaç ampül vardı. Ağır adımlarla ilerlerken başımın ağrısıyla beraber başım da dönmeye başlamıştı ve ben kendimi ayakta zor tutuyordum. Elimi duvardan destek alarak ilerlemeye zorlarken adımın seslenilmesiyle beraber yanıma koşarak gelen bedenin sahibine baktım. Ulaş sinirli gözleriyle bana bakarak "Sana yatağından kalkma demiştim. Rüzgar bu kolunun hali ne? Lan kolundan çok kan akıyor." diyerek endişeyle sağ koluma girip beni odaya doğru götürürken "Ulaş Aras'ı görmek istiyorum. O ö-öldü mü?" demem üzerine gözlerimden yaşlar akmaya başlamıştı. Onun ölmüş olma düşüncesi bile beni yıkmaya yetiyordu. Ulaş ise garip bir şekilde bana bakıyordu. Sanki ne demesi gerektiğini düşünüyor gibiydi. Kolundan sertçe tutup sarsarak "Söylesene lan öldü mü? Benden mi gizliyorsun? Sö-söyle lütfen." diyerek bağırmış ve sesim sonlara doğru kısık çıkmıştı. Sesimizi duyan Yekta yanımıza koşup gelirken benim koluma bakarak "Siktir, önce şu kolunu halledelim." deyip kolumu tutarken, bende kolumu tutan elini tutarak "Önce Aras'ı görmek istiyorum." diyerek fısıldadım. Yekta kolumu tutup "Bu halde onun yanında ne yapmayı planlıyorsun? Rüzgar kendine gel birde seninle uğraşmayalım. Önce şu kolunu doktor halletsin daha sonra sana ne olduğunu anlatacağım." demesiyle beni ani bir şekilde kucağına alıp hızlı adımlarla ilerlemeye başladı.
Çıktığım odaya benzer bir odaya girdiğimizde beni orada ki yatağa bırakmış ve bağırarak doktora seslenmişti. Çok geçmeden erkek bir doktor odaya girmişti. Orta yaşlarında gözüken, saçları arkadan toplanmış, hafif kirli sakallı bir doktor gelerek önce Yekta'ya ardından benim koluma bakarak odadan çıkmış ve çok geçmeden tekrar gelmişti. Yanımdaki boş yere oturup çantasından çıkardığı malzemelerle kolumu eline alıp etraftaki kanı temizlemiş ve gazlı pamuğa tentürdiyot döküp yarayı temizlemişti. Tedavi işlemi kısa sürmüş ardından kolumu bandajlayıp yerinden kalkmış ve Yekta'ya bakarak "Yekta bey zaman azalıyor acele etseniz iyi olur." diyerek odadan çıkmıştı. Ben yerimden hızla kalkıp Yekta'ya gözlerimi dikerek "Ne demek istedi? Ne oluyor Yekta?" diyerek çıkışmama aldırış etmeden omuzlarımdan tutarak oturmamı sağlayıp "Aras çok kan kaybetti. Durumumuzu biliyorsun bu yüzden tedavi süreci geç başladı, kısaca çok fazla kan kaybetti ve sürekli uyutmak zorunda kalıyorlar. Şimdilik kanı durdurdular ama ameliyata alamıyorlar çünkü elimizde yeterince kan yok, olanları da şu an kullanıyoruz ki o da çok az. Yani ameliyat için baya bir kana ihtiyacımız var, bulamazsak şu an ameliyat olamaz ve olmaya kalkarsa ameliyatta kan kaybından ölebilir. Şu an ise acele edip ona uygun kan bulamazsak ölecek, bu yüzden zamanımız çok az kaldı." diyerek cebinden çıkardığı bir sigarayı yaktı. Gözlerim irileşirken "Kan bulalım o zaman, neyi bekliyoruz? Benim kanım uyuyorsa ona verebilirim." dememle sigarasından derin bir nefes çekerek "Sandığın kadar kolay değil. Aras'ın kanı çok nadir bir kan ve bu kan dünya da sayılı insanda var. Kanın ismi Rhnull diğer bir adıyla altın kan olarak geçiyor." diyerek olduğu yere çöküp ellerini kafası arasına alarak derin bir iç çekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
psikopat Aşık (BxB)
Teen FictionBirbirinden zıt iki insan birbirlerini sevebilecekler mi? Mafyanın oğlu olan Aras ve kendi halinde takılan Rüzgar Bir erkeğe aşık olacaklardan habersiz iki erkek. Peki onları ne zorluklar bekliyor olacak.