Ulaş'ın Bakış Açısından Devam
Ağrıyan boynumla beraber gözlerimi kırpıştırarak açtım ve yanımda uyuyan bedene baktım. Yastığımın ucunda duran telefonu alıp saati kontrol ettim, saat neredeyse 09.30 olmak üzereydi. Telefonu tekrar aynı yere koydum ve Yekta'yı izlemeye başladım. Huzurlu bir şekilde uyuyordu, sanki dünyanın bütün sıkıntılarından uzaklaşmış gibiydi. Gülümseyip elimi yanağına koydum ve okşamaya başladım. Saçları dağılmış bir şekilde dururken elimle yavaşça düzeltmeye başladım. Umarım her şey yolunda giderdi ve onu bir daha bu kadar çaresiz görmek zorunda kalmazdım. Birkaç dakika Yekta'nın yanağını okşadıktan sonra göz kapaklarını yavaşça kaldırıp "Ne zaman uyandın?" diye mırıldandı. Uyku sersemi sesini gülümseyip "Çok olmadı." diye karşılık verdim. Anlamsız şekilde mırıldanıp alnını alnıma yaslayarak "Saat kaç?" diye sorduğu soruya direkt "09.30" demiştim. Başını sallayıp alnımdan öptü ve esneyerek yataktan kalktı onun kalkamasıyla bende yataktan kalktım ve dağılmış üzerimi düzelttim. Yekta da üzerindeki sweatshirtü düzelterek yanında duran su şişesini alıp yarısına kadar içti ve bana uzattı. Bende şişeyi elinden alıp birkaç yudum aldım ve Yekta'ya tekrar uzattım.
"Yekta bugün ne yapacaksın?"
"Eğer haber yoksa geriye tek çarem babasını aramak kalıyor. Umalım ki bizi sıkıntıya sokacak şeyler yapmasın."
"Oğlunu sevdiğini düşünüyorum, yani Aras için aynı kana sahip kişiyi bulup ilerde kana ihtiyacı olursa diye yanında tutmuş."
"Bu yönden haklısın ama Aras'ı yanına geri almak için her şeyi yapabilir ve yaparsa kaybeden biz oluruz. Çatışmada çok adamımızı kaybettik, eğer ki adamlar aracı daha geç getirselerdi çatışma yine bize dönecekti ve bu sefer eminim bizimde başımız belaya girerdi."
"Yekta olumlu düşünmeye çalış."
"Olumlu düşünsem de olumsuz düşünceler aklımdan çıkmıyor ama yine de bir şeyler olumsuz olursa yine elimden geleni yapacağım."
"Bende elimden geldiğince sana yardım ederim."
Gülümseyip yanıma gelerek saçlarımı okşarken telefonu çalmasıyla sandalyenin üzerinde duran telefonunu alarak yatağın üzerine oturup açtı.
"Söyle?"
"Hmm bende öyle düşünüyorum."
"Aynen geriye kalan tek çare o kaldı."
"Sen karışma ben konuşurum. Çağlar'dan ne haber?"
"Tahmin etmiştim. Bulması imkansız gibi bir şeydi. Sen çağları da al buraya gel. Birkaç adama da haber ver bu civarlarda bulunsunlar, eğer çağıracak bir durum olursa direkt buraya gelsinler."
"Tamam ben konumu sana yolluyorum. Çok fazla geç kalmayın direkt buraya gelin."
Konuşmalardan babasını arayacağını direkt anlamıştım. Yekta derin bir iç çekip yataktan kalktı ve sandalyenin arkasında asılı olan deri ceketini alıp üzerine giydi ve cebinden çıkardığı paketten bir sigara alarak yaktı.
"Babasını aramam gerek."
"Yekta bunun olasılığını düşündüğüne eminim. Şu an ondan başka yapacağımız hiçbir şey kalmadı, eğer ondan yardım istemezsen Aras'ın zamanla yarıştığını biliyorsun yani sonucu iyi olmayacak. Tek çaremiz o adam."
"Bende biliyorum. O adam ısrar etmeye devam ederse direnmeden Aras'ın iyliği için onu vermem gerekecek."
"Onun ölmesinden iyidir. Eminim Rüzgar da bunu ister."
"Bende öyle düşünüyorum. O zaman Rüzgar'ı durumdan haberdar etsem fena olmaz."
Başımı olumlu anlamda sallayarak odadan çıkarken Yekta da benimle beraber çıkmıştı. Rüzgar'ın odasına girdiğimizde Rüzgar duvarın bir köşesinde üzerinde ki çarşafla sadece suratı gözükecek bir şekilde kendini sarmalamış ve ağzındaki sigarayla birlikte karşıya bakıyordu. Kapıyı tıklatıp içeri girerken bakışları bizi bulmuş ve kafasında ki çarşafta sırtına kadar inmişti. Çarşafın ucundan tutup "Günaydın" Diyerek acı bir şekilde gülümsedi. Gülümsemesine karşılık verirken Yekta ile "Günaydın" diyerek sandalyelere oturduk. Yekta paketten çıkardığı sigarayı yakıp içerken paketi bana uzatmasıyla benden içinden bir dal aldım ve yakıp içmeye başladım. Çok geçmeden Rüzgar sigarasını söndürürken "Bir şey mi oldu?" diyerek mırıldandı. Ben ne diyeceğimi bilemez bir şekilde bir Rüzgar'a bir Yekta'ya bakarken Yekta direkt konuya girip "Birazdan Aras'ın babasını arayacağım yani her şeye hazırlıklı olmalısın." diyerek Rüzgar'a bakarken Rüzgar'ın ise yüz ifadesi değişmeden "İyileşip yine ayağa kalktığı sürece ben her şeye tamamım." dedi ve sırtındaki çarşafı iyice indirdi. Yekta başını sallayarak yerinden kalktı ve "Ben dışarı çıkıyorum. Ne kadar erken ararsam o kadar iyi olur." diyerek odadan çıktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
psikopat Aşık (BxB)
Novela JuvenilBirbirinden zıt iki insan birbirlerini sevebilecekler mi? Mafyanın oğlu olan Aras ve kendi halinde takılan Rüzgar Bir erkeğe aşık olacaklardan habersiz iki erkek. Peki onları ne zorluklar bekliyor olacak.