5. KRİZ

28K 2.2K 359
                                    

"Kızııımm!"

"Anne."

"Zeynep çok merak ettik seni."

"Özür dilerim anne uyuyakalmışım. Dün gece iyi değildim. Üstelik de ıslandığımdan dolayı çok üşümüştüm. Sanırım yarı bayılmış gibi uyudum."

"Öyleymiş. Nezaman geleceksin? Nerede olduğunu söyle gelip alalım seni"

"Hemen gelmeyi planlıyorum ama şuan yat nerede, biz neredeyiz hiç bilmiyorum anne. Daha yeni uyandım. Sizin gelmenize gerek yok. İki türlü iş olmasın şimdi. Yanımda param var. Bir taksiye atlar gelirim ben."

Annemle biraz daha konuştuktan sonra aramayı sonlandırdım.

Telefonda konuşurken odada bulunan bir boy aynasında kendimi izliyordum. Kapattıktan sonra biraz daha kendime baktım. Bir gecede enkaza dönmüştüm sanki. Ağlamaktan ve fazla uyumaktan olsa gerek yüzüm gergin, gözkapaklarım ve dudaklarım daha hacimliydi.

Kalender Sancaktar'la aramızda geçen gergin konuşmanın üzerine onunla tekrar karşılaşmak istemiyordum ama dün gece benden sonra neler olduğunu, işverenlerimin ve iş arkadaşlarımın akibetlerini, hayatta kalanların durumunu öğrenmek istiyorum.

Az önce sesim biraz yüksek çıkmıştı evet ama sadece serzenişte bulunduğumu ses tonumdan anlaması gerekirdi. Okadar neden yükseldiğini anlayamıyordum.

Normal şartlarda sarfettiği o ahlaksız sözler asla kabul edemeyeceğim cinstendi. Ancak işte.., bu adam benim hayatımı kurtarmıştı. Ateş hattından bedeniyle bana kalkan olarak kaçırmış sonra da oradan güvenle ayrılmamı sağlamıştı. Üstelik birsürü erkeğe rağmen hiçbir tedirginlik duymadan saatlerce bu odada uyumuştum.

Değişim böyle birşeydi. Hazmedemeyeceğiniz laflara bile ses etmeyebiliyordunuz.

Yukarı çıktığımda aramızdaki o konuşmalar hiç yaşanmamış gibi davranmamın en doğrusu olduğuna karar verdim.

Dün gece üzerimdeki şort ve tişörtün olduğu giysi kabinine yönelip dışıma giymek için daha kapatıcı birşeyler bakındım. Böyle yataktan kalkmış gibi -ki zaten öyleydi- taksiye binemezdim. Pamuklu, popomun epey altında biten siyah, önden fermuarlı bir eşofman üstü görünce sevindim. Altımdaki siyah şort neredeyse dizlerime kadar geliyordu zaten. Bunlar taksiye binip eve gidene kadar beni idare ederdi.

O benimle konuşup odadan çıktıktan sonra dün gece mekânın penceresinden denize atlarken çıkardığım ayakkabımı da çantamla birlikte buraya getirdiğini, yerde, duvar dibinde durduğunu farketmiştim. İçimde oluşan cılız mahçubiyeti bastırarak ayakkabıyı ayağıma geçirdim. Üzerimdeki kıyafetlerle biraz komik kaçacaktı ama umurumda değildi.

Eşofmanı üstüme geçirdim. Çantamı elime alıp telefonu da içine koyduktan sonra odadan çıktım.

Güverteye çıktığımda bir marinada olduğumuzu anladım. Ali yanında kendi boylarına yakın bir erkekle konuşuyordu. Beni görünce yanındakine birşeyler daha söyleyip omzuna vurarak gitmesi için yol verdi. Bana doğru yürüyerek "Zeynep abla..." diye bir baş selamı verdi.

Selamına karşılık verdikten sonra sağa sola bakındım. Kalender Sancaktar görünürlerde yoktu.

"Şeyy, ben gitsem iyi olacak artık. Bana bir taksi çağırabilir miyiz acaba?"

Sağ arka çaprazımda kalan yönü işaret ederek "Yemen için birşeyler hazırlattık abla masaya buyur."

"Yok, ben birşeyler yiyebileceğimi hiç sanmıyorum. Siz bana bir taksi çağırırsanız sevinirim." dediğimde ensemde bir ürpertiyle geride bir hareketlenme hissettim.

KALENDER +18  (TAMAMLANMADI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin