12. KALENDER ÖZEL

36.8K 2K 630
                                    

Yaptığı utanç verici pazarlıkla kızı iki ay kendisiyle ilişki yaşamaya ikna ettikten sonra sürekli kendi kendisini sakin olmaya, kızı ürkütmemeye dair uyarmasına rağmen dayanamamış o pürüzsüz teninin tadına bakmak için bedeninin talep ettiği yakıcı isteğe karşı koyamayarak onu öpmüştü.

Birlikte geçirdikleri bu kısacık zaman diliminde kızın günü birlik, çabuk tükenen ilişkilerin insanı olmadığını, sahip olduğu güç ve paranın bile onu kolaylıkla baştan çıkartamayacağını çok iyi anlamıştı oysa.

Birbirlerini ilk gördüklerinden bu yana aşağı yukarı iki aya yakın bir zaman geçmişti.

İlişki, flört, sevgililik -ya da adına her ne halt denirse- için yaptıkları anlaşmanın üzerinden ise sadece üç gün geçmişti ve üçüncü buluşmalarında kendine hakim olamayıp Zeynep'i iki dudağının birleştiği noktadan, tam dudak kenarından tadarak öpmüştü.

Bu gece kendisi Amsterdam'a, Zeynep'de haftasonu düğüne Mardin'e gideceği için enaz beş gün onu göremeyeceği düşüncesiyle kendine bu izni vererek başta sadece küçücük bir buse kondurmayı amaçlamıştı fakat daha dudakları o pürüzsüz tene dokunmadan aldığı derin nefes bütün duyularını allak bullak edip bedeninin her bir zerresine işleyen kokusunu teninden kana kana içme isteğine engel olamamıştı.

Tüm hücreleri ilk kez solunum yapmışcasına canlanınca bunca yıl ölü, ruhsuz bir bedeni kendine yük ettiğini düşündü.

Devamını getirmeyi deli gibi istediyse de kızın dumura uğramış ifadesi onu durdurdu.

Yüzlerinin temasını tam koparmamak ve tenini koklamaya devam edebilmek için alnını Zeynep'in alnına dayadı. Dudaklarından verdiği kesik kesik nefes ve bedeninden yaydığı sıcaklığın kendisini daha da yakıp kavurduğunu, biraz daha böyle kalırsa tüm iradesinin yerle bir olacağını hissetti.

Zeynep'in yüzünü inceledi. Kızgın ya da öfkeli görünmüyordu, hayır. Kapalı gözleri, kızaran boynu ve yanakları, şaşkınlıkla hafif aralanmış dudaklarıyla, daha ziyade, çok utandığı ve ne diyeceğini bilemediği hissine kapıldı.

Herhangi bir tepki vermemişti kız. Daha doğrusu verememişti. Kucağında duran ellerinden biriyle üzerindeki elbisenin kumaşını avuçlamış büyük ihtimalle farkında olmadan vargücüyle sıkıyordu.

Yaptığı şeyin kızı nasıl allak bullak ettiğinin farkındaydı. Ama, bu daha fazlasını istemesine engel değildi. Teni öylesine lezzetli bir kıvama gelmişti ki hemen şuracıkta ona sahip olsa bile asla yeterli olamayacağını anladı. Aslında onu gördüğü ilk an anlamıştı bunu.

Zeynep yavaşça geri çekilerek gözlerini çok az aralayıp yutkundu. Bir iki kez konuşmak için ağzını aralamış olsa da bunu başaramayıp vazgeçti. Kendisine bakmaktan da ısrarla kaçınıyordu. Masumiyeti öylesine tahrik ediciydi ki...

Hâlâ bir eli Zeynep'in yanağındaydı. Baş parmağı dudak kenarında, diğer parmakları ise saçlarının arasında usul usul hareket ediyordu. Zeynep uzun gür kirpiklerini birkaç kez kırparak bakışlarını kucağında tutmaya devam edip kendini toparlamaya çalıştı.

Bir süre sonra dokunduğunu kora çeviren sımsıcak, narin eliyle Kalender'in elini tutup yüzünden indirdi ve aralarına mesafe koyarak sırtını oturduğu koltuğa dayadı. Gözlerini karşıya, ön camdan aşağı kılcal damarlar gibi yayılarak ardından gelecek damlalara yol yapan yağmur damlalarına, belki de camın ve damlaların ardındaki manzaraya dikmişti.

Genç adam da kendini biraz geriye alıp az evvel yaptığı eylemin arkasından gelecek tepkiyi merakla onun her hareketini izlemeye devam ediyordu.

Bağırıp çağırabilir, kendisine kızabilir, hakaret dahi edebilirdi. Önemi yoktu. Yaptığı şeyden en ufak bir pişmanlık duymuyordu. Damağında kalan tad azalacağına tükenen saniyelere inat içindeki yangınını büyütmeye devam etti.

KALENDER +18  (TAMAMLANMADI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin