Kalender'e baktığımda tüm ifadelerden, tüm sıfatlarından sıyrılmış, uzlaşma kabul etmeyeceğini tepeden tırnağa hissettiren bir duruş sergiliyordu. Konuşmasında nezaketi elden bırakmasa da yüzünde nezaketin esamesi okunmuyordu."Ayhan baba, bana sorarsanız en geç bir ay sonra düğün... Ama siz 'Yok, bir ayda biz hazır olamayız.' derseniz-ki hazır olunacak birşey yok... Çünkü ben sizden hiçbirşey istemiyorum Zeynep'ten başka... Ama bir babasınız sizi ezip geçmem. Sizin de belki kendi arzu ettiğiniz şeyler vardır evladınız için...
Diyeceğim o ki; maksimum iki ay beklerim. Yok derseniz de..," üç saniye kadar daha bakışlarını babamda beklettikten sonra bana çevirdi ve gözlerimin en içine mavilerini dikerek kimseyi umursamadan "Kaçırırım Zeynep'i."Ben gözlerimi iri iri açmış söylediğini idrak etmeye çalışırken o aynı kararlılıkla gözlerime bakmaya devam edince yüzüme tırmanan utancı yok sayarak hızla başımı babama çevirdim. Az önce duyduğu sözlerin şokuyla ağzındaki yemeği çiğneme işini yavaş çekime almış, aklından geçenlerin ön izlemesini gözlerine yansıtarak kimseyi umursamadan bana bakan Kalender'e bakıyordu.
Babam ağzındaki lokmayı adem elmasına belirgin bir kavis verdirerek yavaşça yuttuktan sonra söyleyeceği kelimelerin hiddetiyle burun delikleri genişleyerek dudaklarını aralayınca olduğum yerde yana doğru bir adım atarak Kalender'le ikisinin birbirini görüş açısını kesintiye uğratarak gözlerimi yüzüne diktim.
Benden böyle bir hareket beklemiyor olsa gerek önce kaşlarını çatıp sonra başını yavaşca yukarı kaldırarak 'Çekil aradan' der gibi yüzüme baktı babam. Ama yüzümde nasıl bir ifade gördüyse kaşları daha da çatıldı. Biri babamdı, diğeri söz konusu ben olduğumda sınırları olmayacağını her fırsatta dile getiren aşık olduğum adam... Babam ne derse desin Kalender'in geri adım atmayacağını biliyordum. Kuracağı bir sürü cümle varken uzun uzun konuşmakla vakit harcamayıp 'Zeynep'i kaçırırım' diyerek iki kelimeyle 'Uzatma işte..' mesajı vermişti babama.
Aynen Zeynep. Yoksa bu devirde kız mı kaçırılırmış canım?!Biz babamla birbirimize bakarken Annem hafifçe babamın kolundan tutunca aklını toparlamaya çalışıyormuş gibi anneme dönüp birkaç saniye boş boş baktıktan sonra tekrar başını bana çevirip sorularla dolu gözlerini gözlerime dikti.
Resul bey boğazını temizleyerek "Tamam o halde..," dedi durumu toparlamak zorunda hissettiğini belli eden sesiyle. "Önümüzdeki hafta eş dost akraba kim varsa hepsini çağırır bir davet düzenler, nişanı duyururuz. Eylül'ün ilk haftası da düğün olur... Belkıs hanım..? Ayhan bey..? Sizin için de uygunsa tabii." Babamın dikkatini çekmeye çalıştığı belliydi ama babam haalâ tam olarak kendini toparlamamış bir halde yüzüme bakmaya devam ediyordu. Yine kıpkırmızı kesildiğimden şüphem yoktu ama aradan çekilmemekte kararlıydım.
Babam tekrar anneme baktığında annem hafifçe başını eğerek tasdik edince başını önündeki tabağa çevirip derin bir nefes alarak bıraktı.
"Tamam... Öyle yapalım ozaman." dedi Resul beye bakışlarını kaldırarak ve düşünceli bir şekilde tabağındaki yemeği yemeye devam etti.
"Şimdiki gençlar yok okuldi, yok, işti, yok rahatlukti derkan evlanmiyor. Sonra da kimsayi beğenmiyolar." dedi babaannem herkesin dikkatini kendinde toplayarak. "Ama herşay gençlikta güzel. Sonra hastaliklarnan mi uğraşacan birbiriynan mi? Gençlikta sevecan, baraber güzel güzel yaşayacan ki yaşlaninca birbirina katlanmaya deyacak birşeyler olsin. Yaş geçinca kimse kimsenin gahrini çekmak istemaz. Anneler babalar çok şimartiyor çocuklarini. 'Aman ben çektum sen çekma, aman ben yiprandum sen yipranma' diya diya soğuttilar çocuklari evliliktan da, çocuktan da. Yuvani erkan kuracan..." dedi babaannem.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KALENDER +18 (TAMAMLANMADI)
قصص عامة🔞... Fantastik DEĞİLDİR Ağır cinsel içerik ve şiddet barındırır. *** "Bana hayır diyemezsin. Uykum var diyemezsin. Başım ağrıyor diye bahane sunamazsın. Bu gece canım böyle istedi diyerek başka bir odaya gidip uyuyamazsın... Bana kırgın olman, öfke...