+18 İçeriklidir
*
50. bölümle Kalender'in mekânına bir kez daha hoşgeldiniz.
Uzun bir yol kat etmişiz. Bu serüvende bana destek olan, beğeni, yorum ve takiplerini esirgemeyen, okuma listelerindeki en afilli başlığa hikayemi kaydeden, duyulmasını sağlayan herkese sonsuz teşekkürler.
Yeni bölüm bilgileri ve duyurular için profilimi takip edebilirsiniz.
Bir önceki bölümde baya düzenleme ve eklemeler yapmıştım. Okumamış olabilirsiniz diye son kısımları bölüm başına ekledim.
Başlamadan önce yıldızlarımı bırakmayı unutmayın ⭐
Keyifli okumalar diliyorum♡
***
Sanki daha az evvel haykırarak boşalan ben değilmişim gibi... Arsızlığımdan utanıp gözlerimi kapattım.
Ters ters ve nefes nefese, "Dışarda durmaya devam edersem, elimden bir kaza çıkacak." diyerek yavaş yavaş erkekliğini kadınlığıma itti.
İçimdeki yerini aldıkça geriye attığım başım ve kayan gözlerimi izliyordu pür dikkat. Bileklerime bağlı bezlerin uzantısını sıkı sıkı tutmuş çekiştiriyordum...
Seslerimiz birbirine karıştı, yatağa basılı ellerinden biriyle yanağımı avuçlayıp dudaklarıyla dudaklarımı buldu. Öpüştük uzun uzun. Dudakları ağzımdan ayrılıp az evvel ceza kestiği tenimi okşar gibi öptü, emdi, dilledi.
Başını doğrultup ifadelerime saplanan mavileri yakıyordu... Yanıyordum...
"Telefonda bana dediğini hatırlıyor musun..?" dedi, içime girip güçlü bir nefes verirken... Neden bahsettiği hakkında hiçbir fikrim yoktu.
Erkekliği kadınlığımda devinimlerini sürdürüyor, oluşturduğu baskı kıvranıp inlememe yol açıyor, onun sözlerine odaklanmamı zorlaştırıyordu.
"Kal lan orda sen..! Hasret kal yüzüme..!' demiştin." Tutuklandığında ona söylediğim sözü hatırlatıyordu. Geri çekilip tekrar girerken "Beni kendine hasret bırakmak gibi bir lüksün yok." dedi, tehdit barındıran sesiyle... "Neymiş?!" diye sordu, bir kez daha farklı açıyla içimde devinip kıvranmamı izlerken.
"Yokmuş..!" diye cevap verdim bıraktığım iniltili nefesin ardından?
"Birkaç kez elimden kaçtın diye sakın gaza gelip alışkanlık haline getireyim de deme..." Tüm bu sözlerini, ağır tempoda içimde git gel yaparken ağzından sertçe bıraktığı nefes aralıklarında söylüyordu. "Sen bugün bana sultanlığa terfi ettiğini söyledin...... Başımla beraber.... Ama hükümdarın da hâlâ tahtında olduğunu unutmak gibi bir gaflete düşeyim deme..." dedi, uzun aralıklı esler vererek... "Neymiş?!" diyerek sorusunu yineledi.
Sanki yatakta ders çalışıyorduk. O da bana verdiği dersin ardından sorular soruyordu.
"Gaflete düşmeyecekmişim..." dedim, cevabını bekletmeyerek. Ellerimi çekiştirmekten kesin bileklerimde iz kalacaktı.
"Laf dinlemiyor, kafayı buluyor, sonra yok Ömer'di, yok platonikti, yok atın s*kiydi beni delirtiyorsun..!" dedi, yanağıma dişlerini geçirmesi ve vajinamda dairesel bir devinim yapması nedeniyle odayı inletmemden hemen önce. "Bunları yanına bırakırım sanıp devam edeceksen haberin olsun.., bırakmaamm!" dedikten hemen sonraki hareketiyle bir kez daha sesim duvarlara çarptı... "Neymişş?!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KALENDER +18 (TAMAMLANMADI)
General Fiction🔞... Fantastik DEĞİLDİR Ağır cinsel içerik ve şiddet barındırır. *** "Bana hayır diyemezsin. Uykum var diyemezsin. Başım ağrıyor diye bahane sunamazsın. Bu gece canım böyle istedi diyerek başka bir odaya gidip uyuyamazsın... Bana kırgın olman, öfke...