40. KISKANÇLIK

27.7K 1.4K 850
                                    

(+18 içeriklidir)

Beğeni yapmayan okumasın da bi zahmet.

***

Kalender içeri girdiğinde ben de takılarımı takıp ayağa kalktım. Geriye birtek ayakkabılarımı ayağıma geçirmek kalıyordu ama hamilelikten dolayı onları tam çıkarken giymeye niyetliydim. Zaten aşırı yüksek topuklu değildi.

Benimle konuşmadan banyoya doğru ilerleyip tam kapıyı açacağı esnada başını benden tarafa hafif çevirerek soğuk bir şekilde "Çok kısa değil mi o elbise?" dedi. Sanki benimle konuşmayı hiç istemezmiş de mecbur kalmış gibi bir hali vardı.

Eğilip önce üzerime, sonra aynaya, sonra da ona baktım. "Herzaman giydiklerimden kısa değil, ama istersen değiştiririm." dedim. Kaşları daha da eğimlendi ve başını ilk kez benden tarafa çevirerek yüzüme baktı dikkatlice. Onu terslemeden cevap vermeme şaşırmıştı galiba. Sonra gözlerini indirerek kıyafetime baktı. Kaşları daha da çatıldı ve burnundan sinirle bir nefes verdi. Yüzündeki buz tutmuş ifadesizliğe rağmen mavilerindeki fırtınaya karışan yeni dalgalanmalar gözümden kaçmadı. Tekrar gözlerini yüzüme kaldırdığında ben boynumdan itibaren yanmaya başlamıştım. Bu da neyin nesiydi böyle? Sanki onu ilk kez karşımda görüyordum.

"Değiştireyim mi?" deyip mimiklerimi kontrol edebilmek için dudaklarımı birbirine bastırdım.

Aynı soğuk sesle "Neyse, kalsın, madem giydin..." deyip banyoya girdi.

Günlerdir aramızda yaşanan soğuk savaşın taraflarından biri olarak ben kendi içimde ateşkes ilan etmiştim ama belli ki Kalender ateşkese şimdilik pek de sıcak bakmıyordu. Bu da bana önümüzdeki günlerin aramızda yaşanacak harareti yüksek bir sıcak savaşa gebe olduğu sinyallerini fazlasıyla veriyordu...

Ben Yasemin'le arkada, Kalender şoförün yanında organizasyonun olduğu otelin önüne geldik. Kalender'in öfkesi hâlâ yerli yerindeydi. Normalde çoğu zaman aracı kendi kullanıp beni yanına oturturdu. Yasemin'e de arkada bize eşlik etmek düşerdi ama biz bugün o çoğu zamana göre hareket etmiyorduk.

Basının uzaktan görüntü almaya çalıştığı mekânın girişinde arabalardan indiğimizde yüzüme bakmadan elimi tutmuş, Yasemin ve ben içeride üzerimize giydiğimiz paltolarımızı çıkarıp adamlarımıza verirken bekleyip yine aynı suratsız tavrıyla elimi tuttuğunda davetin olduğu salona girmiştik. İnsanlarla selamlaşırken de birkaç dakika elim avucunda kaldı. Sonrasında ise biz Nevzat beyin eşi Tomris hanımla selamlaşıp sohbete başlayınca elimi bırakarak tek laf etmeden yanımdan uzaklaşmıştı.

Elimi tutması haricinde evden çıkıp buraya gelişimize kadar verdiği tek insani tepki -ki buna nekadar insani denilebilirse- evden çıkarken "Leyla abla şu kıyafetin üzerine uzun birşey getir. Kış şimdi. Bu sıcak tutmaz." diyerek üzerimdeki elbisenin dışına giydiğim belime kadar kısa kürklü peluşu çıkarttırıp bildiğin diz altı, uzun pardesü giydirmesiydi. Oysa gittiğimiz mekân da son derece sıcak olacaktı ve biz sadece arabaya indi bindi yaparken dışarıda kalacaktık. Ama belli ki o yine de üşüyeceğime(?!) karar vermişti.

"Bu gece bütün kafalar en az üç kez sana dönüp bakmazsa ben de birşey bilmiyorum." dedim Yasemin'e sokularak sessizce. İkimizin kıyafetleri de yaşımıza uygundu. Henüz yeni içeri girmiştik ve bir elim hâlâ Kalender'in avucundaydı. Ama o ben yokmuşum gibi davrandığından günlük konuşma kotamı Yasemin'le dolduruyordum. Arabada arkada oturduğumuz için yol boyunca da fısır fısır konuşup durmuştuk.

Baktığın zaman elbisesi, kırmızı rengi hariç son derece sade gibiydi ama zaten o sadeliğin içindeki yırtmaç ve sırt detayı Yasemin'in fiziğiyle bir araya gelince tüm başları ona çevirecek duruma getiriyordu.

KALENDER +18  (TAMAMLANMADI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin