(+18 içeriklidir)
Karışık bir bölüm. Hikayede birbirinden farklı birkaç zaman dilimi geçmekte. Dikkatli okunmazsa olay örgüsü anlaşılamayabilir.
Bu bölüm için en az 350 beğeni sınırı koyuyorum. Aksi taktirde yeni bölüm gelmeyecek.
Bu bölümü ismi ve güzelliğiyle hikayeye sanal da olsa bir karakter olarak dahil olan sevgili okurum landofalya 'ya atfediyorum.
Çok uzun bir bölüm olduğu için iyice gözden geçiremeden atıyorum. İmla veya mantık hatası görürseniz orada belirtin.
Keyifli Okumalar Dilerim 🌹
***
3 ARALIK 2022 / CUMARTESİ
MUĞLA, HASTANE
ŞİMDİKİ ZAMANBaşhekimin odasından çıkarken omuzlarımın üzerine binlerce ton yük binmiş gibiydi.
'Ne yapın edin onu hayatta tutun!" diye yakasına yapışmıştım doktorlardan birinin... Diğer doktorlar ve başhekim zor sakinleştirmişti beni. Ben de biliyordum onu yaşatacak olan elbette Rabbim'di. Son söz İlahi mecranındı ama yine de kader gayrete tabiiydi.
"Kalender istediğimiz diğer doktorlar da yoldaymış." diyen arkadaşıma boş boş baktım.
"Kalender..?"
"Anladım..." diyerek çaresizce önce çıktığım kapıya baktım, sonra uzun koridor boyunca gözlerimi gezdirdim. Sırtımı duvara vererek yere çömeldim ve kollarımı dizlerimin üzerinden ileriye doğru sallandırdım.
Tayfun'da karşımda diz çöktü. "Dostum iyi misin? Bak kurşunu çıkardılar. Onu atlatırsa gerisini de atlatacak demiştik... İnanmıştık. Atlattı... Zeynep güçlü kız. Allah'ın izniyle yoğun bakımdan da çıkacak. Ameliyat başarılı geçti diye okadar sevindik. Şimdi neden kendini bıraktın böyle? Doktorlar birşey mi söyledi?" Evet.., demişlerdi. Ve ben nefes alamıyordum. Ama kimsenin kahrının üzerine kahır eklememek için bundan bahsetmeyecektim.
Bir elimi kafama çıkarıp saçlarımı karıştırdım ne yapacağımı bilmez bir halde. "Elim kolum bağlı oturmaya dayanamıyorum."
"Uyanacak, iyi olacak..."
"Üç gün oldu.., neden uyanmıyor? Üç gün oldu!"
"Uyanacak. İnşaallah uyanacak."
"Ayhan babalar ne yaptı?" dedim uzun koridorda gözlerimi boş boş gezdirerek.
"Dinlenmeleri için ikna ettik onları da. Otele geçtiler." Ağır ağır başımı salladım tekrar yere bakarken. "Kalender üç gündür ne doğru dürüst birşey yedin, ne uyudun... Bu şekilde olmaz. Zeynep kendine geldiğinde seni böyle görmemeli." diye devam etti.
Serhat'da gelip önümde Tayfun'un yanına çöktü. Bana verecek teselli cümlesi aramıyorlardı. Böyle durumlarda bir teselli olmayacağını bilecek kadar çok şey yaşamıştık.
En son Metin ve Gülşah'ın acısı çöreklenmişken içimize şimdi de Zeynep hayat mücadelesi veriyordu.
Muğla'da hastanedeydik. En acilinden gelebildiğimiz yerde... Hızlı bir şekilde müdahale edilmişti. Uçak havaalanında kalkışa hazır bekliyordu ama Zeynep'in o uçağa binip İstanbul'a nakil olması olanaksızdı. 'Yerinden kıpırdamaması gerekiyor' demişti doktorlar. Haklarını teslim etmem gerekir, en azından şuana kadar çok başarılı olmuşlardı. Başka doktorlar da getirtmiştik sonrasında...
Tayfun'a belli belirsiz başımı salladım ve ayağa kalktım.
"Temizleneyim, beni böyle görmesin." dedim benden sonra doğrulmakta olan arkadaşlarıma. Sersemlemiş bir halde hastanede bizim için tahsis edilen odaya doğru ilerledim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KALENDER +18 (TAMAMLANMADI)
Fiction générale🔞... Fantastik DEĞİLDİR Ağır cinsel içerik ve şiddet barındırır. *** "Bana hayır diyemezsin. Uykum var diyemezsin. Başım ağrıyor diye bahane sunamazsın. Bu gece canım böyle istedi diyerek başka bir odaya gidip uyuyamazsın... Bana kırgın olman, öfke...