(+18 içeriklidir)
Bölümlere yaptığınız beğeni ve yorumların bir hikayenin büyümesi için çok önemli olduğunu unutmayın lütfen.
Keyifli Okumalar diliyorum 🌹❤
***
"I-ı... Kontrol edebilirsin. Hatta gecikince hamile olduğumu sanıp yola çıktığımızda test bile almıştım ama uçakta gelirken hamile olmadığımı anladım."
Metin abi ve Gülşah'ın ölümü tüm dengemi altüst ettiğinden yaşadığım gecikmeyi ve baş dönmelerini biran hamile oluşuma vermiştim ama buraya gelirken uçakta durumun öyle olmadığını anlamama neden olan sancılı kanamalarla kıvranıp neredeyse tüm yolculuk boyunca genelde uyumuştum.
"Ama ille de ceza vermek istiyorsan ve için rahatlayacaksa kırbaçlayabilirsin beni, sorun değil." dedim sakince. "Senden gelecek her cefaya razı olduğumu kabul etmiştim ki ben zaten." diye devam ettim itaatkâr bir ifade takınıp yüzüne bakarken...
Dilini dudak içinde dolaştırırken kısık gözleri ciddiyetle beni süzmeye devam etti. "Seks yoksa kırbaç da yok. Ne yapayım seni kırbaçlayıp? Üzerine sapan takıp tarla mı süreyim?"
Tekrar kahkaha attım.
Yüzündeki ifadeyi bozmamasına karşın gözleri gülüşüme doyamayacakmış gibi bakıyordu şimdi. Bir eli tenimi okşadı usul usul. "Sana kıyabileceğim tek yerin neresi olduğunu biliyorsun ve ondan yapıyorsun değil mi bu şebeklikleri?" dedi.
"Eee ama reglim bitene kadar bu saltanatın keyfini sürmem lazım. Haksız mıyım?"
"Sür bakalım sür." dedi dudağı dudağıma dokunarak.
"Tekrar gidecek misin? Kaç gün buradayız?" diye sordum.
"Gideceğim... Artık denizaltıda olmam gerekmeyecek. Birkaç ülke ve iş seyahatlerim var. Sen de yanımda olacaksın." dedi.
"Ozamann?"
"Ozaman cezanı kesmek için bol bol vaktim olacak demektir."
Parmaklarımı omuzlarından başlayarak göğüs kafesini, karnını okşaya okşaya aşağıya indirdim ve boxerının üstünden erkekliğini kavradım.
"Sen şimdi bana ceza kesemiyorsan.., ben sana ödül vereyim Efendi Kalender... Olur mu?" diye fısıldayarak elimi çamaşırının içine doğru hareketlendirip onu sırt üstü yatırırken dudaklarımı boynuna gömdüm.
Özlem öyle yoğundu ki aramızda görünmez kıvılcımlar parladı, tenimiz alev aldı...
*
Parmakları pençe gibi açılarak dudaklarımı çevreleyip sertçe kavradı ve öne doğru büzüştürerek dolgunlaşmasını sağladı. Karanlık mavileri önüne tsunamilerini katmış dalga dalga tenime vururken göğüslerimi işaret ederek "Buraya akıtacağım, tamam mı?!" diye hırladı.
Kalın, şehvetli sesi odanın duvarlarında yankı yaptığında gözlerimi karşımdaki görüntünün bir anını dahi kaçırmak istemezmiş gibi kırpamazken parmaklarının saplı olduğu alev almış yüzümü iki kez aşağı yukarı sallayarak isteğini kabullendiğimi belli ettim. O şekilde olmasından tiksinmezdim, hatta bu haliyle beni inanılmaz tahrik ediyordu.
Şu an karşımda takım elbiseli, kravatlı, kalabalıklar içinde mesafeli duruşuyla tanınan, iş dünyasının, toplantı masalarının ciddiyetiyle nam salan patronu değil, tam anlamıyla ilkel dürtülerine kendini teslim etmiş bir adam vardı.
Yataktan yere sarkıttığım bacaklarımın arasında ayakta dikilmiş, omuz, göğüs ve karın kaslarını huzuruma serdiği akıllara ziyan bedeni hareketlerini hızlandırdı. Saçlarıma doladığı diğer elinin parmaklarıyla kafamı geriye çekiştirirken aynı zamanda öne doğru iterek bana eğdiği yüzüne yaklaşmamı sağladı. Çenesi gergin, dişleri birbirine kenetli, ellerimle sıkıştırarak ona yuva yaptığım göğüslerimin arasında kontrolsüz bir şekilde erkekliğini sürterken bu halimiz ve yüzümde tuttuğu şehvetli bakışları beni utandırsa da gözlerimi kaçırmama izin vermedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KALENDER +18 (TAMAMLANMADI)
General Fiction🔞... Fantastik DEĞİLDİR Ağır cinsel içerik ve şiddet barındırır. *** "Bana hayır diyemezsin. Uykum var diyemezsin. Başım ağrıyor diye bahane sunamazsın. Bu gece canım böyle istedi diyerek başka bir odaya gidip uyuyamazsın... Bana kırgın olman, öfke...