13. ESARET

33.4K 2.1K 696
                                    


Başım.., başım çatlıyor. Uzun zamandır böyle rahatsız bir uyku geçirmiyordum. Kaç gündür zaten fazlasıyla huzursuz ve yarım yamalak uykularla idare ettiğimden olsa gerek karavanda uykuya dalmıştım ve hareket halindeydik galiba. Gözümü açmaya çalıştım ama beynimi hilti ile deliyorlarmış gibi saplanan sancıdan dolayı yüzümü buruşturarak inledim.

Bu nekadar sarsıntılı bir yolculuktu böyle. Anayoldan sapmış olmalıydık. Kan ter içinde olduğumu hissettim. Biran önce biryerlerde mola versek ve temizlensem iyi olacaktı.

Aslında bu karavan turu için ruh halim hiç uygun değildi ama zaten uygun olmayan ruh halimi düzeltmem gerekiyordu. Bu geziyi nekadar istemesem de bunun için kabul etmemiş miydim?

Dün gece yine aramıştı. Daha telefonda ismini görür görmez balyoz inen kalbime ne demeliydi? O gece dudağımın kenarını öptüğünde.., offf kalbim durmuştu sanki. Ruhum bedenimde somut bir maddeye dönüştü. O madde hiç kuşkusuz cehennemin dibinden kopup gelmişti ve beni hücre hücre, damar damar dolanarak yaktı kavurdu.

O beni bitirmeye and içmediyse bile ben tükenecektim. Ben mahvolacaktım. Ben kendi ipimi kendim çekip ayağımın altındaki tabureye tekmeyi basacaktım.

Buna nasıl izin vermiştim?!

Bunu kendime nasıl yapardım?!

Beni öpmüştü. İyi ki sadece öpmüştü. Bana dediği gibi 'seni saçlarından sürüye sürüye mağarama götüreceğim' dese en kestirme yol neresiyse oradan git diye yalvarırdım o an ona.

Kendi duygularımın beni dönüştüreceğini gördüğüm acınası varlık yüzünden az daha ağlayacaktım. Kendi irademe olan kırgınlığım, onun irademi tek bir darbesiyle yerle bir edişine kırgınlığım..

Kaçtım, kaçmalıydım.

Onun bedenime olan açgözlü takıntısı dindiğinde benden geriye birşey kalmazdı.

Ayrıca benim nezaman inancımın, değer yargılarımın değişmez kanunlarını yakacak kadar şirazem kaymıştı?

Uykumu, düşüncelerimi, hayatımı düzene koymalıydım. Bunu yapabilirdim, yapacaktım.

Yattığım yerde gözlerimi açmaya çalışıyorum tekrardan. Olmuyor. Zemin neden böyle sert ki? Gece dolaşmaya çıkmıştım. Karavana hangi ara geri döndüm, nasıl yattım hatırlamaya çalışıyorum, yok. Sanki o zaman dilimi insan beyninin hiç keşfedilmemiş bir bölümünde saklanmış bulamıyorum.

Oksijen yerine binlerce yıl küflü bir odada kapalı kalmış havayı ateşle birlikte yutmaya çalışıyorum sanki. Yapış yapış ve havasızlıktan her an ölebilirim. Bir an önce kalkmam gerekiyor. Deniyorum. Olmuyor. Tekrar deniyorum. Kollarım arkamda çok rahatsızlık veriyor ama hareket ettirip öne alamıyorum.

İnlemeyle birlikte boğuk bir hıçkırık sesi duydum. Kim olabilir ki? Seher mi? Dilan belki de?

"Su.. Lütfen..Yardım edin?"

Sesin kime ait olduğunu çözemedim. Kabus mu görüyordu?

İnleyerek tekrar "Yardım edin." dediğinde sesin yabancı olduğunu farkettim. Doğrulmaya çalıştığımda ne ellerimi ne ayaklarımı birbirinden bağımsız hareket ettiremediğimi farkedince beynim uyarı sinyallerini üst seviyelere taşıdı. Gözlerimi zorlayarak açmaya çalışırken arkamda süregelen kısık bir ağlama sesi kulaklarıma doluyordu.

Beynimin üst seviyelere çıkardığı uyarı sinyalleriyle gözlerimi zorlayarak açtığımda karanlık sıkışmış bir alanda olduğumu anlamam birkaç saniyemi aldı. Hareket etmeye çalıştım ama bu pek mümkün görünmüyordu.

KALENDER +18  (TAMAMLANMADI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin