+18
(Bu bölümden itibaren +18'li bölümler olacaktır.)
***
Haftalar önce "Bu işin üstesinden tek başına kalkamazsın. Hem onun sadece sana zararı yok. Hepimiz için bir tehlike. Dünyanın bu pislikten arınması gerek. Planını yap ve harekete geçelim." diyen arkadaşlarımla iki gün içinde bindiğimiz üçüncü uçakta yol alırken içine hapsolduğum koyu kahve gözleri gözlerimin önüne geldi.
Kendi kendime güldüm.
Masum ruhu zihnimin hastalıklı tarafını görmüş, benden uzak durmak için hem benimle hem kendisiyle savaşmak zorunda kalmıştı. Geçen zaman içinde onunla onun için savaşmak ayrı, tüm o çırpınışlarına rağmen kalbine söz geçiremeyip aşkının önünde çaresizce diz çöküşünü izlemek ayrı bir hazdı.
"Kardeşim yola çıktığımızdan beri ağzını bıçak açmıyor doğru dürüst. Zeynep'imi düşünüyorsun?" dedi Serhat karşıma geçip otururken.
"Yeterince yalnız takıldın bro. Önde sıkıldık. Henüz iki günlük karısıyla gerdeğe bile giremeden arkasında bırakıp insan avına çıkan arkadaşımızı teselliye geldik... Hernekadar karının yerini alamasak da şimdilik bizimle idare edeceksin artık." diye sırıtarak Serhat'ın yanına oturan Tayfun bana takılmadan duramadı herzamanki gibi.
Karım.
Evet. Nikah dediğin şeyin amacı insanlara biriyle hayatını birleştirdiğini duyurmaktı. Onunla artık birbirinize ait olduğunuzun sözünü herkesin bilmesini sağlamaktı.
Resmi nikahımız düğünde kıyılacaktı zaten ama ben usül bozmama taraftarı olduğum için dini nikahımızın da olmasını istemiştim. Ve onun bu yolculuğa çıkmadan önce karım olmasını istemiştim. Zaten babaannesi de ben söylemeden bunu dile getirmişti. Hernekadar kanunen bir hükmü olmasa da O Allah katında benim karımdı artık.
"Yalnız Zeynep'e mehir olarak ne istediği sorulduğunda 'ben birşey istemiyorum' demesi çok komikti abi." diye güldü yanıma yerleşen Metin.
"Naapsın kız? Hergün dini nikah mı görüyor? Siz onu farketmediniz, oradan biri şunu iste, bunu iste diye sıralamaya başlayınca Zeynep 'ben öyle şeyler isteyemem.' dedi. Babaannesi de eski toprak kulağına eğilip birşey söylemen lazım umreyle, hac iste diye akıl verdiği için onları söyledi Zeynep'te.." Serhat iki gün önce evlerinde kıyılan nikâhımızda Zeynep'in hareketlerini anlatırken o ana geri döndüm.
●●●
Zeynep'le annemin kabrinden döndüğümüzde planladığım gibi dini nikâhımız kıyılıp arkadaşlarım, babam, Ayhan baba ve Zafer ayrıldıktan sonra Zeynep'in akraba hanımları ve halamla Sevinç abla kalınca Sevinç ablanın getirdiği hediyeler açılmaya başlandı.
Zeynep'i elinden tutarak herkesin duyacağı şekilde Belkıs anneye "Karımla biraz başbaşa konuşmak istiyorum." dediğimde kadınların yüzündeki şaşkınlık görülmeye değerdi.
Haalâ kızının evlendiğini sindirememişken, belki de iş resmiyete dökülmediği, kızı henüz gelinlik giymediği, ortada bir düğün olmadığı için bunu kendi kafasında bir evlilik olarak görmüyorken karşısına geçip Zeynep için karım demem Belkıs anneyi fazlasıyla bozguna uğratmıştı...
Muhtemelen kızıyla hem de kendi evlerinde başbaşa kalıp ne yapacağımı düşünüyordu. Biryandan onun da çok iyi bildiği gibi Zeynep daha iki gece önce benimle Silivri'deki çiftlikte zaten başbaşaydı...
Cebimdeki kutuyu çıkarıp herkesin göreceği şekilde Belkıs anneye göstererek "Karıma vermek istediğim bir hediye var. Yalnızken vermek istiyorum. Ve düğüne kadar işlerimin yoğunluğundan hafta sonuna kadar arayıp uğrayamayacağım.., Konuşmam gereken bazı şeyler var." diyerek meraklarını gidermeye çalıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KALENDER +18 (TAMAMLANMADI)
General Fiction🔞... Fantastik DEĞİLDİR Ağır cinsel içerik ve şiddet barındırır. *** "Bana hayır diyemezsin. Uykum var diyemezsin. Başım ağrıyor diye bahane sunamazsın. Bu gece canım böyle istedi diyerek başka bir odaya gidip uyuyamazsın... Bana kırgın olman, öfke...