Kolunu sağa solla sallayarak saatini bileğine istediği gibi oturturken yola bakmayı sürdürdü genç adam.
Sabahki antrenman zorlayıcı geçmişti ama hiçbir yorgunluk belirtisi yoktu. Günün geri kalanında da son derece rahattı ve şirketteki işlerini halledebilmişti.
Paslanmamak için ekiple ayda bir kez toplanıp sahada talim yapıyorlardı hâlâ. Geçen yıllara inat kondisyonundan bir şey kaybetmediğini fark etmek keyfini yerine getirmişti.
Yaşları daha küçük katılımcılar onun çevikliği, gücü ve hızlı planlama stratejisinden gıptayla bahsetmiş, sırrının ne olduğunu sorup durmuşlardı. Yaptığı düzenli sporun onu zinde tuttuğunu söylemişti ama biliyordu ki oradaki hiç kimse günlük sporunu aksatmıyordu. Başka bir tavsiyede bulunmamıştı çünkü böylesine iyi form tutmasının nedenini kendi de bilmiyordu. Dikkat etmeye çalışsa da ne yatma saatleri çok düzenliydi ne de beslenmesi.
İyi. Trafik yoğun değildi. Melike'yle sözleştiği saatte orada olacaktı.
Dudağının bir kenarı hafifçe yukarı kıvrıldı. 'Kurnaz kadın' diye geçirdi içinden.
3 haftadır birlikte takılıyorlardı. Fazla hesapçı ve yatakta fazla kasıntı hareket etmese güzel kadındı aslında. Aralarında sevgi ve aşka dair veyahutta ileriye yönelik bir konuşma geçmemiş olsa da Melike'nin tavırlarında uzun vadeli beklentilerini seçebilmişti.
Bunu istemiyordu. Başta kendisi gibi hoşça vakit geçirmek istediği izlenimi vermişken neden şimdi böyle ince hesaplar yapıyordu ki? Boşuna kendini yıpratıyordu. Bu ilişkinin uzun soluklu olması imkânsızdı ve Melike farkında olmadan süreyi daha da kısaltıyordu.
Yine de genç kadının şeytani zekâsını hafife almaması gerektiğini anlamıştı Kalender. Bu akşam katılacağı Halil Bursalı'nın verdiği davete bir şekilde kadın da kendini davet ettirmiş, daha sonra da gittiği kuaför salonundan kendisini alması için Kalender'in itiraz edemeyeceği bir bahane ortaya sürmüştü.
"Çok az uyudun. Hem daha hava aydınlanmadı. Neden kalmıyorsun? Sabah birlikte kahvaltı ederdik." Konuşurken bir taraftan da çıplak bedenini baştan çıkarıcı bir şekilde genç adamın bedenine sürterken elleri de boş durmuyordu.
Kalender hiç uyumamıştı oysa. Bu elinde olan birşey değildi.
"Bunu konuşmuştuk. Lütfen aynı şeyleri tekrar ettirme."
Cilveli bir şekilde "Mmmm... Harikaydın. Beni bulutların üstüne çıkarmana teşekkür olarak gitmeden sana kendi ellerimle bir kahve yapabilirim istersen..?" dedi.
"Sağol. Gitmem gerek."
"Davete birlikte gidiyoruz değil mi?"
"Böyle bir planımız olduğunu hatırlamıyorum."
"Hayatım, benim aracım bakımda. Giyeceğim kıyafetle de taksiye binemem. Zaten gizlimiz saklımız yok. Birlikte gitmemiz daha uygun olur. Gündüz kuaföre gitmem gerek ve ancak davete yetişebileceğim kadar vaktim kalıyor. O nedenle sen direk gelip beni alsan, oradan birlikte devam etsek hmm..? Ama lütfen bu kez şoförsüz gel. Gece de bana geçeriz."
Bunların hepsini bir çırpıda söylemiş, genç adamı istediği gibi yönlendirmenin yolunu hazırlamıştı.
Daha birlikte olduklarının üçüncü günü Melike'nin ünlü iş adamı Kalender Sancaktar'la güzel bir birlikteliği(?) olduğu medyada yazılınca haberi kimin uçurmuş olabileceğini az çok tahmin edip kadının niyetini anlamıştı. Bu tarz haberlerle gündem olmaktan pek haz etmezdi ama üzerine gitmedi. Bir manken olarak fiziğiyle parasını kazanan Melike için gündemde kalmanın, hele hele kendisiyle anılmasının önemini biliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KALENDER +18 (TAMAMLANMADI)
General Fiction🔞... Fantastik DEĞİLDİR Ağır cinsel içerik ve şiddet barındırır. *** "Bana hayır diyemezsin. Uykum var diyemezsin. Başım ağrıyor diye bahane sunamazsın. Bu gece canım böyle istedi diyerek başka bir odaya gidip uyuyamazsın... Bana kırgın olman, öfke...