1. Bölüm

674 105 504
                                    

*Herkese merhaba bu benim ilk kitabım. Wattpad'de hep okuyucu oldum. İlk kez kitap yazıyorum. Yalnışlarım olursa bana bildirin kendimi bu konuda geliştireyim. Başlarda sıkıcı gele bilir okumaya devam edin. İreli bölümlerde daha akıcı olacaktır. Hepinizie iyi okumalar ve bol bol eğlencelerrr*

Başlama tarihi : 7 haziran 2022.

                               ***

Geçmiş zamanlardan bu zamana kadar gelmiş geçmiş en büyük bir okul vardır, bu okul geçmiş zamanlarda atalarınız bir araya gelerek bir okul kurma kararına gelmişler. Bu okulun özelliği her bir farklı güç ve yetenekli varlıkların  bir araya gelmesinden oluşuyor.

Bu okula herkez giremez. Sadece yetenekli, zeki ve cesur olanlar girebilirmiş. Burada vadedilmiş tacı alabilenler kendi diyarlarının varisi seçiliyormuş. Bu taçları almak okadar zormuş ki, yıllarca varis seçilemiyormuş. Hatta bir kaç diyarın kral ve kraliçe hayatını kaybettiği için ülke başsız kalmış varis seçilememişdir.

HONDVAR okulu gelmiş geçmiş en büyük okuldur.

                               ***

"Maya!"
Maya adını duymasıyla elindeki ok ve yayı bırakıp annesinin yanına gitti.
"Efendim anne?"
annesi kızının gelmesi ile  elindeki küçük periyi ona uzattı. Bu haberci periydi, her 21 yaşında girmiş orman perisi Hondvar okuluna girmek için düzenlenen zor yarışlardan geçerler. Kazanan üç kişi okula girer ve o okuldan birincilikle mezun olan ülkesinin varisi olur. O gün gelmişdi. Maya haberci periden mühürlü mektubu alıp elini havaya kaldırıp periyi bırakıp mektubu açtıp okumaya başladı.

*Maya Dean. 21 yaşına girmiş her bir perinin katıldığı Hondvar okul yarışına katılmalısınız. Ormanımızın siz gençlere ihtiyacı var. Geleceğimizin varisleri*

Sondaki cümle onu gülümsetmişdi. Sevimli kraliçeleri herzaman gençlere güzel sözler söyler, onlara inanır ve güvenirdi. 40 yıldır bu ormandan varis seçilememişdir. Kraliçe artık yaşlandığı için yerine geçecek varisi istiyordu.

Maya mektubu annesine verip yanağına öpücük kondurdu. Annesinin gözlerindeki inam ona güç veriyordu. Tabikide baz kişiler gibi sırf kral ve ya kraliçe olabilmek için çalışmıyordu. O sadece ormanının güzel, mutlu, kötülüklerden uzak tutmak istiyordu. Ormanını çok seviyord, ormanını korumak için herşeyi yapardı ve yapacaktıda.

Geçmiş gibi olmayacaktı, bu sefer düşmanlar ormanına Lenoraya zarar veremeyecekti buna izin vermeyecekti.
O gün söz verdi kraliçe olmasa bile ormanını koruyacaktı ne olursa olsun ne ile sonuçlanırsa sonuçlandın son nefesine kadar koruyacaktı. O zamandan hep kılıç kullanmayı, ok atmayı, dövüşmeyi öğrenmişti. Şimdi zamanı gelmişdi. Okulu kazanacak üç kişi için çoktan yarışlar düzenlenmişti. Maya ağaç dallarından yapılmış eve girdi. Önceden getirilmiş kiyafetleri giyinmeye başladı.

                         13 yıl önce
"Anne! Anne! Hahahaha"
Neşeli sesi ile annesine seslendi maya.
Lena ağacın altında oturmuş papatyalardan kızına taç yapıyordu.
"Efendim bebeğim?"
diye yanıtladı kızını.
"Anne baksana kelebeklere renkarenk!"
Lena gülümseyerek kızına baktı. Kelebekleri kovalıyor, bazen düşüyor, tekrar kalkıp kovalıyor. Yakalayamayacağını anlayan Maya suratını asmış annesinin yanına gelip kucağına oturdu. Lena bitirdiği tacı Mayanın gözünün hizasına getirdi. Maya parlayan gözler ile taca bakıyordu. Lena kahkaha atıp tacı Mayanın başına koydu. Kızı çok güzeldi. Kızıl saçlar, karışık göz rengi vardı. Lena kıvırcıktı ama Maya düz sacını babasından rengini ise annesinden almıştı.

O an bir patlama sesi duyuldu. Bağırışmalar, silah sesleri...
Lena kendine ağlayarak sarılmış mayanın kucağına alıp ormanın diğer tarafına koşmaya başladı. Neler olduğunun farkındaydı. Mayanı güvenli bir yere saklayıp geri dönecek ve savaşacaktı. Çok geçmeden önü dört kişi tarafından kesilmişdi. Lena kucağında korkudan ağlayan kızına sımsıkı sarıldı. İçinden perilere seslendi, bir kaç saniye sonra on minik periler gelmişti.

Lena bağırarak Mayanı yukarı fırlattı.
"Onu güvenli yere saklayın!"
Periler anında Mayanı havada yakalayıp oradan uzaklaştırdılar. Maya ağlayarak annesine bakıyor, annesine zarar gelmesinden korkuyordu. Lena önündeki  dört kişiye baktı. Savaş zamanıydı. Lena elini agaca uzattıgı an ağacın budakları haraketlendi ve hemen dört kişiyi sıkıca tutarak ağaca sırt üstü fırlattı. Lena hemen sarmaşıkları harakete getirip dört kişini ağaca sımsıkı sardı.

Lena hemen adamların yanına koşup yerdeki hançeri eline alıp üç kişiyi öldürdü.  Bir kişiyi sağ bırakmıştı. Artık düşmanlarının kim olduğunu öğrenecektir. Bu düşmanlar kimdise tüm dünyaya sahip olmak istiyordu. Lena sağ bıraktığı kişinin çenesinden sımsıkı yakalayıp yüzüne baktı.
"Kimin adamısınız?! Hemen söyle! Yoksa sana acı çektirerek söylettiririm! Söyle!"
diye bağırdı ama karşısındaki kişiden ses çıkmıyordu.

Adam Lenanın suratına korkuyla bakıyor ama konuşmuyordu. Lenanın sabrı tükeniyordu, dahada sinirlenmişti. Adamın suratına karşı bağırdı.
"HEMEN SÖYLE YOKSA ÖLÜMLERDEN ÖLÜM BEĞEN!!!"
Adam daha fazla korkmuştu ama yinede konuşmuyordu. Lena adamın çenesini sıkarak ağzını açmış diline bakmıştı. Sinirle adamın yüzünü bırakıp diğerlerininde diline baktıktan sonra hançeri sağ bıraktığı kişinin kalbine hançeri saplayıp çıkarttı. Adamlar dilsizdi düşman kimdise yakalanmamak için dilsiz ordu kurmuştu. Hemen yaşadıkları bölege koşmaya başladı.

Periler Mayanı güvenli bir yere saklamaya götürürken savaş bölgesinin üzerinden geçiyordular. Maya yaşadıkları yerin cehenneme döndüğünü gördü. Ağlamaktan bulanıklaşmış gözlerini kapatıp açtı ve o anı gördü. Bir adamın babasının kalbine sapladığı hançeri. Hıçkırıklarını tutamamış çırpınmaya ve bağırarak ağlamıştı.
"Babaaa!!!"
Babası gözünün önünde ölmüştü.

İki gün sonra perilerin sakladığı yere annesi gelmiş ve onu götürmüştü. Anneside yaralıydı. Yaşadıkları yere gittiklerinde her yer küle dönmüştü. Çoğu periler ölmüştü ve çoktan hepsini yakarak küllerini gömmüş ruhlarının cennette rahat bulmaları için törenler düzenlenip bitmişdi. Artık o küle dönmüş cehennemi yaşanacak hale getirme vaktiydi. Koruyucu periler diğer perileri sakaldıkları yerden getirmiştiler annesi koruyucu periydi. O okulu kazananlar koruyucu oluyordular varis seçilmese bile diyarlarının koruyucusu oluyordular. O gün bir karar verdi Maya, o okulu kazanacaktı. Kraliçe bile olmasa koruyucu peri olup lenorayı koruyacaktı.

Yaralanmış kraliçenin yanına gitti Maya. Yanına oturup yaralarına baktı. Kraliçe acılarına rağmen burukça gülümseyip Mayanın saçını okşadı. Savaşta en çok savaşıp yara alan kraliçeleriydi. O gün Maya cehenneme çevirilmiş evlerine, yaralanmış perilere, eşini kaybetmesine rağmen herkese yardım eden annesine, Mayanın sacını okşayıp göz yaşlarını silen yaralı kraliçeye bakıp tekrar tekrar söz verdi kendine.

                                 ***

"Maya hazırmısı  kızım?"
Maya daldığı düşüncelerden ayrılıp annesine cevap verdi.
"Geliyorum anne"
Yılan derisinden hazırlanmış kiyafetini son kez düzeltti. Kollu dar tulum yakası 'V' şekilinde açık bir kiyafetti. Maya hayvanları çok severdi. Onların avlanmasına karşıydı bu yüzden hayvan derisi olmayan kiyafetler giyerdi, et bile yemezdi. Ama bunu giyinmek zorundaydı okula gidincede bazen giyinmek zorunda kalacaktı tabi kazanırsa?. Maya evden çıkıp annesiyle birlikte yarış meydanına gittiler.

*Birinci bölüm bitti nasıldı? Secdiniz mi? Umarım sıkılmamışsınızdır? Böyle gecmiş zamanlardan kesitlerde yazacağım. Diğer karakterlerin ağzındanda yazacağım. Kendinize iyi vakın doğer bölümde görüşmek üzere sağlıkla kalın :)*

Orman  Perisi [DÜZENLENECEK] Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin