12. Bölüm

167 71 70
                                    

Merhaba nasılsınız?

Kitap nasıl gidiyor? Sevdiniz mi?

Kitap hakkında düşünceleriniz neler? :)

Uzun bir bölüm sizi bekliyor. İyi ve eğlenceli okumalar :)

Müzik : Dirty Blond - Die for you

*****

SAM

Yatağımda uzanıp olanları düşünüyordum. O olayın üzerinden üç gün geçmişti. Arkadaşlarımla zaman geçiriyordum ama eskisi gidi neşeli değildim bunu fark etmişlerdi, bana belli etmeseler bile beni eğlendirmeye çalıştıklarını biliyordum. Daisy kelebeklerini üzerime salıp ya kıdıklıyor ya uçurmaya çalışıyordu. Aron küçüklükte yaptığımız komik olayları anlatıyordu. Maya şakalar yapıyordu. Alice... Alice beni diniyordu. Ben Dimanla yaptıklarımızı bana nasıl abilik yaptığını anlatırdım. Niye bu kadar abarttın dersenizde o gün beni gerçekten yıkan bir şey öğrenmiştik. Diman kristalı çalıp benim üzerime atacaktı.

O gün kral beni çağırdığında Diman'dan haber var sanmıştım ama gittiğimde elleri bağlı dizlerinin üzerinde yerde oturan Diman'ın nişanlısını görünce şok olmuştum. Kral ikisinin iş birliği yaptığını söylemişti. Kristali çalıp üzerime atacaklardı. İşte o zaman yıkılmıştım.

Sıkıldığımı hiss edince yatakta doğrulup oturdum. Kapı çalınıca 'gel' diyip kapıya baktım. Kapı hafifce aralandı Alice içeriye girip kapıyı kapatıp yanıma adımladı. Yatağın ucuna oturup hafifce gülümseyerek bana baktı.

"İyi misin?"

"İyiyim"

"Bak ne diyeceğim. Benim bildiğim güzel bir yer var küçükken sıkülınca oraya giderdim hadi hep beraber oraya gidelim seveceğine eminim"

"Neresiymiş orası?"

"Gidince görürsün"

Bana göz kırpıp ayağa kalktı. Elini bana uzatınca elini tuttum. Beni ayağa kaldırip kapıya yöneldi. Elimi tutunca kalbim hızlanmıştı. Kapıyı açıp birlikte odadan çıkınca kapının önünde bizi bekleyen üçlüye kıkırdadım. Kaşlarını çatıp bana bakan Daisy'nin yüz ifadesi düzelip gülümsedi.

"Harika yine kelebeklerimi üzerine salmayacağım kendiliğinden gülüyor"

Diyip kıkırdadı. Hepimiz Daisy'ye gülerken Alice beni çekiştirip elimi bıraktı. Elimi bırakmasını istemiyordum. Elini tutmak istiyordum ama ne tepki vereceğini kestiremiyordum. Bu yüzden önde gidenleri takip etmeye başladım. Saraydan çıkıp hazırda bekleyen at arabasın binmişdik.

Şimdi bir at arabasına beşimizde binmiştik. At arabası yavaştan havalandı. Merakıma yenik düşüp tekrar şansımı denemek istedim.

"Biz nereye gidiyoruz?"

"Mor vadiye"

"Orası neresi?"

Aron hepimizin aklındakini sorunca herkes Alice dikkatle bakıyordu.

"Gidince görürsünüz işte"

Alice gülümseyerek hepimize göz kırpınca dahada meraklanmıştık. Açıkcası ilk kez Mor vadi'yi duymuştum. Yol boyu konuşup eğlenmiştik. Yine Aron çoçukluk anılarımızı anlatıyordu ama bu sefer bende eğlenmeye başlamıştım.

Bir kaç saat sonra araba inince etrafı incelemeye başladım. Ama etrafda hiç mor renk yoktu sadece ağaçlık alandı. At arabasından inince araba tekrar geri dönmüştü. Alice onu takip etmemizi söyleyip ormana doğru yürürken hepimiz onu takip etmiştik.

Orman  Perisi [DÜZENLENECEK] Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin