Herkese merhabaa nasılsınız luna'larımm. Umarım iyisinizdir.
Herkese eğlenceli okumalar.
MÜZİK : İVE - After like
****
SAM
Gerekli olan her şeyi yapıp bitirmiştim. Yalnızca ruhlar diyarı ile iletişime geçmek kalıyordu. Oluşturduğum ruh çemberine girdim ve bağdaş kurup oturdum. Ellerimi dizlerime koydum ve rahat olduğuma emin olduktan sonra gözlerimi kapatıp zihnimdekileri boşaltmaya başladım.
Tüm anılarım zihnimde boşalırken bomboş bir alana vardım. Sesizliğinde getirdiği kolaylıkla boş alana varmıştım. Şimdi sadece lordun ismini seslenmek kalıyordu.
Defalarca seslendim. Lord asla bana karşılık vermiyordu. Etrafımdaki beyaz duman gri'ye dönünce sinirlendiğimi ve kötü enerji yaydığımı anlamıştım. Kendime gelmek için nefes alıp verdim ve iyi düşünmeye başlayarak tekrar seslendim.
Asla cevap vermiyordu. Her yolu denemiştim. Beyaz dumanlar siyaha dönüşmeye başladığında kendimi tuttum. Burada hiç bir duyguyu hiss edemiyorsun ama beyaz dumanlar bunu hiss ederler ve onlar sayesinde kalbinden geçen duyguyu biliyorsun.
Fazla sinirlendiğimi anlamıştım. Sakinleşmek istedim ve Alice'i düşündüm. Gülüşünü, sesini, konuşmasını, bakışlarını. Burada kötü duyguları hiss edemezdin ama güzel duyguları hiss ederdin.
Mutlu olduğumu hiss ediyordum. Alice benim her şeyim olmuştu. Onu düşünmeye dalmışken beni bundan uyandıran bir ses olmuştu. Bir erkek sesi.
"Aşk... Ne kadarda güzel bir duygudur"
Gözlerimi açtım ve o karşımdaydı. Lord. Bana yaklaşıp gülümsedi ve pişmanlık ifadesiyle bana baktı.
"Kusuruma bakmayın genç adam. Beni her kes çağırır ama ben herkesle konuşmam"
"Neden?"
"Çünkü aşk kutsal bir şeydir benim için. Aşk olmazsa olmaz. Ama her kes bunu kulanmak istiyor. Biri geliyor bir istekte bulunuyor sevdiğim kadının beni sevmesini sağla. Biri geliyor başka istekte bulunuyor. Tekrar benim olsun.
Bir başkası kalbinden söküp atmak istiyor. Bunları ben yapmam. Ben tanrı değilim. İnsanlar... İnsanlar... Asla gerçek sevginin ne olduğunu anlayamayacaklar."
"Ozaman benimle neden görüşmeyi kabul ettiniz?"
"Çünkü.... Senin aşkın farklı. Güzel seviyorsun. Buda benim ikna olmamı sağladı"
"Ozaman bize yardım edecek misiniz?"
"Ne yardımı?"
"Belki lotus çiçeğinin hikayesini bilirsiniz. O çiçeği solduracaklar. Biz ise tekrar yeşertmek istiyoruz. Nasıl yapa biliriz? Göz yaşı efsanesi doğru mu?"
Lord hafifce gülümseyip önümde durdu ve bir elini omuzuma koyup bana baktı.
"Bir kadının çiçeğe dönüşmesi kadar doğru evlat. Sadece prensin ilk göz yaşını almanız gerekiyor. İlk göz yaşı hep daha acılı olur evlat."
Yavaşca benden uzaklaşarak dumanların içerisinde bedeni yavaş-yavaş yok olmaya başlıyordu. Geri geri giderek gülümsemesini eksik etmeden aynı şeyleri tekrarlıyordu.
"Unutma evlat. İlk göz yaşı. Çiçek için dökülen ilk göz yaşı"
Ve görünşü dumanların arasında kayboldu. Bende gerçekliğe dönmüştüm. Aniden gözümü açtığımda arkadaşlarımın hepsi dikkatle bana baktıklarını gördüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Orman Perisi [DÜZENLENECEK]
FantasyBu fantastik alemde güçlü bir düşman vardır. Yıllarca hiç kimseye görünmeden büyücü'lerin, peri'lerin, elf'lerin, element sahiplerin ve diğer yaratıkların kralı olmak istiyor. Tüm dünyayı ele geçirmek isteyen bu bilinmeyen düşmana karşı, asırlar ö...