21. Bölüm

98 40 84
                                    

Herkese merhabaa nasılsınız?

Umarım kitabı beğeniyorsunuzdur. Yazım yalnışı yaptıgımı fark ediyorum. Bunu aza indirmek için elimden geleni yapacağım. Hem kitap bittikten sonra bölümleri düzenleyeceğim.

Eğlenceli okumalarrr

MÜZİK : Conon Gray - Heather

***

SAM

Saray ve gerekli yerler gezdirilip gösterdikten sonra gerekli kiyafetler verilmişti. Biz üçümüzde sarayndan kenarda kalacaktık. Bahçe büyük olduğu için bahçenin kenarında yeni kişiler için kurulmuş eğitim alanı vardı. Bize eğitim verecek kişi ikinci komutandı. Aslında iki komutanları vardı ama biri krallık dışındaydı. Başka krallığa gitmişti bir kaç haftalık.

Bunu bizimle birlikte gelen yeni askerler konuşurken duymuştuk. O daha katıydı ve bir kaç güne dönecekmiş. Kiyafetlerimizi giyinmiş eğitim alanında sırayla düzülmüştük. İkinci komutan önümzden geçip sırayla hepimize baktı, dönüp önümüzde durdu ve elindeki bıçağı gösterdi.

"Bu bıcağı kim o hedefe atar ve tutturursa ona güzel bir ziafet verilecek"

Herkes mutlu olduğunu belirten sesler çıkarırken ben ve Aron bir birimize bakmıştık. Ne yani yeterince yemek verilmiyor mu askerlere? Önümüze döndüğümüzde ikinci komutan sırayla bizi yanına çağırıp atış yapmamızı bekliyordu. Sıra Aron'a geldiğinde Aron komutanın yanına gitti ve elideki bıcağı aldı.

Fazla uzakta olan atış tahtasına bakıp gözlerin kıstı. Gülmemek için zor tutuyordum kendimi. O kadar uzaklığı sadece elfler göre biliyordu. Ama onun elf oluğundan haberi yoktu. Aron bıçağı attığında tamda yuvarlak kırmızı alana vurmuştu atışını. Uzaktaki adam elini kaldırdığında komutan baştan aşağı Aron'u süzmüştü.

"Aferim bunu başaran ikinci kişisin. Birincisi ise benim"

Kendini gösterip övünerek konuşuyordu. Aron asker selamı verip yerine geçtiğinde şimdi sıra Briandaydı. Brian dikkatini toplayıp hedefe bakıyordu. O iksirci ve şifacı olduğu için yalnız bitki değil hayvanlardan da bir şeyler topluyordu. Her tür hayvandan yararlandığı için uzak mesafeti iyi tuttura biliyordu.

Bıçağı fırlattığında o'da onikiden vurmuştu. Komutan kaşlarını kaldırıp bir Brian'a bir hedefe bakıp yerine geçmesini kafasıyla işaret etti. Galiba beklemiyordu. Sıra bana geldiğinde komutana doğru ireliledim ve bana uzattığı bıçağı aldım. Benide bilmiyordu. Ben sarayın baş komutanın oğluydum. Bir gün yerine geçeyim diye küçüklükten eğitilmiştim.

Bıçağı fırlatıp tam oniki den vurduğumda komutan üçümüze bakıp kaşlarını çattı. Yerime geçtiğimde hâlâ bize bakıyordu. Yavaşca bize doğru gelip önümüzde durdu ve üçümüze tekrar göz gezdirdi.

"Bakıyorum daha fazla yorulacak o üçlüyü şimdiden belirledim. Aferim size. Gelin benimle. Önce ziyafet sonra eğitim değil mi?"

Kah-kaha atarak önde giderken arkasından onu takip ediyorduk. Açıkcası ne ziyafetten bahsediyordu bilmiyordum. Yarı sökük bir evin önüne geldiğimizde durdu ve elini belinde birleştirip gülerek bize döndü. Kenarda duran üç büyük çekici gözüyle gösterdi.

Orman  Perisi [DÜZENLENECEK] Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin