28. Bölüm

199 100 106
                                    

MÜZİK : The rose - Childhood

***

SAM

İrisin mezarına varır varmaz mezarını kazmaya başlamıştık. Tabutun tahtalarını söküp asla çürümemiş bedenin elbisesinin göğüs kısmını aşağı çektim. Yapmak için onay vermiştim ama içimde garip bir hiss vardı. Belkide bunu yapmak ihanet gibi geldiği içindir bu kötü hiss bilmiyordum. Umarım öyledir.

Sihirli sözcükleri söyleyip bıçakla irisin göğüsünü kestim. Elimi kestiğim yere sokup kalbini avuçladım ve yavaşca çıkarttım. Mezarın başından kalkıp atmayan ama kırmızılığını yitirmeyen kalbi kenardaki kutuya koydum. Tekrar mezara döndüm ve birlikte mezarı kapattık.

Kutuyu elime alıp yürürken Brian yanıma geldi.

"Yolda başımıza bir şey gele bilir. Kutuyu sihirli keseye koysa daha iyi"

"Doğru söylüyorsun"

Kutuyu Brian'ın sihirli kesesine koyup yolumuza devam ettik. Haritadan mezarı bulmak kolay olmuştu. Şimdi de vampirler krallığına gidiyorduk.

"Oraya girdiğimiz adan itibaren asla aklınıza şu mezarı getirmeyin. Yalan bile söyleseniz asla ama asla aklınıza getirmeyin. Çünkü vampirler zihin okuyorlar."

Maya'nın dediğini onaylayıp yolumuza devam ettik. Yarım gün sonra krallığa varmıştık artık. At arabasından inip yürümeye başladık. Vampirlerle konuşma işini Alice üslenmişti. Çünkü o kendini kontrol edebiliyordu.

Büyüyle zihnimize kilit vurmasını dediğimizde Brian bunun tehlikeli olduğunu söyledi. Vampirler illaki zihnimize gireceklerdi. Giripte kilitle karşılaştıklarında bir sorun olduğunu fark edeceklerdi.

Yavaşca şehire girmiştik. Vampirlerin arasıyla gidiyorduk. Bazıları bize garip bakıyordu. Aniden önümüze geçen bir kızla duraksadık. Yaklaşık on onbir yaşlarındaydı. Bem beyaz saçları sevimli vampir dişleri vardı. Bana bakıp sevimlice güldü.

"Cidden dişlerim sevimli mi?"

Ahh zihin okuma. Boğazımı temizleyip kıza gülümseyip kafamı onaylarcasına salladım.

"Evet"

Kız benim evet dememle Alice baktı. Önce kaşlarını çattı. Alice baktığımda. Hiç bu tarafa bakmıyor düz ifadeyle etrafı inceliyordu. Kıza tekrar baktığımda Alice bakmaya devam ediyordu ama şimdi kıkır kıkır gülerek. Alice bir adım önce çıkıp kıza gülümseyerek baktı.

"Biz mezarlığı arıyoruz. Bize yerini söyleye bilir misiniz?"

Kız kaşların çattı ve bir süre Alice'in yüzüne baktı. Ardından kafasıyla onaylayıp Alice'in elini tuttu. Alice ve kız önde gidiyordu bizde onları takip ediyorduk.

Şehrin içinden geçerek düm düz yürüyorduk. Etrafa bakındım. Her kes dışarıda geziyordu. Gün batmış gece olmaya yüz tuttuğu için her kes dışarıdaydı.

Yavas yavaş şehri arkamızda bırakmış ormanın içinde dalmıştık. Artık hava kararmıştı bile. Orman yolu bitince karşımıza bir mezarlık çıkmıştı. Kız bize taraf dönüp işaret parmağıyla mezarlığı gösterdi ve Alice'in elini bıraktı.

Ona teşekkür edip mezarlığa doğru yürürken kız bize el sallayıp hızla yanımızdan uzaklaştı. Çocuklara taraf döndüm.

"hemen gidelim"

Daisy önden mezarlığa doğru yürümeye başladı. Mezarlığın kapısına varınca Daisy kapıyı açtı. Kapı sesli bir şekilde açılınca etraffaki baykuşlar aniden uçmaya başladı. Mezarlığa girip her bir mezara dikkatle bakarak mezarı aramaya başladık.

Orman  Perisi [DÜZENLENECEK] Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin