6. Bölüm

227 51 139
                                    

*Herkese merhaba nasılsınız?*

*Kitabı sevdiniz mi?*

*Hikaye sıkıcı mı yoksa akıcı mı?*

Müzik : Ne Yo - Because of you

*******

Kızlarla oturmuş kahvaltı yapıyorduk. Alice Daisy'nin kelebekleriyle oynuyordu. Daisy, onun kelebekleriyle oynayınca sinirleniyordu buda onu fazla sevimli gösteriyordu. Bizde hep onunla uğraşırdık. Artık bir aydan fazladır birlikteydik. Bu bir ayda fazlasıyla yakınlaşmış arkadaş olmuştuk. Hatta Lowell'de tanışmışdılar. Şimdi Lowell'i bekliyorduk. Herzaman olmasada bazen bize eşlik ediyordu. Hatta Daisy'le fazla yakınlaşmışdılar. Oda bizim gibi Daisy'le uğraşmayı seviyordu. Alice'lede güzel arkadaş olmuşdular ama Lowell'in Alice'den hoşlandığının farkındaydım. Belli etmemeye çalışiyordum. Bana kendinin söylemesini bekliyordum. Saçımın karıştırılmasıyla düşüncelerimden ayrıldım. Lowell yanıma oturmuş önümdeki üzümden bir tanesini ağzına atmıştı. Sonra konuşmaya başladı.

"Nasılsınız?"

"İyiyiz sen?"

"İyiyim bende"

Kafasını Daisy'ye çevirip Daisy'le uğraşmaya başladı. Cidden bu ikisi bir araya gelince fazla komik oluyorlar.

"Kelebek dün aklıma bir konu takıldı senin şu kelebekler seni uçura biliyor mu?"

Daisy yine sinirlenince Alice'le gülmüştük.

"Üzerinde deneyelim mi?"

"Dene bakalım"

"Bak gör uçura biliyor mu?"

Daisy elini havada çok ince şekilde bileğini kıvırarak haraket ettirince kelebekler aniden Lowell'e saldırmaya başlamıştılar. Kelebekler Lowell'in saçlarını, gömleğini çekiştiriyordu. Buna Alice ve ben dahil yemek salonunda herkes gülmüştü. En son kelebekler Lowell'i havalandırıp bırakmıştılar Daisy'nin emriyle. Lowell kalçası üstüne yere düşünce salona gür kah-kaha yayılmıştı. Lowell yerden kalkıp üzerini düzeltip masaya yaklaştı.

"Uçuruyormuş"

"Ne sandın"

Lowell masaya yakınlaşmış yavaşca oturmuştu. Onun bu haline üçümüzde kıkırdadık. Yemek faslı bittikten sonra ayağa kalkmış sınıflara geçmiştik. Bu ders Lowell'le ortak dersdi. Sınıfa girmiş yerimize oturmuştuk. Öğretmen sınıfa girip dersi anlatmaya başlayınca onu dinlemeye başladık.

ARON

Bu gün geçmişe gideli iki ay oluyor. Çok yaklaşmıştım.  Az kalmıştı o taşı alıp kendi zamanıma geri dönecek  ve ülkemi kilit altından kurtaracaktım.

Tam iki ay önce sabah kalkıp ülkemin kilit altında olduğunu öğrenmiştim. Biri ülkemize sızıp nefes taşını  kırmış ve herkesi ülkeye kilitlenmişti. Ne dışarıya çıka biliyorduk nede dışarıdan kimse ülkemize giremiyordu. Nefes taşı ülkemizdeki tüm elf taşlarıyla bağlantılıydı. Nefes taşı olmadığı için yavaş-yavaş elf taşları da sönmeye başlamıştı. Bilge elf araştırmış çözümü geçmişe gitmekte bulmuş. Geçmişe gidip nefes taşını alıp geri gelmem gerekiyordu. En önemlisi nefes taşını yerine koymazsam geçmişteki nefes taşı'da kırılıp yox olacaktı ve tüm elf'ler dünyadan silinecekti.

Geçmişe gelince ise gözümü sarayda  prens olarak açmıştım. Aslında bu bir bakıma fazla iyiydi çünkü taşı bulmam kolaylaşırdı. Bulmuştumda. Karşı ülkenin kralığındaydı taş. Zaten yerine geçtiğim prens kral olacaktı ve evlenmesi gerekiyordu. Bende krala karşı ülkenin prensesiyle evlenemk istediğimi söylemiştim. Nişan yapılmış evlilik hazırlıkları yapılıyordu. İki hafta önce başa geçmiş kral olmuştum. Şu an karşı ülkenin kralığına gidiyorduk yerine geçtiğim prensin babasıyla. Bizi yemeğe davet etmiştiler. Bu benim için aşırı iyi olmuştu. Çünkü nişan, aksam yemeği, günlerinde karşı ülkenin krallığını prensesten rica etmiş gezmiştim ve taşın saklandığı odayı bulmuştum. Bu gece o taşı alıp artık kendi zamanıma geri dönecektim. Zaten ben geri dönünce herşey eski haline geri dönecek kimse beni hatırlamayacaktı. Bu prens içinde sorun olacağını düşünmüyordum. İlk zamanlar odasında taşı ararken nişanlandığım prensesin fotoğraflarını bulmuştum. Prensese aşıktı.

Orman  Perisi [DÜZENLENECEK] Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin