Asi'ye konuşma fırsatı vermeden yukarı doğru koşarken tek tesellim Mehmet Bey'e yani babama bir şey olmamasını dilemekti. Mert haklıydı annelerini de benim yüzümden kaybetmişlerdi. Şimdi ise benim yüzümden babalarını kaybetmelerini istemedim. Ameliyatın yapıldığı koridora geldiğimde birbirine sarılmış gülen abimleri görünce rahat bir nefes verdim.
Babam ölmemişti.
Ama ben artık yalnızdım.
onları rahatsız etmemek için ses çıkarmadan arkamı döndüm. Bana çok yakın duran Asi ile göz göze gelince burukça gülümsedim. gözlerini dudaklarıma getirip yutkundu. benim onların huzurunu kaçırmaya hakkım yoktu. yavaş adımlarla geldiğim yoldan dönerken hala daha gülüşmelerini duyuyordum.
"mercimek tanem !" ismimin seslenilmesi ile duraksadım. yüzümdeki aptal hüzünü silip kocaman gülümseyerek kuzey abime döndüm.
"nereye gidiyorsun kız yıkık. Mirel söyledi artık bizimle yaşamaya karar vermişsin." Böyle bir kararı ben vermediğim için gözlerimi kıstım.
"asi geldi kapandı ayaklarıma," sesimi kalınlaştırıp onun gibi konuşmaya çalıştım."kızıl prensesim yalvarırım beni sensiz bırakma kapına kölen olurum gel bizde kal" diyince benimde minnoş kalbim onu kırmayıp kabul etti." Asi şaşkın bir hah nidası çıkarınca Kuzey abime çaktırmadan ona sinsi bir sırıtış gönderdim.
"Bu çocuk böyle değildi büyüdükçe böyle aşık leyla birine dönüştü." Kuzey abimin söylediği kelime ile kısa bir kahkaha bıraktım. Asi kızgın bir şekilde abisine baktı.
"abi ayıp oluyor sanki " kuzey abim hiç Asi'yi takmayıp kolunu omzuma attı ve yürümeye başladı. içimde burukluk olmasına rağmen yüzümdeki gülümsemeyi bozmadan onunla birlikte adımlarımı attım.
"Mirel sen mercimeği mi al eve götür bugün korktu hemde biraz dinlensin." ağzımı açıp itiraz edecekken keskin bakışlarını bana yolladı. " ben burada kalıp sana haber veririm hemde daha fazla sıkıntı çıkmasın." sona doğru sesindeki huzursuzluk kendini belli etti. ne demek istediğini anlamıştım fakat bozuntuya vermeden onayladım. mert ile aynı ortama girmemi istemiyordu. ve onu zorlamam anlamsızdı.
"ee peki madem," asiye yanaşıp alttan alttan bakışlarımı ona dikti. " eve gitmeden bir bol nar ekşili çiğ köfte gömer miyiz." asi gözlerini bana kitleyip kıstı. o bir şey demeden ben hemen lafa atadım "Napiyim kardeşim yemek önemli." hele bir de çiğ köfteyse daha da önemliydi. tabi bunu dışımdan söylemedim.
"tabi ki gömersiniz kıza iyi bak köle " Kuzey abim alaycı bir sesle asiye bakıp gülümsedi.
evin en küçük çocukları gerçekten köle yerine konuluyordu.
asi bu tavra alışmış olacak ki gözlerini devirip elini kalbinin üzerine koydu.
"sen ne demek istiyorsun bana şimdi ben bulgura iyi bakamaz mıyım?" sonra ses tonunu Bihter Ziyagil tonlaması ile değiştirip devam etti. " tabi siz abileri tarafından size emanet edilen bulgurun her bakımdan yetersiz gördüğünüz Mirel'in yanında olmasına şiddetle karşısınız ama." şaşkın şaşkın asiye baktım. kafamda deli sorular dönmeye başladı.
1,bu cümleyi nasıl tek nefeste kurmuştu?
2, o da benim gibi bir Bihter Ziyagil aşığın mıydı
ve 3, benimle çiğ köfte yemeye gelecek miydi?
"piçe bak kaç kere dedim şu kadını izleme diye." başını sağa sola sallayıp güldü." iyice Bihter gibi yaptı kendini." Kuzey abinin arabasının önünde durunca anahtarını asiye uzattı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YENİ HAYAT
Literatura KobiecaYıllar önce babamın yaptığı bokluk yüzünden 17 yılım heba oldu. Şimdi o boku temizlemek bana düştü. Ben kimiyim Nehir Elçin soy ismimden bende pek emin değilim. Üvey keltoynaktan kaçarken kendimi Gerçek ailemin kucağında buldum. Peki buna alıştım m...