~TOPRAĞIN NİL'İ~

842 52 10
                                    

UZAY'IN AĞZINDAN

Yaşlanmıştım,

Neredeyse artık 60 yaşındaydım. Takma jelibon dişlerimi takmaya çalışırken bunu daha iyi anlıyordum.

"Lan hepsini birden ağzına sokma boğulacaksın şimdi!" Sarp abime bayık bakışlar attım. Beni Elçin ve Yiğit aşkımdan başka hiçbiri doğru düzgün anlamıyordu.

"Onu da anlayın abi , Neredeyse 90 oldu, takma diş için alıştırma yapıyor işte. " Yiğit beni savunduğunu sanarken beni daha çok 30 yaş krizine soktuğunun farkında değildi.

"Lan takma diş dedin aklıma ne geldi?" Doruk abim hepimizin aklına gelen muhtemel anı ile dikleşirken Elçin yerinden heyecanla kalktı.

"Ne geldi, benim niye haberim yok noluyor ?" Abimin çok çikolata yediğini iddia edip sonra da elinden çikolatasını alıp onun yerine salatalık verdiği salatalığı yanında oturan Mirel'e verip bize biraz daha yaklaştı.

Doğum günü partimden sonra yengemler, amcamlar ve babaannemgil dışarı akşam yemeğine çıkmıştı. Abimler, Kuzey abiler ve Yağızgil ile hep birlikte bahçede oturuyorduk.

Eline salatalık tutuşturulan Mirel gülerek Elçin'e bakıyordu.

Bu durum aklıma bir soruyu getirdi bu aşağılık çocuk neden benim bebeğime gülerek bakıyordu???

Ateş abim sohbete çok katılmasada bu mükemmel anımız onunda yüzünü buruşturmuştu.

"Yazsak şaheser olacak anıyı lütfen ben anlatayım, lütfen, lütfen." Deniz abim ve Aras abim aynı anda gözlerini devirdiler. Bizim aileinin birbirine tahammül seviyesi göründüğü gibiydi.

"Tamam lan yusufi bu kadar heyecanlandım anlat bari." Savaş derin bir nefes alıp sanki evrimleşiyormus gibi ciddileşmişti.

"Şimdi biz bir gün memlekete gittik tamam mı ? Bizim kona-"

"Lan bizim bir de konağımız mı var ? Elçin o kadar şaşırtıcı bir şekilde sormuştu ki sanki şuan 3 katlı bahçeli bir villada yaşamıyordu.

Herkes küçük küçük kıkırdarken Ateş abim Elçin'in kafasını tutup göğüsüne gömdü. Anında içimde kıskançlık ateşi baş göstermişti.

Niye sadece Elçin benim kardeşim değildi hiç anlamıyordum doğrusu.

"Yok ne konağı biz dağı delip içinde yaşıyoruz." Elçin, bunu söyleyenin Aras abim olduğunu görünce bir an duraksadı. Sanırım ne tepki vereceğini düşünüyordu. Yine de Elçinliğini yapıp Aras abim kafasını çeviri çevirmez dil çıkarmıştı.

"Neyse sonra biz konakta oturuyoruz yine böyle gençler olarak alt katta masanın etrafına, üst katta terasta da babaannem ve dedem var. Biz böyle gülüşürken, daha doğrusu Doruk abim böyle gülerken üst taraftan babaannem bize bağırmaya başladı. Tabi biz duymayınca da babaannem terastan sarkmasın mı ? Tam o sırada da ağzında ki takma diş uçup Doruk abimin kafasına yapış masın mı ? " Savaş gülmeye başlayınca sanki o anı yaşıyormuş gibi yüz ifadesi takınmıştı. Sadece Savaş değil hepimiz o anı hatırlayıp anıra anıra gülüyorduk.

"Bak yine midem bulandı. " Doruk abim kusma efekti yaparken Elçin'de Ateş abimden kurtulmuş Doruk abime baka baka kahkaha atıyordu.

"Bu evin bahtsızını kendim sanırdım, meğerse bahtsızın bahtsızı da varmış." Elçin gülerken konuşmaya çalışıyordu. Bu durumda da anıran orangutan gibi bir ses ortaya çıkmıştı.

Hepimiz eğlenip diğer iğrenç anılarımızı anlatırken Yağız'ların sesi ortamı böldü. "Neyse güldük eğlendik biz artık kalkalım yarın okul var. " Yağız zengin kalkışı yaparken diğerleri de onunla birlikte ayaklanmıştı.

YENİ HAYAT Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin