34-Füsun

3.1K 158 39
                                    

"O neden burada?" Tolga'yı gösterdim gözümle. "Kıskançlığın bu kadar mıydı? Bitti mi gerçekten? Onu görmezden gelecektin madem neden..." Cümleyi devam ettiremedim. Her defasında aynı cümleyi kurmaktan nefret ediyordum çünkü.

Dolunay'ı emzirip uyutmuş, salonun dev penceresinden Tolga'ya bakmaya devam ediyordum. Bana doğru bakınca bocalayıp pencereden uzaklaştım.

"Zor dayanıyorum Bade." Ellerini yumruk yapıp açtı. "Başka çarem yok. Sadece burada olması gerekiyordu. Güvenliğin, güvenliğiniz açısından. Hala ondan başka güveneceğim hiç kimsem yok."

"Bu da ne demek şimdi?"

"Lütfen bunları düşünme." Yanıma gelip alnımdan öptü. "Artık senin ne hissettiğini biliyorum. Gerisi önemli değil."

Soru işaretleriyle ona bakmaya devam ettim.
"Neler oluyor?"

"Sorun yok. Her şey kontrolümüz altında. Sen kızlarımıza ve bana odaklan yeter."

"Cesur!"

"Atilla buralarda olabilir. Tamam mı?" Arkasını dönüp ellerini saçlarının arasından geçirdi ve hemen sonra bana döndü. "Tedbirli olmalıyız. Bir de..."

"Evet?"

"Bir de..."

Bir süre daha bekledim ama cevap gelmeyince sesimi yükselttim.
"Bir de ne?!"

"Füsun, ailesi ve bizimkiler de geliyor." Gözlerini kaçırıp titrek bir nefes bıraktı. Kalbime bir şeyler oldu o an.

"Bunu cidden şimdi mi söylüyorsun?"

"Baştan söyleyip senin gerilmeni istemedim."

"En azından başka bir plan yapardım."

"Plana gerek yok. Ben buradayım."

"Yine de..." Ne söylesem boştu. Kara kara ne yapacağımı düşünmem gerekiyordu.

"Yanındayım." Ellerini omzuma koymak istedi ama izin vermedim.

"Tamam, dokunma, bırak!"

"İstediğiniz atış tabancaları geldi Bade Hanım." Murat ağabey kızlarla son anda karar verdiğimiz oyun malzemelerini önüme bıraktı. "Diğer malzemeleri bahçeye bıraktım."

"Teşekkür ederim."

"Atış tabancası mı?" Murat ağabey yanımızdan uzaklaşırken Cesur suratını buruşturup bana baktı.

"Hep birlikte paintball oynamak istemiştik. Kızların fikriydi. Ama artık gerek yok."

"Neden böyle söylüyorsun? Kimse umurumda değil. Biz bize oynarız. Planladığınız gibi."

"Kız kardeşinin ölümü için beni suçlayan ailenin ve peşini bir türlü bırakmayan eski karınla ailesinin gözü önünde mi? Cidden mi?"

"Onlar Dolunay için burada olacak. Ben yanındayken sana hiçbir şey yapamazlar." İkna etmek için kolumdan tuttu. "Bak seni anlıyorum ama gerçekten korktuğun gibi olmayacak hiçbir şey. Söz veriyorum. Bade tek sen ol yeter. Başka hiçbir şey, hiç kimse önemli değil."

"Peki o zaman. Benden günah gitti."

"Hah şöyle, Bade gibi konuştun sonunda." Gülerek bana baktı. Rahatlamıştı. Yanaklarımı sıkıp bir öpücük aldı dudağımdan.

O sırada salona gayet şık, dekolteli, beyaz elbiseli yetişkin bir kadın girdi. Çok güzel değildi ama farklı bir havası vardı.

Kiraz teyze ve Lütfiye teyze mutfak kapısının önünde bir komutanın emirlerini bekliyor gibi dikilmiş, merakla ve tetikte bize bakıyorlardı.

Görevimiz MutlulukHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin