"Bade hadi gel, aşağısı çok kalabalık. Seninle tanıştırmak istediğim bir sürü arkadaşım var."
Birce odamın kapısını tıklatıp bana seslendi.Bahçedeki misafirleri pencerenin köşesinden dikizlemeyi bırakıp kapıyı açtım.
"Geldim."
"Vauv! Çok güzelsin."
Kıkırdadım.
"Nidalarına bayılıyorum Birce."Su yeşili, sıfır kol, dizlerimin hemen altında kloş bir elbise giyinmiş, saçlarımı dağınık bırakıp yanda çiçekleri olan bir taç takmıştım.
"Sen de muhteşem görünüyorsun güzel kızım."
Renkli kısa kol bir tulum giymişti Birce. Saçlarını da özenle örmüştüm."Teşekkür ederim."
Karyolada kendi kendine ses çıkaran sevimli Dolunay'ı kucağıma aldım. Öpüp kokladım.
"Bade."
"Efendim tatlım."
"Hangimizi daha çok seviyorsun?"
Bir süre yüzüne bakakaldım. O büyüdüğü için çocuk olduğunu unutup onları asevme olayını çoğu zaman göz ardı edebiliyorduk.
"Hayatta üç tatlıyı en çok severim Birce. Bana hangisini daha çok seviyorsun desen buna cevap veremem. Çünkü hepsinin tadı farklı, şekli farklı, yerken hissettiğim mutluluk farklı."
"Hangileri onlar?"
"Trileçe, ekmek kadayıfı, lokma." Gülümsedim.
"Kardeşlerin ve sen de benim için öylesiniz. Hepinizi ayrı ayrı çok seviyorum."Sarılıp saçlarını okşadım.
"Peki ya babam? Onu seviyor musun?"
Gözlerine hüzünle karşılık verdim.
"Onu sevmediğimi mi düşünüyorsun?""Uzun zamandır birbirinize bakmıyorsunuz, konuşmuyorsunuz, selam bile vermiyorsunuz..."
Çocuklardan hiçbir şey kaçmaz bu doğru ama onları büyüklerden farklı kılan şey her sorunun cevabının onlar için kolay olması. Bu yüzden çekinmeden sorabiliyorlar.
"Bizi daha iyi anlaman için sana bir örnek vereyim. Yaz mevsiminde gökyüzündeki güneş sadece günümüzü aydınlatmaz, bizi ısıtır, yeryüzü ve gökyüzündekileri şenlendirir, huzurlu ve mutlu olursun." Kafasını salladı.
"Kış mevsiminde ise güneş gri bulutlar ardına saklanır, oradadır ama onu göremeyiz. Yeryüzü ve gökyüzü sessizleşir. Evden dışarı çıkasın gelmez, daha sakin daha hayalperest olursun. Üşürüz. Bazılarının evi sıcaktır; ince giyinir, bazılarının soğuk; kalın giyinir. Bazılarının evi yoktur, soğuğa dayanamaz. Tıpkı duygularımız gibi. Üzgünken her yer karla kaplı gibi üşürsün ve etrafına görünmeyen bir duvar örersin korunmak için ben ve baban gibi. Mutluyken de kelebek misali havada süzülmelere doyamazsın sizinle olduğumuz gibi."
"Yani şimdi siz kış mevsiminde misiniz?"
"Yazı biraz özlememiz gerekiyor Birce. Hem hayal kurmak için kış iyidir."
Bir süre düşündü.
"Sanırım anladım."Gülümseyerek ona baktım.
"Güzel, hadi gidelim."Koridora çıktığımız an Cesur'la karşılaştık. Onunla karşılaşmayı beklemediğim için öylece kalakalmıştım.
"Aşağıda Dolunay'ı ve Birce'yi bekliyorlar."
Mesafeli ama daha sıcak bir ses tonuyla konuştu. Birce'ye yazı özlememiz gerektiğini söylerken aslında Cesur'un bu sıcak hallerini ne kadar özlediğimi şimdi fark ettim.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Görevimiz Mutluluk
RomansaBebeğini kaybeden acılı bir anne ve bebeğine süt anne arayan terk edilmiş bir babanın aşk ve ihanetlerle çevrelenmiş sıra dışı sürprizlerle dolu hayat hikayesi. "Hiçbir şey göründüğü gibi değildir." Keyifli okumalar...