Yavaş adımlarla Arap Ferhat'ı takip ettim.Adam bana ne soracaktı ben ne diyecektim hiçbir fikrim yoktu.Tek bildiğim şey çenemi kapalı tutmam gerektiğiydi.Az önce yaşadıklarımdan dolayı hala bütün vücudum diken üstünde gibiydi.Siyah çelik kapılı bir odaya girdiğimizde Arap Ferhat deri koltuklardan oluşan bir kanepe takımına oturdu ve bana döndü.İki yanımdan da iri cüsseli korumalar tutuyordu.Bana bakarak korumalara gidebilirsiniz işareti yaptı eliyle.
Kendi kendime güldüm.Adam halime ne kadar acıyorsa şu an kendimi kurtarabileceğime bile inanmamıştı.Bu yüzden de korumalara bile gerek duymamıştı.
Baş başa kaldığımızda karşısındaki koltuğu gösterdi çenesiyle ve 'Buyur gel oturasın kızım.'dedi içten bir şekilde.Dışarıdan bakınca hayatının merkezi torunları ve eşi gibi görünen adamın en azılı mafyalardan biri olması ürkütücüydü.
Karşısındaki deri koltuğa oturdum ve çekingen bir şekilde etrafa doğru bakmaya başladım.Gösterişli bir odaydı.Vitrinde çeşit çeşit minyatürler vardı.Duvarların hepsi tablolarla doluydu.Hepsi de baya taşşaklı tablolar gibi duruyordu.
Ben etrafa alık alık bakarken 'Sual şu ki hanımefendi niye bura gelmişseniz?Benim odamda ne işler karıştırürsünüz?'dedi elindeki tespihi yavaş yavaş sallamaya başlayarak.
'Biz hiç-hiçbir şey yapmadık.Yemin ederim ben çok alkol almıştım yanlışlıkla ilk gördüğüm kapıyı açtım.Araf da saolsun beni yalnız bırakmak istememiş o da arkamdan geldi.Sonraaa aaaaaa anında sizin oğlan daldı içeri.Böyle korumalarla falan.Yani bana sorarsanız biraz gösterişti.Yani bi bak napıyorlar bu salaklar.Sadece içkiden kafası hoş olup geziyorlar mı öyle yoksa asla üstüme alınmam gizli bir şeyin mi peşindeler...Ahhahahaahah.'diye sonlandırdım konuşmamı yapmacık bir şekilde tatlı olmaya çalışıyordum.
Adam 5 dakika yaptığım oyunculuğa karşı sadece gözlerini devirerek cevap verdi.
'Benimde bir kızım var.Araf ayrı ona konuşturmak için bir şeyler yaparız ama sana vuramayız da kızım.He o kıro vurmakla da konuşmuyor o ayrı da.Kadına el kalkmaz bizde kaldıranın elini de kırarlar.'dedi ağır ağır konuşarak.
Histerik bir şekilde güldüm.Sökülen elbisemin askısını belli edip ellerimi boynumdaki Emir'in ellerinin izi çıktığı kızarıklıklara götürdüm.'Oğlunuzda dahil mi bu ağır abi laflarınıza?'dedim sert bir şekilde.
Adam boynuma bakıp gözlerini kıstı.'O piç kurusu akıllanmıyor.Anasının laf etmeyeceğini bilsem ben kendi yöntemlerimle onu yola getireceğim de neyse.Orası karışık.'dedi kendi kendine konuşur gibiydi daha çok.
Piç kurusu?Arap Ferhat oğlunu fazla sevmiyordu sanırım.Acaba başka birinden olabilir miydi?Bunu araştırmayı aklımın kenarına yazdım.
Sıkıldığını elindeki büyük taşlı yüzükle oynayarak belli ediyordu.'Bak kızım anlat da yeter artık benim de işim gücüm var.Ne arüdünüz benim odamda bak ben sinirli bir adamım.Senden sonra Araf'ı göreceğim daha.Bütün sinirimi ondan çıkartmamı istemürsün herhalde.Ne aldınız odamdan?Niye düğünüme geldiniz?Niye Adana'ya geldiniz?' dedi ciddi bir sesle kafasını bana doğru yaklaştırıp kaşlarını çatınca daha korkunç gözüküyordu.
'Birini bulmaya geldim.'dedim fısıldarcasına.
'Kimi?Kimi arıyorsun hanımefendi kızım?Bak babanla da iş yapmışlığım var kimse bana sizin geleceğinizi söylemedi.'dedi anlamaya çalışarak.
Kimi arıyorsunuz.Aslında çok basit bir soruydu.Ama cevap çok derindi.Herkes için bir isimden ibaret olabilirdi ama benim için hayatımı karartan,çökerten bir sondu.Ben eskisi gibi olamayacaktım.Herkese karşı oynamaya çalışacaktım.Eski Neva.Güçlü Neva.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KÖRDÜĞÜM
BeletrieNeva Akyel ve Araf Korel.İki savcı babanın çocukları.Dışarıdan ne kadar mükemmel aile olarak gözükseler de iki ailenin de geçmişleri ve gelecekleri karanlık.Saklanan sırlar,söylenmeyen sözler.Ya yıllarca üstü örtülü sırlar birden açığa çıkarsa?Daha...