A-2

18 4 0
                                        

FOTOĞRAF: EMİR SANCAKTAR

Araf banyodan çıkmıştı.Kafamı kaldırdığımda belinde havluyla gördüm.Mal üstünü giymemişti içeride.Elindeki saç havlusuyla saçını kurularken vücudunu inceledim.Zayıflamıştı.Ama daha iyi görünüyordu vücut olarak.Göğüs kafesinin çevresi full morlukla kaplıydı.Sırtında da izler vardı.Bıçak izleri,morluklar...Göğsünün hemen altında bir şey yazılıydı.Yaklaştım ve elimi yazılı olan iki kelimeye götürdüm.

'Anlamı ne?'dedim hala dikkatle incelerken.

'Benim için bir anlamı var.'dedi ve ileri doğru uzanarak elinde havluyu koltuğun üzerine attı.

Kolunu uzatırken iç taraftaki morlukları gördüm.Kolunu hızlıca kendime çevirdim ve morlukları işaret edip 'Bunlar ne?'diye sordum.

'Neva sal beni.Git giyin seni beklemem basar giderim saat 6 olunca.'dedi ve sertçe kolunu çekti.

Onlar neyin morluğuydu.Serum falan takmışlardı ama o  kadar morartmayacağını sanıyordum.Neyse Ender'e sorardım.O kesin bilirdi fakat gözlemlediğim kadarıyla Araf ile Ender'in de şu an arası eskisi gibi değildi.Suçlu olan taraf hangisiydi bilmiyordum.Ama bildiğim kadarıyla Ender her hafta Araf'ın ziyaretine gidiyordu.Başlarda ne kadar kabul etmese de sonraları görüştüğünü söylemişti bana.

'Sen buradayken nasıl giyinebilirim acaba?'dedim sinirle banyoya doğru giderken.

Araf da omuz silkeleyip 'Keyfin bilir.'demişti kıyafetleriyle uğraşarak.

Duşa girip hızlıca kıyafetlerimi çıkardım.Kendime gelmek için sımsıcak bir suya ihtiyacım vardı.Bitirince asılı olan havlulardan birini kendime sardım ve çıktım.

Saç havlusu olmadığı için saçlarımın ıslaklığı her yere damlıyordu patır patır.Ben odaya girdiğimde Araf da silahla bir şeyler yapıyordu yatağın üstünde.Temizliyordu sanırım.Ah silah ve bıçak takıntısı şu adamın beni bitiriyordu.

Gözlerini silahından çekip yavaş yavaş bana çevirdi.Beni baştan aşağı süzdü.Belli etmek istemese de kasıldığını fark etmiştim.'Paşam çıkarsan giyineceğim.'dedim ve ben de ona bakıyordum.

Siyah bir takım elbise giymişti.Kravatı yoktu onun yerine gömleğinin ilk üç düğmesi açıktı.Pürüzsüz göğsü ve çıkartmadığı zinciri görünüyordu.Saçları dağınıktı herzamanki gibi.Son kez silahın parçalarını tek tek yerine takıp emniyeti çektikten sonra beline taktı.

'O gerekiyor mu cidden bu akşam?Düğüne gideceğiz sanıyordum.'dedim iğrenir gibi bakışlarla.Sevmiyordum.Ve düğünde birsürü aile ve çocuklar olacaktı.Lütfen bir sakatlık çıkmasın diye içimden geçirmeyi unutmadım.

Araf boş gözlerle yüzüme bakıp 'O her zaman gerekiyor.Neva güzelim sen farkında olmasan da tehlikeli bir durumun içindeyiz.Düşmanın safına koşa koşa gidiyoruz.Bu pollyannalığını hiç sevmiyorum.'dedi ciddi bir şekilde.

'Araf bu pollyannalık değil insanlık.Herkes senin gibi sürekli insanların kötü olduğunu düşünmüyor.Orada birsürü aile ve çocuk olacak.'dedim hızlıca.

'Bırak insanları düşünmeyi.Kendini düşün birazcık.Sana önceden de dediğim gibi yanında olmayacağım.Kendini korumalısın.Kendini korumayı öğren.'dedi bana bakarak.Kapının önündeydi.

'Senden beni korumanı istediğimi hatırlamıyorum.Böyle bir şeye gerek de duymuyorum.Ben kendi başımın çaresine bakarım tamam mı?Şimdi çıkabilirsin.'dedim sinirle.

Sürekli üzerime oynuyordu.Bıkmıştım bu alfa erkek tavırlarından.Bir gün ona gününü göstermeyi içten bir şekilde istiyordum.Kick-boks eğitimleri alıyordum.Çok fazla ilerleyememiştim ama başlangıç seviyesinde de değildim.En azından kendimi koruyabilirdim.

KÖRDÜĞÜMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin