31. Bölüm

5K 381 40
                                    

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

...

Haklı olduğum için o bana itiraz etmese bile, bu işin sonunun iyi bitmeyeceğine dair içimde çok güçlü bir his vardı.

(‘Liyan, bu boyutta söz hakkım sınırlı ama eşin olarak sana soruyorum. Bundan emin misin?’) Jeff soru sorarken yere inmiş bir avuç toprağı elime almıştım ve rüzgâra karışarak yere düşmesini izledim.

İçten içe benim için endişelendiğini biliyorum ama eğer bir sorun varsa; bunu çözmek herkesten önce benim sorumluluğumda. Bu yüzden gözlerinin içine bakıp başımı kararlı bir şekilde salladım.

Jeff cevabımı alınca tekrar başını eğdi. Üstüne tekrar bindiğimde hızla ileriye doğru koşmaya başladı.

Biz ilerledikçe hâlâ hiçbir canlıyı hissedememiştim. Bir süre sonra Jeff’in üzerinden indim ve yürüyerek etrafa baktım. Bir çok ağaca dokundum bir çok kez toprağa dokundum ancak hiçbir aura yoktu.

Neredeyse yirmi dakika kadar yürüyerek etrafı bir canlı bulma umuduyla geçirdim ama sanki terk edilmiş topraklardaydım.

Sonunda ormanın içindeki bir patikaya geldiğimizde bir çok aurayı aynı anda hissetim. Jeff’le birbirimize bakıp yavaşça o yöne ilerledik.

Geldiğimiz yerde ağaçların sık ve çalıların olduğu bir yerde gizlenerek, gelen auraların olduğu yöne baktık.

Gördüklerim kanımı dondurdu.

Hayatımda hiç bu kadar sefil durumda olan insanlar görmemiştim!

Ormanın içindeki büyük bir tünelin ağzında yüzlerce insan vardı. Elleri ve ayakları büyü ile yapılmış zincirlere bağlıydı. Başlarındaki askerler onlara sarı renkli kırbaçlarla vuruyor, daha fazla çalışmaları için işkence ediyordu.

Tünelin sağında bir grup insan getiren askerleri görünce o yöne baktım. İçlerinde kadın, erkek ve çocuk vardı..!

Ama, bu kadar küçük yaşlarda uzun zamandır hiç çocuk doğmamıştı ki. En azından bu çocukların doğmuş olduğu senelerde lanet bu diyarlara çoktan yayılmıştı!

Jeff (‘Bunlar insan gibi kokuyor.’) deyince dehşetle gözlerimi açıp ona baktım.

“Jeff bu nasıl olur? Buraya insan getirmek yasak! Bu kuralların ilkiydi. Buradaki tahta oturduğum gün bizzat babamdan öğrendim.” dedim. Şuan içimde artan bir ısı vardı. Oluşan kötü hislerim, boyut kazanmaya yüz tutacak gibiydi.

Beş diyarın kraliçesinin uyması gereken kurallar da vardı elbet ve ben hepsini öğrenmiştim. Kuralların ilki: Farklı doğaüstü boyutlara kesinlikle insan getirilemez; Çünkü insanoğlu (neden) diyerek herşeyi araştırma içgüdüsüne sahiptir.

MECBURİ MÜHÜR ~ Beş Diyarın EfendisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin