...
"Demek öyle şimdi görürsün sen!" diyerek hırlamaya devam etti.
Jeff tam eşinin üzerine eğilip dudağını ısıracaktı ki kapı çaldı. Gelen Luna idi.
Kapıyı açmadan "Liyan kral Jeff, size yiyecek bir şeyler hazırladım. Ayrıca Zack çok endişeli. Lütfen çabuk gelin." dedi. Olanları merak ediyor, neden o halde geldiklerini öğrenmek istiyorlardı.
Liyan ise kurtarıcısına içinden bildiği bütün teşekkürleri sıralıyordu.
Jeff "Boşa kurtuldum sanma. Elbette yine yalnız kalacağız aşkım." diyerek üstünden kalkıp tişörtünü giyip çıktı. O çıkar çıkmaz Liyan rahat bir nefes aldı. Tam yataktan kalkmıştı ki Jeff aniden içeriye girdi ve;
"Yapmasam içimde kalır!" deyip bir anda dudaklarına yapışıp önce nazikçe öpüp sonrada hafifçe ısırdı. Önce ne yapacağını bilemeyen Liyan öpüşmeden sonra ısırmasına uyuz olmuştu.
Jeff "İşte şimdi oldu!" diyerek çıktı.
Kapı kapanınca arkasından "Odunsun işte vahşi kral!" diyerek sitem etti.
Jeff "Seni duydum!" dedi içinden.
Liyan da ona "Duyarsan duy gıcık." diyerek içinden karşılık verdi.
Geçen sefer evden aldığı çantadan üstüne gözleriyle aynı renk yeşil bir bluz, altına uyumlu bir kot giyip, saçlarını taradıktan sonra aşağı katta indi.
Daha merdivenlerden inmeden evde olan kişiler hariç bir kaç varlığın aurasını hissetti. Bunlardan üçü canlı ikisi ruhtu. Önce derin nefes alıp verdi. "Hadi bakalım." dedi kendi kendine.
Jeff masada birlikte yemek için eşini beklerken diğerleri de konuşmak için salondaydı. Liyan hissetiği auralar yüzünden hızla Jeff'in yanına gitti. Jeff de hemen ayağa kalkıp ona doğru yürüdü.
"Neden endişelisin Liyan?" diye sordu. Hissetiklerini hissetmesi artık genç kıza garip gelmiyordu.
"Jeff burada birileri var. Üçü canlı ikisi ruh. Ama ruhlar dışarıda ve mavi renk auraları var." dedi. Alışma hızı yüksek olsada, birden çok aura hissetmek onu tedirginde ediyordu.
Jeff onaylar biçimde kafasını salladı.
"Evet. Şimdilik boşver bunları bütün gün hiçbir şey yemedin, önce birşeyler ye sonra ne olduğuna bakarız." Liyan şaşkın gözlerle Jeff'e baktı. Sakin ve rahattı anlam veremedi ama Jeff bir kraldı, herşeyi düşünerek hareket ediyordu bu yüzden ona güveniyordu.
Derin bir nefes alıp "Tamam, yemekte ne var?" dedi.
"Luna nefis şeyler hazırlamış bize."
"Evet harika bir aşçıdır. Jeff aslında bunu konuşamadık ama ben hâlâ Luna'nın Zack'e mühürlendiğine inanamıyorum. Yani o benim küçük Luna'm bu nasıl olur?"
Jeff yanında oturan mühürlüsünün elini tutu.
Yeşillerine bakarak "Liyan O artık kocaman oldu ve ne istediğine kendi karar verecek yaşta. Ayrıca niye üzülüyorsun ki? Aynı sarayda hep yanyana olacaksınız, hiç ayrılmayacaksınız." dedi kendinden emin şekilde. Elini bırakıp çatalı bıçağı alarak yemeğe başladı.
"O konuda... Ben daha kararımı vermedim Jeff." dedi Liyan.
Jeff'in ağzındaki lokma ne ileri ne de geri gitmişti. Yüzü soldu. Aslında kalbi kırılmıştı. Bunu hiç beklemiyordu.
Yutmak için kendini zorlayarak "Ne demek kararımı daha vermedim!? Liyan sen benim mühürlendiğim kişisin. Doğal olarak artık Alfa'nın kraliçesisin. Ayrıca ben seni seviyorum bunun bir önemi yok mu?" dedi üzgün bir sesle. Eğer eşi onu istemezse, onu zorlayamazdı. Ama bu onun ırkı adına nefesinin kesilmesinden farksızdı. Ruh eşi arayışları ilk dönüşümlerinden itibaren başlardı. Tabii Liyan şimdilik bunları bilmiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MECBURİ MÜHÜR ~ Beş Diyarın Efendisi
Manusia Serigala"Şimdi ne olacak bana?" dedi gözlerini içine bakarken. Zack gayet basit bir şey söylermiş gibi, "Alfa krallığının kraliçesi olacaksın." dedi. Liyan şaşkın gözlerle gözlerine baktı. Bunu beklemediği kesindi. "K-Kraliçe mi?" "Jeff yani ağabeyim, Alfa...