...
KANLI AY.
Sabah~
"Efendiiim! Efendim! Efendim!!" zavallı kadın boğazı acıyana kadar bağırıyor, merdivenlerden koşarak taht odasına gidiyordu. Nasıl söylese, nasıl konuya girse diye de düşünüyordu ama panik ve telaş bütün bedenini ele geçirmişti. Bacakları ona ihanet edip birkaç defa tökezleyip düşmesine yol açsada, hangi ara geldiğini bilmediği taht odasının kapısından bir hışımla içeri girdi.
Kral Benjamin tahtının biraz ilerisinde son zamanlarda olanlar için saray baş muhafızı ile güvenlik meselelerini konuşuyordu. Sahte kurtların kralı Jeff'in müstakbel damadı gibi sarayından içeri girmesine ve herkesi kandırmasına nasıl bu kadar dikkatsiz olabildiklerini öğrenmek istiyordu. Sonuçta her ne olursa olsun anlamaları gerekirdi. Ciddi bir güvenlik zaiyatları olduğu aşikardı, sorunun kalbine inmeliydi. Uzun zaman sonra diyarlarına farklı krallıklardan birilerini ağırlamışken o gece Ruh Çapası kızı Gabriel'i ve cadı Keila kardeşlerin foyasını ortaya çıkartamasaydı belki de yaşanacak bir felakete kadar asla bilmeyeceklerdi.
Aniden içeri giren kadına önce kaşlarını çatarak bakmış ve onun kim olduğunu anladığında hızlı adımlarla yanına gitmişti.
"Nadia ne bu hal? Neden Liyan'ın yanında değilsin?" diye sormuştu.
Nadia, Liyan'ın özel şifacısı ve hizmetlisiydi. Her gün sabah vakti gelir gerekli kontrollerini yapar, rutin olarak onu yatakta yıkardı. Ruhani alemde olduğu sürece onun kişisel her şeyiyle o ilgileniyordu. Ta ki yakın bir zamana kadar.
Kadın öksürüklerin arasında zor nefes alıp vererek konuşuyordu. "K-kralım ben, ben majestelerinin odasına gittim ama o, o yoktu! Yatağı boş efendim!" dedi.
Kral Benjamin "Ne demek yok?! Sen ne dediğinin farkında mısın kadın?" öfkesini dizginlemekte zorluk çekiyordu. Yıllar sonra kavuştuğu kızı aniden ortalıktan kaybolmuştu. Zavallı Nadia ise tek kelime etmiyordu. Bunu tahmin ediyordu. Çünkü Kutsal Kraliçeye bir şey olursa ilk olarak ona hesap soracaklardı.
Kral sinirle arkasına doğru birkaç adım atıp, panikle bir eliyle de sakalını ovuyordu. Aklına o ana kadar unuttuğu damadı Jeff gelmişti.
Sakin bir sesle, "Peki Kral Jeff, o nerde? Bütün gün başından asla ayrılmazdı," derken hizmetlinin gözlerinin içine bakıyordu. Daha doğrusu bakmaya çalışıyordu ama başını kaldırmaya cesareti olmayan kadın, normalde asla kolay kolay sinirlenmeyen kralının öfkesini üzerinde hissedince korkusunu katlamıştı.
Nadia hala ona hesap soran gözlerle bakan kralına yutkunarak, "Kralım maalesef kral Jeff'te yok! İkisini de hiç kimse görmemiş. Kapıdaki muhafızlar dışarıya dünden beri kimsenin girip çıkmadığını da söyledi." diye cevap verebildi.
Zaten güvenlik konusunda canı sıkkın olan Kanlı Ay kralı, "Bu nasıl olur? Nasıl kraliçeleri eşiyle kaybolur ama onların ruhu bile duymaz!" diye bağırdığında, ses tonundan iyice korkan kadın dudaklarını ısırıp, tırnaklarını eline batırmaktan canı acıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MECBURİ MÜHÜR ~ Beş Diyarın Efendisi
Hombres Lobo"Şimdi ne olacak bana?" dedi gözlerini içine bakarken. Zack gayet basit bir şey söylermiş gibi, "Alfa krallığının kraliçesi olacaksın." dedi. Liyan şaşkın gözlerle gözlerine baktı. Bunu beklemediği kesindi. "K-Kraliçe mi?" "Jeff yani ağabeyim, Alfa...