Biri ofisine yaklaşacak olsa, deri tokatlama sesi ve yüksek zevk miyavlamalarınız ile karşılanırlar.
"siktir mm tai bu çok fazla!" diyorsun arkadan sana çarparken daha fazla kıvranıyor, homurdanarak karşılık veriyor kıçına sert bir tokat atıyor ve senden bir havlama alıyor.
" Kapa çeneni ve iyi bir sürtük gibi al şunu."
Tüm bunlar senin cezan olduktan sonra o daha da sertleşirken yanıt olarak sadece inleyebilirsin
Biri size daha önce patronunuzun masasına yayılacağınızı söyleseydi, gülerdiniz.
İşinde en yenisiydin sadece iki haftalığına orada olduğun için taiju'nun senin için biraz daha kolay olacağını düşünürdün ama ne kadar yanıldığını çabucak anladın çünkü en çok o senin kıçının üzerindeymiş gibi görünüyordu.
İlk haftasında bile başkalarına karşı ne kadar çabuk öfkelendiğini veya size karşı hızlı davrandığını hemen fark ettiniz, çoğunlukla her zaman sizi izliyor gibiydi, parlak altın gözlerinin sizi bir şahin gibi izlediğini rastgele hissederdiniz.
Aracı bakışlarından yapacağı küçük yorumlara kadar.
"Nereye gittiğine dikkat et, birinin gözünü çıkarmak istiyorsun"
"Kendi başına hiçbir şey yapamaz mısın?"
" Daha çok dikkat ver!"
Ona ne kadar sövmek isteseniz de, çoğunlukla onun küçük alaylarını size kızdırmaya çalışırdınız ve genellikle bir süre sonra sizi rahat bırakırdı bugüne kadar.
Her şey yolunda gidiyordu, ortalık sakinleşmeye başlayınca son masaya yemeği vermeye gidiyordun ki aniden dikkat etmemekten ayağını kaybettin tabaklar düştü, yemek ve bardaklar kırıldı, her yere düştü.
Tanıdık gürleyen sesi duyduğunda korku vücudunu sarstı.
"Neler oluyor amk!!!!"
Öfkeyle odaya hücum etmesini izledin.
"Bütün bunları kaldır, hemen sonra ofisimde benimle buluş."
"evet efendim" diyorsun, ayrılma dürtüsüyle savaşıyorsun ve daha fazla utançtan kaçınıyorsun, pisliği temizlemeye başlamadan önce müşterilerden çabucak özür diliyorsun.
Dağınıklığı temizledikten sonra üst kata, ofisine gidersiniz, vardığınızda her adımdan korkarak kapıyı çalarsınız.
"Gel."
İçeri girmeden önce, masasında oturmuş evraklara baktığını görmeden önce bir nefes alıyorsunuz, daha önce aşina olduğunuz göz korkutucu bakışlarla dikkatini size çevirmeden önce, oturmanızı işaret ettiği koltuğa oturmadan önce göz temasından kaçınıyorsunuz.
"Kendin için ne söylemek istersin?"
Göz temasından kaçınmaya devam ediyorsun sinirlerini biraz olsun yatıştırarak konuşmaya başlıyorsun "Gerçekten özür dilerim efendim, olmam gerekirken nereye gittiğime dikkat etmemiş olmam tamamen benim hatamdı"
Birkaç saniye boyunca oda tamamen sessizdir, muhtemelen bir iğnenin düştüğünü duyabilirsiniz, aklınız daha kötüsünü varsaymaya başlar "Beni kovacak değil mi? Nasıl başka bir iş bulacağım? Dizlerimin üstüne çöküp affetmesi için yalvarmalı mıyım?"
"Önce şununla başlayalım" çenenizi yukarı kaldırarak sizi onunla göz teması kurmaya zorlarken dudaklarınızdan küçük bir inilti kaçıyor.
"Seninle konuşurken yüzüme bak, böylece buraya kadar geldiğine göre dikkat ettiğini anlarım, değil mi?"
