1.8

2.5K 205 15
                                    

Hellöö millet, tatlış biriyle röportaj yaptık. Yayınlandığı zaman panomda paylaşacağım. Takip etmeyi unutmayın canavarlarım, özenle yürürüm isteyene.. 

Okulun yorgunluğu üzerimde, gözlerimi zar zor açıyorum. Bu kurguyu final yapıp bir an önce gitmem gerekiyor desem yeridir. Bir türlü masa başına oturup yazamıyorum.

Bölüm şarkısı: Tove lo- Thousand Miles (kesinlikle tavsiye ederim dinleyin)

Sınır 45 oy, 55 yorum

🚍

Sokağın sonuna doğru koşarken arkamı döndüğümde yavaşlamış ve nefes nefes kalmış bir şekilde gördüm onu.

"Lütfen ona söyle, bana bir hafta versin!" İstemsizce dolan gözlerimle daha da hızlanıp ara sokağa girdim.

Hızımı yavaşlatıp zihnimde yankılanan sözlerine kulak verirken aklımda onun hakkında olan tüm düşüncelerim alt üst olmuştu.

Kaldırıma usulca otururken telefonuma gelen bildirim sesiyle göz yaşımı silip elimi cebime attım. Defne'den mesaj gelmişti.

Bihter Ziyagil: Görev nasıl gidiyor asker?

Siz: İyi hissetmiyorum

Bihter Ziyagil: Sana bir şey mi yaptı?

Bihter Ziyagil: Cevap versene kızım!

Bihter Ziyagil: Ekranla bakışmayı bırak ve mesajıma cevap ver

Titrek bir nefes alıp kafamı telefondan kaldırdım. Sokakta kimse yoktu. Ses kayıt tuşuna basarak güçlü bir nefes alıp ve konuşmaya başladım. Her ne kadar boğazıma oturan yumru konuşmamı engellese de konuşabildim. Şaşkınım ve korkuyorum, başım ağrıyor düşünmekten. 

"Fark etti beni... Başka biri sandı. Kim bilmiyorum ama tuhaftı Defne. Ben kimi sevmişim bilmiyorum... Sevdiğim insanı tanımak, bilmek istiyorum. Arkamdan onun adamı mısın diye sordu. Kim bu Defne?" kayıt ettiğim sesi atarken mesajımı anında görmüş ve dinlemeye başladı.

Bihter Ziyagil: Sakinleş önce, bende bilmiyorum nasıl bir insan

Bihter Ziyagil: Ağladığın sesinden anlaşılıyor, gözlerini sil ve ayağa kalk

Bihter Ziyagil: Annenin evinin yakınlarında iniyor otobüsten dedin, annene git tamam mı?

Bihter Ziyagil: Birazdan seni arayacağım

Gözlerimi silip ayağa kalkarken kulaklığımı kulağıma takıp birkaç kez geldiğim ve bildiğim yolu tekrar geçtim bugün. Kulağımda Sezen Aksu, kalbimde o tekrar yürüdüm yollarda.

🚍

"Elif, iyi olduğuna eminsin değil mi kızım?" Saçımı okşarken bir süre ses çıkarmadım. İhtiyacım olan tek şey sessizlikti.

"İyiyim anne, şuan tek ihtiyacım olan sen ve sessizlik." Kafasını sallayıp elini kahve saçlarıma tekrar daldırırken gözlerimi kapayıp sessiz huzuru dinledim bir süre.

"Tuhaf gözüküyorsun." Mırıldanışını duymamazlıktan gelip gözlerimi kapadım. Tuhaftım, farkındayım.

Sebebi sadece Umut değildi.

En büyük sebep bendim.

"Anne..." Kafamı dizinden kaldırıp dolan gözlerimle ona baktım. Merakla gözleriyle kafasını sallayıp devam etmem için işaret etti.

"Anne ben, birine karşı bir şeyler hissediyorum. Onu tanımıyorum ama içimde bir şeyler var anne." Elleriyle üşümüş parmaklarımı kavrayıp gülümsedi. Böyle demem onu şaşırtmıştı sanırım.

"İçindeki hisler sana ne diyor?" Dudaklarımı kemirip bakışlarımı ondan kaçarken onunla ilk defa böyle bir konu konuştuğumu fark ettim. Ne tepki vereceğini bilmiyorum, bu sohbet biraz garipti.

"İçimdeki hisler gidip sarıl diyor. Her gördüğünde tekrar sev ve gülümse. Sadece sev diyor anne. Sev ne kaybedersin ki?" Anlattıklarımı dinlerken yüzünde oluşan tebessüm biraz olsun beni rahatlattı. Bu konuya kızacağını düşünmüştüm.

Kafamı yere eğerken ellerini yanaklarıma koyarak ona bakmamı sağladı. "Yüreğini böyle hoş eden kişi bilmiyorum ama sen sevgi denen bu duygunun esiri olmuşsun kızım... Yıllar önce bizde babanla böyleydik." Yüzündeki acı gülümsemeyle kafasını iki yana sallarken hıçkırıklarımı tutamayarak ellerimle yüzümü kapadım.

Hâlâ gerçekleri kabullenememek benim hatam mıydı?

Yoksa böyle yapmaları onları suçlu mu gösterirdi?

"Neden boşandınız? Hiç mi beni düşünmediniz! Çocuğunuz nasıl hisseder, ne yapar hiç mi düşünmediniz anne?" Ellerimi tutacakken kendimi geri çekip ayağa kalkmış ve kafamı iki yana salladım. Artık ikisinin de sözünü dinlemek, boş bir şişeyi sallamak gibiydi.

"Kızım, anlamıyorsun bizi-" Ayağa kalkıp yanıma gelecekken elimle engel olmuş, dolu gözlerimi silip kapıdan çıktım.

Daha fazla dinlemek istemiyorum. Gerçekten can yakıyor artık. 

Hatalarını yaptıktan sonra, sanki ben suçluymuşum gibi davranıp bana kızarlar. Sonra da aslında bu hataları yapmak zorunda olduklarını söylerlerdi.

Senaryo hep aynı döngüdeydi.

Kırar, yok sayar, aşağılar ve özür dilerdiler.

Bıktım bundan.

"Ben gidiyorum! Üvey babam gelir birazdan!"

Ben Elif Tekin, korkakça yetiştirilmiş aile sevgisine layık görülmemiş biriyim. 

Korkakça sevmiş, sessizce ağlamaya alışmış aptal biriyim. 

Birinin beni seveceğini düşünmem bile aptalca. 

Belki de dört yapraklı olmak isterken tüm yapraklarım teker teker sökülecek ve solmuş bir şekilde öleceğim.

Korkak olan sevgim değil, benim.

Mesele-i Aşk •Texting• ✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin