4.0

1.5K 118 45
                                    

Hellö fıstıklar, naber?

Yavaş yavaş sona yaklaşıyoruz ağlamak...

Sanırım sonuçlar yarın pat diye açıklanabilirmiş sesim yoksa ölmüşümdür.

Sinir 30 oy 55 yorum

İyi okumalar muahh

🚍

"Söyle bakalım, bu çocuk tam olarak ne oluyor?" Yataga hevesle oturup bağdaş kurdu.

"Şey... insan?" Kafama yediğim terlikle başımı ovuşturup kıkırdadım.

"Adam akıllı anlat kızım! O galerinde ki fotoğraflar ne öyle?" Allah'tan çocuk yarı çıplak fotoğraf falan atmıyor hesabına, hepsinin ekran görüntüsünü alıyorum ve annem onları görseydi beni deşerdi.

İmanlı badboyum..

"O benim her şeyim ama ben onun hiçbir şeyiyim anne." Dudaklarımı ısırıp gözlerimi ondan kaçırdım. Konuşmasına izin vermeden tekrar konuştum. "Uzun süredir seviyorum onu. Uzaktan bakarak sevdim. Otobüste görüyordum sürekli ve hoşlanmaya başladım, zamanla ona olan ilgim arttı ve bir şekilde numarasını buldum. Şu an konuşuyoruz ama arkadaşça bir konuşma bu. Benim kim olduğumu bilmiyor hâlâ." Kaşları çatılarından saçlarımı okşamaya başladı.

"Peki onunla ders çalışmanız?" Buruk bir tebessümle yüzüne baktım. Adamların onu öldüresiyle dövdüğü o an geldi gözlerimin önüne. Kafamı hızla sallayıp yutkundum.

"Aylar önce markete giderken bir olaya şahit oldum. Birkaç adam bir duvarın önünde bağıra çağıra birini dövüyorlardı. Bende polisi aradım. O adamlar Umut'u dövüyorlarmış anne. Onu kurtardığım için bana borçlu hissediyordu. Bende bu borcunu bana ders çalışması karşılığında kapatabileceğini söyledim. Zaten birkaç kişiye özel ders veriyordu. Bu sayede onunla zaman geçirebilecektim." Yüzünde ki gülümseme genişlerken yanağımdan makas aldı.

"Zekice bir teklifmiş doğrusu." Parayı konusunu söylemek istemedim. Bu Umut'un özeliydi, anlatmam ne kadar doğru bilemedim.

Çalan zil ile yerimizden kalkarken saate baktım, Yusuf gelmiş olmalıydı.

Dış kapıyı açarken otuz iki diş sırıtıp içeri girerken gülümsedim. Üç haftadır görüşmüyorduk sınav olduğu için. Sınav sonrasında yaşadığım şeyden habersizdi. Açıkçası söyleyip söylememek arasında kalıyorum. Ne tepki verir pek düşünemedim.

"Selamın aleyküm Çiçek teyze! Ben geldim." Terlikleri giyerken kendi eviymiş gibi rahatça ceketini çıkarıp saçımı çektikten sonra salona geçti. Bu Özge'nin depresyonunda değil miydi ya?

Koltuklardan birine kendimi bırakıp annemle sohbet eden Yusuf'a döndüm. Aklıma gelen şeyle gözlerimi kıstım. Bu çocuk Umut'la arkadaş olmuştu be! Gidip dövmemek için zor tutuyorum kendimi. Hayır benim daha samimi olmam gerekiyor, sana ne oluyor oğlum?

"Hayırlısıyla sınavı da atlattınız. Şimdi önünüzde güzel bir yol var. Sen ne olmak istiyorsun oğlum?" Birazdan vereceği cevabı bildigimden gözlerimi devirdim. Geçen kep atmada cüppeyi giyince çok havalara girmişti. Yapabileceğini biliyorum çünkü isteyince çok ciddi ve net olabiliyor. Avukat olmak yakışır doğrusu.

"Avukat olup anneannemi ve dedemi boşayacağım Çiçek teyze." Tabi sen olana kadar yaşarlarsa o ayrı. Dedesi ve anneannesi ayrılmak istiyordu sürekli. Yusuf bu görevi üstlenip yapacağına söz vermişti ama hadi bakalım. Allah uzun ömür versin. Beş altı sene o kadar ezber ile okumak benim kusmam için yeterli sebep.

Mesele-i Aşk •Texting• ✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin