2.6

2.1K 166 24
                                    

Hellö hellö hellö ve iyi geceler guten morgen millettt

Bir iki bölüm ayıp iki ay oradan kayboluyorum hadi hayırlısı iyi okumalarrr

🚍

Gece boyu uyku tutmazken kendimi mutfakta bulmuştum. Ne zaman uyku tutmasa mutfağa gider, buzdolabına sırtımı dayayıp otururdum. Bu tuhaf bir şekilde beni sakinleştiriyordu. Akşamdan kalma bulaşıkları yıkayan makine sesinin uykumu getirdiği oluyordu arada.

Güneş doğmaya başlarken gözlerimi bulaşık makinesinden çekip cama çevirdim. Gökyüzünü güneşin turuncu rengi ele geçirirken onun hâlâ salonda uyuduğuna inanamıyordum. Gece boyunca arada kapıdan içeri bakıyor, onu seyrediyor sonra yaptığımın yanlış olduğunu düşünerek geri çekiliyordum. Ama nasıl güzel uyuduğunun farkında değildi.

Börek çok severdi, o gün bana mesajında böreği çok sevdiğini söylemişti. Hatta börek yapıp bakkala bırakmıştım onun alması için. Yine yapsam yer miydi?

Birkaç defa Yusuf'un evine gelip annesiyle yemek yaptığım için neyin nerede olduğunu az çok biliyordum. Dolaptaki hazır yufkayla ve yarım saate pişirip yaptığım patatesli içle tava böreği yapmaya karar verdim.

Tavaya yağ döküp ısınana kadar börekleri yapmaya başladım. Annem çok güzel börek yapardı. Onun kadar olmasa bile iyi yapıyordum.

Aklıma tekrar aynı düşünceler üşüşürken kafamı hızla sallayıp dolmak için hazırda bekleyen gözlerimi tavana diktim. Konu ailem olduğunda öyle duygusal oluyordum ki kontrolü kaybediyordum. Keşke bu kadar duygusal olmasaydım.

Börekleri pişirirken mutfağa giren Yusuf esneyerek yanıma geldi. "Günaydın kardeşim de sen ne ara uyandın?" Pişirdiğim ilk böreği ona uzattım.

"Günaydın, evde ekmek yok. Umut birazdan uyanır. Ben kahvaltıyı hazırlayacağım birazdan." Kafanı sallayarak börekten bir büyük bir ısırık alıp kafasını salladı.

"Sen börekleri pişir, ben bir koşu gidip ekmek alayım. Beş dakikaya evdeyim." Böreğin son lokması da ağzına atıp çeketini giymiş ve evden çıkmıştı.

Börekleri pişirmiş, kahvaltıyı hazırlamışken onu mutfak kapısında beni seyrederken beklemiyordum. Gözlerim kehribar harelerine takılı kalırken yutkunamadım. Neden beni seyretmişti ki?

"Ben... Kusura bakma, dalmışım." Yaslandığı kapıdan ayrılmış, kahvaltı masasının yanına gelmişti. Gözleri yemeklerin üzerinde gezerken ışıl ışıl parlıyordu.

"Yusuf birazdan gelir. İstersen oturalım kahvaltıya, ben çok acıktım." Onun acıktığını bildiğim için böyle dedim, çünkü çekiniyordu benden. Haklıydı, beni tanımıyordu.

"Peki, oturalım o halde." Gözlerini bana çevirirken gülümsedim, ne güzel rengi vardı o harelerinin.

Lütfen, ölürsem son gördüğüm şey gözlerin olsun.

Ben o kehribarlara milyonlarca mısralar sığdırabilirim.

Sadece sev, en fazla ne olabilir ki?

Sev gitsin, kalp senin değil mi?

"Börekleri sen mi yaptın?" Kafamı salladığımda yeni yaptığım sıcak böreklerden birini eliyle bölmüş ve ağzına atmıştı.

Kafamı sallarken yüzündeki tepkiyi ölçmek için onu seyrettim. Böreği çiğnerken ilk önce gülümsemiş ardından kaşlarını çatarak bana dönmüştü.

"Bu böreğin tadı çok tanıdık geliyor." Çünkü sana ilk defa börek yapmadım kıvırcık.

"Öyle mi? Yufkasından öyle geliyordur. Bu yufkanın farklı ve unutulmaz bir lezzeti var." Ne güzel yalan söylüyordum öyle ben.

"En sevdiğim yemeklerden biri börek. İkinci sırada çiğköfte geliyor. Ellerine sağlık, güzel olmuş." Dış kapı açılmış, içeri Yusuf girmişti. Elindeki ekmekleri masaya bırakırken Umut'la sohbet etmeye başlamaları beni gülümsetmişti.

Ve ben bugün, aylarca hayal etsem bile aklıma gelmeyecek o anı yaşadım. Onunla birkez göz göze gelmek bile hayal iken şimdi onunla aynı sofrada yemek yiyorum, daha doğrusu aynı masada otuyorum. Onu seyretmekten ve heyecandan yemek yiyebildiğim pek söylenemez.

Kahvaltıdan sonra artık gitmesi gerektiğini söyleyene kadar bu büyü bozulmadı. Fakat birazdan gidecekti.

"Yardımlarınız için çok, çok teşekkür ederim. Size minnettarım, bana evinizi açtınız, iyileştirip yemeğinizden verdiniz. Çok teşekkür ederim." Gözlerim dolmaya hazırlanırken kendimi sıkarak duygusallığımın önüne geçmeye çalıştım.

Belki de bu onu son görüşüm olacaktı.

"Ben borcumu en kısa zamanda ödeyeceğim. Numaranı alabilir miyim acaba Elif? Borcumu sana ödemem için iletişime geçmem gerekiyor." Kalbimin ani ritim bozukluğuyla ona döndüm. Sorduğu soruyla göğüs kafesim karıncalanmış, kalbim hızlanarak beni heyecana düşürmüştü.

"T-tabi, veririm." Cebinden çıkardığı telefonuna numaramı kayıt edip ona verirken rehberinde sadece yirmi kişinin kayıtlı olması dikkatimi çekmişti.

Allah'tan ona kendi numaramdan değilse Instagram'dan yazmıştım yoksa şu an her şeyi deşifre ederdim.

"Şey... Umut. Ben senden para istemiyorum. Bizim okulda birkaç kişi konuşurken duymuştum, senin fotoğrafını da göstermişlerdi. Ücretli ders veriyormuşsun öğrencilere. Beni sınava çalıştırabilir misin ödeyeceğin para yerine?" Maddi durumu pek iyi değildi, bu aldığı borçlardan belliydi. Onu zora sokmak istemiyordum ve bana para vermesini de öyle. Eğer beni sınava çalıştırırsa onu daha çok görebilirdim.

Sorduğum soruyla şaşkınca bana bakarken birkaç saniye düşünmüş ve yavaşça kafasını sallamıştı.

"Aslında olabilir. Fakat öğrencilere o kadar çok miktarda bir ücretle ders vermiyorum. Ders parasından ayrı kalan parayı sana ödeyeceğim." Borcunu ödeme konusunda oldukça ısrar ettiği için ses çıkarmadım.

Artık gitmesi gerektiğini söylerken ela harelerimi ayırmadım yüzünden. Onu evine kadar bırakma teklifimizi reddetmişti. Dış kapıdan onu uğurlarken gözden kaybolana kadar seyrettim.

Artık benim tanıyordu.

Umut, yoncasının varlığından haberdar artık.

"Sev, en fazla ne kaybedersin?"

🚍

Sezon finali yapacağım bu arada, biliyorsunuz sebebini. Bir iki bölüm sonra ara vereceğim. Bunu inanın istemezdim ama şartlar böyle..

Mesele-i Aşk •Texting• ✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin