Bora Aksoy
Önüme bırakılan tepsiyle bakışlarımı yanıma oturan Saneme çevirdim. Yemekhaneye gelsem de iştahım olmadığından sadece kahve almıştım. Sanem aldığı poğaçalardan birini elime tutuştururken "Açlık insanı öldürebiliyor, biliyorsun değil mi?" diyerek günlerdir etrafta ruhsuz gibi dolaşıyor oluşuma takıldı. Gece ikinci kez Kuzeyin kollarında yaralı halde tesise getirildiğinden beri ne ben ne Halit ne de Necip iyiydi. Üçümüz de onunla birlikte yaşam mücadelesi veriyor gibiydik.
"İştahım yok."
"Sen yemek yemedin diye Gece seninle görüşmeyecek, Bora."
Geride bıraktığımız günleri düşününce çatlayan sesimle "Dokuz gün oldu, Sanem," dedim. Konuşmak istediğim tek kişi kıvırcığımdı fakat yapamıyordum. "Dokuz gündür uyandığı halde kimseyle konuşmuyor. Odasından çıkmıyor."
Herkesten uzakta, başını tabağından kaldırmadan yemeğini yiyen Tuğbaya bakışları takılan Sanem "Ama o yüzsüz gibi çıkıyor," diyerek dişlerimi sıkmama neden oldu. Tuğba için de işler eskisinden daha zordu. Onu düşünecek kimse olmadığından sesini çıkarmadan gördüğü nefreti göğüslüyordu.
"Kardeşinin hayatı tehlikedeymiş, Sanem. Şu nefretini bir kenara mı bıraksan?"
"Fotoğrafları gören sadece ben miydim ya?" derken yükselen sesi yüzünden herkes onu duymuştu ve neden bahsettiğini anlamamak için aptal olmak gerekirdi. Ağzındaki lokmayı zorlukla yutan Tuğba başını biraz daha eğdi, yanağını ıslatan yaş fark edilmesin diye. "Kız bildiğin sapık."
"Fotoğraflardan mı rahatsız oldun, duygularından mı?"
Sanem arkamdaki bir noktaya bakarak tepsisindeki elmayı alıp arkasına yaslandı. "Önemli olan benim neden rahatsız olduğum değil, onun ne hissettiği," demesiyle arkamı döndüm. Gece gelmişti. Yüzündeki yaraların birkaçı henüz iyileşmemişti. Omzundaki yaranın dikişleri alınmıştı fakat ezikler yüzünden hala hareket ederken zorlanıyordu. Günler sonra kıvırcığımı görmenin mutluluğuyla yanına gitmek için ayaklansam da adımlarını tereddütsüz şekilde Tuğbaya doğru attığını görünce duraksadım. Kahvelerini kimseye dokundurmuyordu.
Tuğba Küçük
Karşıma birinin oturmasıyla irkilerek başımı kaldırdım. Yine birilerinin dalga geçmeye ya da hakaret etmeye geldiğini sanmıştım ama değildi. "Sen..." Gelen Geceydi. Her zamanki soğuk ifadesiyle karşımda olmasına rağmen yanaklarımı ıslatmaya başlayan gözyaşlarıma engel olamadım. İntihar ettiğim gün bir daha Geceyi göremeyeceğimi düşünmüştüm. Arkadaş değildik. Sevgili hiç değildik fakat yıllardır her günüm onunla başlıyor, onunla bitiyordu. Karşımda kaskatı şekilde oturan kızı görmeden ve buna sebep olan benken yaşamak istememiştim. Sonra... Nasıl olmuştu, bilmiyordum. Gece hayatta kalmayı başarmıştı. Nefes alıyor, kalbi atıyor olmasına rağmen yine yüzünü göremiyordum. Kendini odasına hapsetmişti. Hayat beni öyle bir konuma getirmişti ki, gidip kapısını çalamamıştım bile. Şimdiyse karşımdaydı. Şu anda hissettiğim mutluluğu tarif edecek kelimelerim yoktu. "Gelmişsin."
Gece Toksöz
Her şeyden haberdar olmama rağmen "Burada başını eğmiş halde tek başına ne yapıyorsun?" diye sordum. Günlerdir konuşmadığımdan sesim çatlayınca cebimden sigara çıkarıp arkama yaslandım. Bu sabah ajanlardan biri odama gelmese, yokluğumda yaşananları anlatmasa odamda kalmaya devam ederdim. Kesinlikle bundan memnun da olurdum. Çünkü herkesin bakışlarının üzerimde olmasından rahatsız oluyordum. Keşke duyduklarımı umursamayacak kadar taşlaşmış olsaydım.
Yarım saat önce...
"Nasıl hissediyorsun?" Cansu getirdiği yemek tepsisini komodinin üzerine bıraktıktan sonra bakışlarını yatakta bağdaş kurmuş halde oturan kıza çevirdi. Uyandığı andan beri ne ağzını açıp tek kelime etmiş ne de odasından çıkmıştı. Onunla birlikte konuşmasını bekleyen Kuzey de tükeniyordu ve Cansu ekip liderini böyle görmekten yorulmuştu. "Doğru ya, konuşmuyordun. Unutmuşum," diyerek aynı şekilde bağdaş kurup karşısına oturdu. "O zaman ben konuşayım, sen dinle. Telefonun yok diye bilmiyorsundur. Çocuklar buradaki ikinci haftalarında sohbet grubu açtılar. Araları iyi olan, olmayan herkes grupta ve çıkmaya da izinleri yok. Sonuçta korkuyorlar. Hem peşlerindeki katilden hem de gerçekleri saklayan bizden korktukları için öğrendikleri yeni bilgileri gruba yazarak birbirlerini haberdar ediyorlar." Cansu cebinden telefonunu çıkardı. Ajanların grupta yeri yoktu fakat tesise geldikleri zaman herkesin telefonuna girdiklerinden kimin ne yaptığını görebiliyorlardı. "Bence buna bakman gerekiyor."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
{Tamamlandı} Gece [+18]
General FictionOn sekiz yıl önce yaşadığı lojmandaki tüm askerler öldürülmüştü. Hikayesi diğerlerinden farklıydı çünkü hem babası öldürülmüş hem de evi yakılmıştı. Gece Toksöz katliam gününden sonra ortadan kaybolmuş, on sekiz yılını hayalet olarak geçirmişti. Ner...