"Koray Suskun mekana giriş yaptı."
Arabayı geldiğimiz otelden fark edilmeyecek kadar uzağa park ettim. Otuz altı saniye sonra yolun karşısında Güneyin arabası durdu. Ondan dokuz saniye sonra ise Oktay otelin önünde durarak içeri girdi. Suna tesiste, bilgisayarın başındaydı. Biz ise farklı yollarla Koray Suskunun peşindeydik. Dikkat çekmemek adına takibi sırayla yapmıştık. Bu kez geldiği otel farklıydı.
"Restorana geçti."
Oktayın sesiyle yolun karşısına, Güneye baktım. Dün gecenin aksine bugün sarı peruk takıyordum. Yanaklarımı süsleyen bir sürü çilim, kamera takılı gözlüğüm vardı. Güney kulak hizasında siyah peruk takmış, kalem bıyık yapıştırmış, beni kahkahalara boğacak kadar kalın ve birleşik kaş yapmıştı. Bu halimizle tanınmazdık, yine de risk almamış ve içeri önce Oktayı göndermiştik. Fakat toplantıyı restoranda yapacaklarsa içeri girmek zorundaydık. Güneyin başını salladığını gördüğüm anda arabayı çalıştırdım.
"Mekana giriş yapıyorum."
Kayıt işlemlerini halletmem, bagajdaki içinde sadece iki tişörtün olduğu ve gerisi mühimmat dolu olan çantamla odaya çıkmam on dokuz dakika sürdü. İki silaha susturucu takıp belime yerleştirdim. Kemerime ve ayakkabıma yerleştirmiş olduğum bıçakları kontrol ettim. İçeride onlara çalışan kaç kişi olduğunu bilmiyorduk. Toplantıya kaç kişinin katılacağını da bilmiyorduk. Her şeye hazırlıklı olmak zorundaydık.
"Giriş yaptım. Restorana iniyorum. Avcı 7, çıkış yollarını araştırdıktan sonra restorana gel. Ben de o zamana kadar avın oturduğu masaya dinleyici yerleştirmeye çalışacağım."
Güneyi "Keşfe çıkıyorum," diyerek cevaplayıp odadan çıktım. Bina yedi katlıydı. İlk katında restoran, resepsiyon, mutfak, çamaşırhane ve iki tuvalet vardı. Diğer katlar odalardan oluşuyordu. Yangın merdiveni dışında çıkış yoktu. Bir de en üst kat vardı. Otelin terasından da yangın merdivenlerine geçiş vardı. Giriş ve eksi birinci kattaki garaj dışında başka çıkış yoktu. Restoranın olduğu kata inerken telefonla konuşuyormuş gibi yaparak kulaklıktan bilgi vermeye başladım. "Ters bir durumda yangın merdivenlerini kullanabiliriz. Asansörde kamera var, riskli bölge yani. Terasla birinci kat arasında merdivenleri kullanabiliriz ama garaja asansör dışında yol yok."
"Kameralara erişim sağlayamıyorum. Sinyal kesici kullanıyor olabilirler. İçeride yalnızsınız, çocuklar."
Sunadan gelen bilgiyle küfür ettiğim sırada restorana girdim. Katın büyük kısmı restorana ayrıldığından içeride otuz masa vardı. On dördü doluydu ve onlardan birinde Güney, bir diğerinde de Koray Suskun ve dört adam oturuyordu. Güneyin "Dinleyici yerleştiremedim, en yakına otur," demesiyle gözlüğümü düzelterek Koray Suskunun bulunduğu masanın sağındaki masaya geçtim.
"Avcılar, gözlükten görüntü alamıyorum. Tahminim doğru olmalı, sinyal kesici kullanıyorlar."
"Size eşlik edebilir miyim?"
Kulaklarıma dolan sesle bakışlarımı masanın diğer tarafındaki sandalyeye oturan adama çevirdim. Gülümseyerek "Cevabımı beklemediniz, "desem de ruhumu saran gerginlik yüzünden ellerimi yumruk yaptım. Kuzeyin burada olmaması gerekiyordu. Ayrı ayrı ekiplerle operasyondaydık ve en önemlisi de onların ekibinde hain vardı.
"Cevabınızın evet olacağını hissettim. Doğru tahmin etmiş miyim?"
Bıçağı Kuzeyin şah damarına saplama isteğimi dizginleyerek gülümsedim. Güneyin kızgın olacağını bildiğimden bakışlarımı tabağımda tutarak "Doğru tahmin etmişsiniz," dedim. Dikkat çekmek şu an yapılacak en aptalca şeydi. Garsona siparişlerimizi verdikten sonra tüm dikkatimi yan masaya verdim. Aralarına iki kadın ve üç erkek daha katılmıştı. Bu kadar olmalılardı çünkü konuşmaya başlamışlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
{Tamamlandı} Gece [+18]
General FictionOn sekiz yıl önce yaşadığı lojmandaki tüm askerler öldürülmüştü. Hikayesi diğerlerinden farklıydı çünkü hem babası öldürülmüş hem de evi yakılmıştı. Gece Toksöz katliam gününden sonra ortadan kaybolmuş, on sekiz yılını hayalet olarak geçirmişti. Ner...