"Gece hanım, uyanmanız gerekiyor. Kahvaltıyı kaçıracaksınız."
Kulaklarıma dolan sesle zorlanarak da olsa gözlerimi araladım. Vücudum o kadar yorgun düşmüştü ki, yatağa nasıl uzandıysam öyle uyanmıştım. Kıpırdamamıştım. Bu yüzden vücudumda ağrımayan tek nokta yoktu. Acıyla inleyip "Geliyorum," dedim kapının dışındaki kişiye. Hanım diye hitap ettiğine göre ajanlardan biri değildi. Ağrım yüzünden nefes almakta zorlandığım için dişlerimi sıkarak ayağa kalktım. Kıyafetlerimi değiştirecek halim yoktu. Yüzümü yıkadıktan sonra dışarı çıkarak bakışlarımı kapıdaki kadına çevirdim. Dün gece tanıştığım Yaren sarışındı, karşımdaki kadın ise esmer. Saçlarının sol kısmı kazıtılmış, geriye kalan kısacık kesilmiş saçları da sağa yatırılmıştı. Başının kazıtılmış kısmındaki kulağı tamamen küpeyle kaplanmış durumdaydı. Burnunda ve dudağında da piercing vardı. Kendime engel olamayarak gözlerimin değdiği manzaraya ıslık çaldım. Kadın cidden çekiciydi. "Burası dışarıdan cehennem gibi görünüyor ama içeride melekler varmış."
Söylediklerime karşılık olarak gözlerini büyüten kadın aynı şekilde beni süzdü. Onun kadar iyi görünmüyordum. Siyah pantolon, aynı renkte uzun kollu gömlek ve yine aynı renkte spor ayakkabı giyinmiştim. Omuzlarıma kadar uzanan saçlarımın ön kısmını arkada toplamıştım. "Cidden benimle mi konuşuyorsun?" dediğinde şaşkınlığı yüzünden siz diye hitap etmediğini fark etmemişti bile.
"Senden başka burada insanın aklını başından alabilecek güzellikte birini görmüyorum," deyip göz kırptığımda aldığım tepkinin nedenini anlamıştım. Büyük ihtimalle nefret ettiğim insan ırkı kadını kendi bedeni üzerinde kendi isteğiyle verdiği kararlar yüzünden dışlayıp durmuştu. Normalde insanların her gün aldığı iltifatların bir benzerini duyduğunda onunla konuştuğumu bile anlamamıştı. Ne kadar gurur kırıcı. "Sapık gibi konuştuğumun farkındayım ama aklımdan geçeni söylemek huyumdur."
Kadın içinde bulunduğu garip durumdan silkelenerek kurtulmaya çalıştı. "İsmim Ezgi," diyerek kendini tanıttı. Bir yandan da yürümeye başlamıştı. "Tesisteki bir çok işten ben sorumluyum. Aklınıza takılan her şeyi bana sorabilirsiniz. Zaten alışana kadar yanınızda olacağım." Asansöre bindiğimizde Ezgi birinci katın düğmesine bastı. "Birinci katta hem yemekhane hem de market bulunuyor. Kahvaltı saat yediyle on arasında veriliyor. Öğle yemeği birle üç, akşam yemeği ise sekizle dokuz arasında veriliyor. Markette de hazır yiyecekler bulunuyor. Yemeği kaçırırsanız onlarla karnınızı doyurabilirsiniz."
Yemekhaneye girince yabancı bir yüzün varlığı herkesin bakışlarının bize dönmesine neden oldu. Aynı şekilde ben de geldiğim yeri inceliyordum. Kapının hemen sol tarafında açık büfe vardı. Yemekler yüzünden ikinci kez ıslık çaldım. Benim gibi yemekle arası olmayan birinin bile ağzını sulandıracak kadar güzel görünüyorlardı. Yemekhanenin diğer kısmı ise ikiye ayrılmıştı. Sağ tarafta Kuzeyle Yareni gördüğüm için ajan olduğunu düşündüğüm kişiler, sol tarafta ise büyük ihtimalle katliamdan geriye kalan çocuklar vardı. Zihnim sürekli onları hatırlama diye emir verdiğinden bakışlarımı gelişi güzel üzerilerinde dolaştırdım. Niyetim bakışlarımı bile onlardan uzak tutmaktı fakat herkesten kenarda tek başına oturmuş kızı görünce yanımdaki kadının varlığını unutarak küfür ettim. Onunla ilgili her anı zihnimde ardı ardına sıralanırken ileri atıldım.
Şaşkınca bana bakan gözleri umursamadan kızı tişörtünün ensesinden tutarak ayağa kaldırdım. "Kapa çenesini ve benimle gel," dedikten sonra cevap beklemeden kendimle birlikte kapıya doğru sürüklemeye başladım. Ne kadar etraftakilere sorun yokmuş gibi göstermek istesem de kasılan çenem, hatta seğirmeye başlayan gözümün beni ele verdiğinin farkındaydım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
{Tamamlandı} Gece [+18]
Genel KurguOn sekiz yıl önce yaşadığı lojmandaki tüm askerler öldürülmüştü. Hikayesi diğerlerinden farklıydı çünkü hem babası öldürülmüş hem de evi yakılmıştı. Gece Toksöz katliam gününden sonra ortadan kaybolmuş, on sekiz yılını hayalet olarak geçirmişti. Ner...