Kalkamam

1K 94 32
                                    

Bölümü şarkının eşliğinde ve döngüye alarak okumanızı tavsiye ederim.

"İşte karşınızda gerçek Gece Toksöz."

Oynamaya başlayan videoyla herkesin bakışları büyük ekrana döndü. Görünen tek şey merdivenleri çıkan bir çift ayaktı. Kaskete takılmış kameraya ait görüntüleri izliyorlardı. Ajanlar değil ama çocuklar görüntünün büyüdükleri lojmana ait olduğunu anlamışlardı. Askeri kıyafet giymiş olan adam silahını önünde durduğu kapıya doğrulttu. Adamın nefes alışı dışında duyulan "Yapma!" bağırışıyla Bora kaskatı kesildi. Diğerleri değil... Sadece o, çocukluğunun her anında olan sesi de, sahibini de tanımıştı. Yumruk yaptığı elini sıkışan göğsüne bastırdı. "Ne olur, yapma."

Asker susturucu takılı silahıyla kilide ateş ettikten sonra yavaş adımlarla eve girdi. Sağındaki odayı kontrol edip salona doğru ilerlediği sırada dakikalardır boğuk gelen bağırışlar daha anlaşılır olmuştu. "Canım yanıyor!" Salonun girişindeyken bir şey askeri durdurdu. Duvarın arkasına geçip başını salona uzatana kadar neler olduğunu anlamamışlardı. Değişen görüntüyle Buse ve Tuğba aynı anda çığlık attılar.

Çünkü videodaki çığlıkların sahibi Gece Toksözdü.

Geçmiş...

Sırtına atılan tekmeyle boğazı yırtılırcasına çığlık atan Gece ağzına toplanan kan yüzünden boğulmak üzereydi. Dünyaya geleli dokuz yıl oluyordu ve geride bıraktığı yılların beşini babasından dayak yiyerek geçirmişti. Nedenini bilmiyordu. Uslu çocuk olmak için elinden geleni yapıyordu. Lojmandaki herkes onu seviyor, her gördüklerinde saçını okşuyorlardı. Bir tek babası... Bir tek onun elleri saçlarına sadece yolmak için uzanıyordu ve Gece bunun nedenini anlayamıyordu. Daha doğrusu bunun nedeni olamayacağını bilemeyecek kadar küçüktü.

Canının acısının nedeni babası değilmiş gibi yardım dilercesine "Baba," dedi. Fakat her zamanki gibi adamın umurunda olmadı. Küçük kız yarı baygınken zorlukla gördü adamın kemerini çıkardığını. Neler olacağını ezbere biliyordu. Yine sırtında uzun süre canından can gidiyormuş gibi hissetmesine neden olan yaralar oluşacaktı. Gidip ne Boraya ne de Halite yaralarını gösterebilecek, dizlerine üfledikleri gibi sırtındakilere de üflemelerini isteyebilecekti. Dayanamıyordu artık. Yaraları yeni iyileşmişti, aynı acıyı yeniden tatmak istemiyordu.

Sırtına inen ilk kemer darbesiyle masaya çarptığında üzerindeki meyve tabağı devrilmiş, içindeki bıçak küçük kızın önüne düşmüştü. O an ne olduğunu anlayamadı Gece. Sadece bir daha aynı acıyı hissetmek istemiyordu. Tek isteği artık dayak yememekti. Bıçağı eline nasıl aldı, ikinci kez kemeri kendisine doğru savuran adamın üzerine hangi cesaretle atladı ve o bıçağı koca adamın kalbine hangi güçle sapladı, bilmiyordu. Bildiği tek şey babasını öldürdüğüydü.

Dudaklarından dökülen "Baba," fısıltısını içeri ne zaman girdiğini bilmediği maskeli adamın sıktığı kurşun takip etti. Babasını vurmuştu. Alnından. Şiddetli bir titremenin esiri olan vücudu yüzünden nefes almakta bile zorlanırken yüzüne sıçrayan kanla çığlık atarak geriye kaçtı. İçeri giren maskeli adam babasını vurmuştu. Babasının alnında açılan yaradan sıçrayan kandı görüşünü engelleyen. Üzerindeki babasının kan kokusu midesi bulandırdığından ellerini tüm gücüyle karnına bastırdı. Böyle yaparsa kusmayacağını düşünüyordu. Oysa sadece birkaç saniye sonra midesindeki her şeyi çıkarmıştı.

{Tamamlandı} Gece [+18]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin