Sabah koşumu bitirdikten sonra tesisin etrafını saran sahte ağaçların arasında oturup bakışlarımı benden birkaç adım uzakta duran ajana çevirdim. Biri binadan çıktığında ya kapıdaki korumalardan biri ya da onların haber verdiği başka ajan peşine düşüyordu. "Sahte bir orman olduğuna göre sigarayı buraya atabilir miyim?" Ajan ilk başta onunla konuştuğuma şaşırdı, ardından da başını sağa sola salladı. Bunun üzerine gözlerimi devirerek önüme döndüm. İkinci sigaramı çıkarırken bitenin filtresini paketin içine bıraktım.
Çakmağımı çıkardığım sırada önüme fırlatılan paketle bakışlarımı yanıma gelen kıza çevirdim. Çatık kaşlarla vanilya aromalı sigara paketini yerden aldıktan sonra "Bu ne?" dedim yanıma oturan kıza. Buse de benim gibi sırtını sahte ağacın gövdesine yasladı.
"Çocukken vanilya kokusuna bayılırdın," derken yüzünde şefkat dolu bir gülümseme vardı. Şu anda anlaşamıyorduk fakat çocukken dahil olduğum arkadaş grubundaydı Buse. Anlaşılan benim aksime çocukluk anılarını hatırlıyordu. "Bende de bu vardı. Öylesine işte."
"Sende neden sigara var?"
"Eski sevgilimindi." Çatık kaşlarla yüzüne bakmamla gülümseyerek "Sürekli bunu içtiğinden kokusu gibi bir şey olmuştu," diyerek açıklama yaptı. "Ben de gelirken yanımda bir paket getirdim. Güya kokusunu özleyeceğim zaman teselli olacaktı işte." Kusarmış gibi yapınca Buse kendini tutamayarak kahkaha attı. İlişkilerden, romantik olan her şeyden nefret ettiğimi anlamamak için aptal olmak gerekirdi. "Burada kaldığım sürede beni aldatmış. Arkadaşım kızla öpüşürken fotoğrafını çekmiş. Bana yolladı. Bitti işte."
"Ben çöp kutusu muyum lan?"
"Kes ve zıkkımlan."
Başımı sağa sola sallayarak güldükten sonra az önce aldığım dalı geri pakete bırakıp verdiği paketten vanilya aromalı sigara alıp dudaklarımın arasına yerleştirdim. Zehirli dumanı solurken yüzümde küçük bir gülümseme vardı. Buraya geldiğim günden beri onların bildiği, tanıdığı kıvırcığa benzediğm, bunu hissettiğim ilk andı. Vanilya kokusunu sevdiğimi hatırlamıyordum, çocukken çay sevmediğimi hatırlamadığım gibi. Fakat içime çektiğim nefes kendimin de içinde bulunduğum birkaç çocuk kahkahasının kulaklarımda yankılanmasına neden oldu.
"Buse." Buseye baktım. Yaptığı şeyin nedeninin farkındaydım. Geçen seferki sorusu yüzünden özür dilemek için sigara paketine çiçekler bırakmıştı. Şimdi de teşekkür etmeye çalışıyordum. Toplantıda yaşananların nedeninin özellikle kendisi olduğunun farkında olmasa da babasının sevgiyle anılmasını engelledim diye teşekkür ediyordu. "Eğer bana teşekkür etmek istiyorsan Tuğbaya karşı tutumunu değiştir."
"Ona özel bir şey değil."
"Farkındayım ama ne o ne de başka biri sevdiği kişinin cinsiyeti yüzünden nefret edilmeyi hak etmiyor."
Büyük ihtimalle şu anda eski sevgilisi gibi koktuğumdan Buse yüzünü buruşturarak "Denerim," dedi. "Gece?" diye seslendiği zaman korkuyor gibiydi. Hem korkuyor hem de bir şeyleri merak ediyordu. "Tuğbayı böyle koruman..."
Bitirdiğim sigaramı diğeri gibi pakete attıktan sonra gülerek "Onun gibiysem benden de mi nefret edeceksin?" diye sordum. Terim soğuduğu için bir an önce tesise girmek istiyordum. Bu yüzden sorumun cevabını beklerken ayağa kalktım.
"Senden zaten nefret ediyorum."
En son ne zaman bu kadar güldüğümü hatırlamıyordum. Busenin tavrı netti. Ne arkadaş olmaya çalışıyordu ne de aramızda sorun olsun istiyordu. Emindim, bir daha Tuğbayı yaralayacak tek kelime etmeyecekti. Onu kabullendiğinden değil, ikimizin arasında sorun olmasını istemediğinden tavrını değiştirecekti. "Değilim ama olabilirdim de." Tesise dönmek için koşmaya başlamadan önce "İnsanların karakteriyle ilgilen, sevgilileriyle değil," diyerek son uyarımı yaptım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
{Tamamlandı} Gece [+18]
Aktuelle LiteraturOn sekiz yıl önce yaşadığı lojmandaki tüm askerler öldürülmüştü. Hikayesi diğerlerinden farklıydı çünkü hem babası öldürülmüş hem de evi yakılmıştı. Gece Toksöz katliam gününden sonra ortadan kaybolmuş, on sekiz yılını hayalet olarak geçirmişti. Ner...