İhanet

1K 72 12
                                    

Güney yavaşça gözlerini aralayan kızı gördüğü anda ayağa kalktı. On yedi gün olmuştu. Tuzağa düştükleri günün üzerinden on yedi gün geçmişti. Gecenin sesini duymayalı, gözlerini görmeyeli on yedi gün olmuştu. Saçlarını okşayarak bakışlarının kendisine dönmesini sağladı.

"Marul kafam."

"Güney."

"Buradayım."

Eğilip dudaklarını kızın alnına bastırdı. Kalbinin durduğu yirmi yedi dakika Güneyi öyle bir hale getirmişti ki, kendi kalbi durmuş gibi hissediyordu. On yedi gün önce kalbi durmuş ve ölmüştü. Şimdi marul kafasının gözlerini görmüştü ya, kalbi yeniden atıyordu.

Gece ise neler olduğunu anlamıyordu. Neden tedavi odasındaydı? Üzerindeki kablolar neyin nesiydi? Ya Güney? Güney neden zayıflamıştı? Göz altları da simsiyahtı. Nerede olurlarsa olsunlar, şartlar ne olursa olsun güvende hissetmesini sağlayan gözlere bakarken zihninde beliren görüntüyle gözleri doldu.

Veysel ölmüştü.

Jale ölmüştü.

Sinan ölmüştü.

Şakağına doğru akan yaş eşliğinde "Sinan," diye fısıldadı. Güneyin gözlerindeki acı katlanarak arttı. Boğazına kurşun saplanan genç ikisi için de çok değerliydi. "Neden?" Onların tek yaptıkları emirleri yerine getirmekti. Devlet kimlerin infazına karar verirse isim patrona gelir, patron da hangi ekibin başarılı olacağına karar vererek görevi onlara verirdi. Yine aynısı olmuştu. Oraya terörist öldürmeye gitmişlerdi. Karşılarında buldukları ise MİT ajanlarıydı. Üstelik onlara ateş ediyorlardı. "Bunu bize neden yaptılar?"

"İhanete uğradık."

"Kim?"

Güney dişlerini o kadar sıkıyordu ki, Gece dişlerinden birinin kırılmasından endişe etti. Üzerine doğru eğilen genç adam alnını kızın alnına yasladı. "Patron," derken sesi nefret doluydu. Avcı 7 yaşam savaşı verirken Güney, Oktay ve Suna gereken araştırmaları yapmış, o gün olanların nedenini öğrenmişlerdi. MİT ajanları Avcılar gibi oraya terörist öldürmeye gitmişlerdi. Karnındaki bebeğiyle birlikte öldürülen savcının katillerini öldürme emrini almışlardı. İşin kötü yanı sebeplerinin gerçek olmasıydı. Savcıyı öldürmüşlerdi fakat ne hamile olduğunu biliyorlardı ne de masum olduğunu. Kullanılmışlardı. Sadece bir kez de değil, yıllardır kullanılıyorlardı. Gecenin kararan gözlerine bakarak ikinci haini söyledi. "MİT Başkanı."

Genç kız kalbinden çıkarılan kurşun yüzünden hissettiği ağrıya rağmen uzanıp Güneyin yakasını kavradı. "Ölecekler," derken sesi bitkin bedenine rağmen sertti. "Avcıların ölümüne neden olan herkes ölecek, Güney." 

"Ölecek, marul kafa. Sana söz, ölecekler."

Günümüz...

Sigaramdan sonuncu nefesi çektikten sonra filtreyi önümdeki küllüğe bastırdım. Geçmişin ayaklarıma dolanmış olmasından nefret ediyordum. Avcılardan gitme nedenim unutmak istememdi. Şimdiyse kötü anılar istemediğim halde durmadan hatırlatılıyordu. Önce babamdan dayak yiyerek geçirdiğim yıllar, babamın katili oluşum. Sonra da kaybettiğim Avcılar. Sinan. Unutmaya çalıştığım her acı bıçağa dönüşmüş halde kalbime saplanıyordu. Bıçağı öylece bırakmıyorlardı da, durmadan döndürüyor, acının bitmesine izin vermiyorlardı.

Kuzey taşınmak için yeni tesis ayarlamıştı. Bu kez yanında tüm ajanları değil, sadece güvendiklerini, ihanet etmeyeceğinden emin olduklarını götürecekti. Bunu bana söylediğinde yaptığım tek şey gülmek olmuştu. Etrafındaki herkesin istisnasız hain olabileceğini anlamaması sinirlerimi bozuyordu. İçimden bir ses hainin yanında götüreceği ekipte olacağını söylüyordu.

{Tamamlandı} Gece [+18]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin