Sırtımdaki ağrı ile gözlerimi araladığımda Damla yanıma kıvrılmış uyuyordu.
Saat sabahın altısıydı.
Yattığım yerden yavaşça doğrulup kapısı açık olan balkona adımladım. Sokak apartmanın karşısındaki araba harici bomboştu.
Araba fazlasıyla tanıdık gelirken gözlerimi kısıp plakayı okumaya çalıştım. Tam o sırada kapı açılıp içinden Ekin çıktığında istemsizce gerilesem de elleri cebinde balkonun önüne geçtiğinde geri yerime döndüm.
Bunun bu saate burada ne işi vardı?
"İki dakika aşağıya gelir misin?"
Yukarı doğru olabildiğince sessiz bağırdığında başımı belli belirsiz sallayıp içeri girdim.
"Damla, Damla kalk Ekin geldi."
"Ekin'in ağzına sıç-"
Elimi ağzına kapattığımda gözlerini oluşturarak kalktı.
"Ulan gece zaten kırk kere aradı dedim uyuyor diye yine de kapıda bekledi, daha ne istiyor bu saate?"
Üzerimdeki tişörtü değiştirirken bakislarim ona döndü.
"Gece aradı mı?"
Ağlanır gibi konuşurken başını salladı.
"Yok ne oldu Başak'a? Neden ağlıyor? Yoksa biri bir şey mi yaptı? Neden cevap vermiyor? Kafamı sikti be. Tövbe tövbe günaha sokacak beni."
İstemsizce tebessüm ederken ceketimi giydim.
"İki dakika aşağıya in dedi, seni aradığımda kapıyı aç tamam mı?"
Başını salladığında seri adımlarla odasından çıkıp kapının önüne geçtim. Ayakkabılarımı giyip merdivenlerden indiğimde arabasına yaslanmış Ekin hafifçe doğruldu.
Dış kapıyı açıp yanına adımladım.
"Se-"
Bir anda kollarını bedenime sardığında vücudunun soğukluğuyla korkuyla geri çekilecekken kollarını daha da sıktı.
"Ekin sen donmuşsun."
Derin bir nefes alıp geri çekildi. Elleri yüzümü kavrarken bakışları hala kızarıklığı devam eden yanağımdaydı.
"Kafayı yiyeceğim Başak. Allah aşkına ne olduğunu biri bana söylesin artık."
"Ön-önemli bir şey değil."
Bir kaç adım gerilerken ellerini başının üzerinde birleştirdi.
"Ya ne demek önemli değil? Ağlayarak karşıma çıkıyorsun, arıyorum açmıyorsun, yanağın, gözlerin hala kıpkırmızı ama bir şey yok öyle mi?"
Yanıma gelip ellerini koluma koydu. Acıyla geri çekildiğinde bu sefer bileğimi tutup ceketimi sıvazlarken morarmış kolumla yüzü hızla bana döndü.
"Sadece bir kere soracağım Başak. Bunu sana kim yaptı?"
Sertçe kolumu çektim.
"Bir şey yok ne demek Ekin. Ben yaptım. Motor çarptı koluma karşıya geçerken ondan dolayı ağladım. Oldu mu?"
Doğruları söylemediğimi anlarken başını iki yana salladı.
"İçeri gir."
"Ne?"
Eliyle kapıyı işaret etti.
"Eve geri çık Başak. Bende gideceğim, sokakta tek başına kalma. Yukarı çık."
Bakışları benden taraf değilken yutkundum. Yine kırılmıştı.
"İyi geceler."
Başını salladığında apartmana girdim. O da arabaya binip görüş açımdan çıktığında zor tuttuğum yaşlarımı serbest bıraktım.
"Ben kabullenmekten bile kaçıp, kendime yedirmezken sana nasıl babam yaptı diyebilirim ki."
🌾
"Başak kalk. Başak hadi kalk lan!"
Olduğum yer deli gibi titrerken gözlerim kapalı konuştum.
"Ne var?"
"Ekin'i gördüm. Sen salak gibi bütün gece her şey bitti beni affetmeyecek diye ağlıyorsun ama adam sen sırf arabayı görme diye köşe başında park edip seni orada bekliyor. Dedim ben sana, kıyamaz o diye."
Hızla gözlerimi araladığımda yattığım yerden doğruldum.
"Yemin et!"
Üzerime ceketimi fırlatıp saçını düzeltti.
"Kalk ekmek almaya gidelim bakkala görürsün."
Başımı sallayıp hızla lavaboya girdim. Rutin işleri halledip geri odaya girdiğimde Damla'nın bilmem kaç tane maaşını baydığı parfümünü üzerime boşalttım.
"Hadi çıkalım."
Evden çıktığımızda kalbim deli gibi atıyordu. Bir yanım yanına gitmek istese de dün geceden sonra tekrardan sormasından korkuyordu.
"Bak orada."
Damla'nın gözleriyle işaret ettiği yere baktığımda arabanın içinde duran Ekin'le göz göze geldik.
Bakışlarını hemen önüne taşırken olduğum yerde durdum. Dolmaya dünden razı gözlerim buğulanırken sessizce fısıldadım.
"Yüzüme bile bakmıyor."
"İkidir çocuğu kırıp duruyorsun Başak."
Yüzüm ondan taraf döndü.
"Hiç affetmeyecek mi beni?"
Eliyle başımı tıklarken konuştu.
"Alo? İçeride birileri var mı? Kızım sen deli misin? Ekin'den bahsediyoruz tabi ki affeder. Sen o işi bana bırak."
Beni kolumdan tuttuğu gibi bakkala sokarken elini uzattı.
"Ne?"
"Telefonunu ver."
Mesajlarıma girip Ekin'in ismine tıkladığında başını iki yana salladı.
"Ah be yarım akıllı kardeşim. Bal gibi haklı olduğun yerde haksız konuma düşmüşsün. Yine."
Onaylar gibi başımı salladığımda bir kaç tuşa basıp telefonu bana attı.
"Tut bunu, dikizleme zamanı."
Bakkalın dışarıdan resmen belli olmayan camından arabaya bakarken cıklamaya başladı.
"Ulan bende diyorum bu taş gibi çocuk benim ahiretliğimde ne buldu? Meğer bu da malmış."
Hızla yanına adımladım.
"Ne oldu ki?"
"Mesajı gördü cevap vermemek için telefonunu başına vurup kendini tutmaya çalışıyor. Hayırlı olsun canısı bu sana yanık."
Yüzüme yerleşen tebessümle Damla bana döndü.
"Hadi benim baş belam, kalk seni şu akıllıya affettirelim."
🌾
Damla fav. Niye mi? Benim ahiretliğime benziyor fjdjdjfj
Nasıldı bölüm, beğendiniz mi?
Oy ve yorumlarınızı, kitabın gidişatı hakkındaki düşüncelerinizi buraya bekliyorum.
Kocaman öpücükler, bir sonraki bölümde görüşmek üzere. Hoşça kalııııın 🌾🤍
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KISMETSE MARKET/TEXTİNG (TAMAMLANDI)
Humor*TAMAMLANDI*Siz: Sorduk mu kardeşim? 0532**: Hop yavaş gel. 0532**: Kalp var kızım bende, içinde de sen. 0532**: Kardeşim falan ağır oluyor. Siz: Bana sizi siparişle mi veriyorlar? Siz: Biriniz bitse biriniz başlıyor! Siz: Bir gidin artık! 0532**:...