"Birgül teyze ne olur bizde kalsın bu akşam Damla. Ne olurrr."Yarım saattir yaptığımınız yağlamanın ardından Birgül abla nihayet biraz olsun yumuşarken -daha doğrusu bizden bezerken- derin bir nefes aldı.
"Tamam hadi kalsın. Ama geçen sefer olduğu gibi sizi evde arayıp da dışarıda bulursam külahları değişiriz."
Sevinç nidalarının eşliğinde dans ederken telefonu kapattık.
"Pijama partisi! Pizza gecesi! Film izlemek!"
Merdivenleri tırmandığımızda annemi boğarak kendi odam yaptığım katın kapısını kapattım. Her zaman yaptığımız gibi armut koltukları kilerden odama taşıyıp çarşafları serdik.
"Hadi şimdi markete gidip zulamızı yapalım, sonra da pizza söyleriz."
Başımı salladığımda hızla makyaj masasının önüne geçtim.
"Üzerimdekiler kötü mü? Makyaj yapmama gerek var mı? Saçımı açık mı bırakayım yoksa toplayayım mı?"
Makyaj masasının üzerinden renkli dudak kremimi alıp sürdükten sonra saçımı at kuyruğu yaptı.
"Harikasın. Hadi çıkalım."
🌾
"Sade soda!"
Üçlü paketi market arabasına koyup abur cubur reyonuna geçtik. Çikolatalar, cipsler derken araba fazlasıyla dolduğundan dondurmaları da alıp kasaya doğru ilerledik.
Boşuna süslenmiştim, Ekin yoktu. Diyemiyordum da ben marketteyim sen neredesin diye.
Ürünleri alıp poşetlere koyup ücretini verdim. Poşetler iki elimizi de doldururken yavaşça eve doğru yürümeye başladık.
"Düşünsene şu an sokaktan Ekin çıkıyor. Ne yaparsın?"
Sırıtarak başımı eğdim.
"Hiçbir şey yapamam herhalde."
Bir kaç adım daha ilerleyip sokağın köşesine geldiğimizde bir anda sert bir bedene çarparken elimdeki poşetler yeri boylamış, ben belime dolanan eller sayesinde ayakta kalabilmiştim.
"Pardon, çok özür dilerim."
Gözlerim kocaman açılırken Ekin'in yüzü yüzümün dibindeydi. Damla boğazını temizlediğinde kendime gelmiş gibi bir kaç adım geri gidip poşetleri tuttum.
"Önemli değil."
Yanaklarım kıpkırmızı olurken hızla yan sokağa döndük. Direk Damla'ya döndüğümde derin bir nefes aldım.
"Senin şom ağzına tüküreyim. Gördün mü?"
"Neyi?"
Kocaman sırıtırken kalbim hala yerinden çıkmak ister gibi atıyordu. Şişeden suyu çıkarıp içtiği sırada heyecanla konuştum.
"Ekin'di o!"
İçtiği bütün suyu bir balina edasıyla püskürtürken önünde değil de yanında olduğum için bir daha şükür ettim.
"Şaka yapıyorsun!"
Başımı iki yana salladım. Poşetleri yere bıraktığımızda hızla sokağın köşesine geçip etrafı kontrol etti.
"Gitmiş. Tüh be ! Gidip kızımızın kalbindeki paslı kilidi kıran ilk kişi olduğunda imzasını alacaktım."
Omzuna yavaşça vurduğum sırada gömleğimin cebindeki telefon titredi.
"Yazdı!"
Hemen telefonu çıkarıp mesajına tıkladım.
Ekin: İnşallah et seviyorsundur güzelim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KISMETSE MARKET/TEXTİNG (TAMAMLANDI)
Humor*TAMAMLANDI*Siz: Sorduk mu kardeşim? 0532**: Hop yavaş gel. 0532**: Kalp var kızım bende, içinde de sen. 0532**: Kardeşim falan ağır oluyor. Siz: Bana sizi siparişle mi veriyorlar? Siz: Biriniz bitse biriniz başlıyor! Siz: Bir gidin artık! 0532**:...