Öykü'den...
Defne Barutçu çok haklı, tıpkı Yalın Aras gibi Okan Engin'de Allah'ın bir boy vermiş bir pos vermiş bir de kas vermiş..... Aman gerisini de koy vermiş tanımına uyuyordu.
Beni ara, engelimi çek diye konuş ama ne ara ne de yaz. Oh ne ala memleket be!
"Kendimi bunun için mi yorcam ben!"
Şarkının sesini açmak için telefonumu aldığım sırada ses bir anda kesildi.
Başak arıyordu. Ulan kendi telefonun varken benim kankanın telefonu ile işin ne?
Çağrıyı cevapladım.
"Efendim Okan?"
Bir anda bir sürü ooo sesi gelirken elimi anlıma vurdum.
"Bu kadar mı istiyorsun aramasını kız."
"Bir de hava yapıyordu geçen gün!"
Konferans misali hepsi yan yanayken aynı anda konuşuyor ve kahkaha atıyorlardı.
"Ya geçen gün aradı diye o zannettim. Ne bekleyeceğim ben o öküzü!"
"Bir de öküz olmuş. Kesin bir şey var!"
Melisa daha da gaz verirken arkadan Okan'ın sesi duyuldu.
"Yenge mangal hazır, etler nerede diyor Ekin? Benim çıkmam lazım yetişmem için."
"Geldim yengem."
Başak sanki kırk yıllık yenge gibi içten bir şekilde bağırırken kaşlarımı çattım.
Ben burada ondan mesaj beklerken o orada gene bir haltlar yiyordu.
"Afiyet olsun size, kapatıyorum ben."
Telefonu yatağın kenarına fırlatıp hızla fırlattığım kenara baktım.
Elimdekinin kırk milyarlık bir telefon olduğunu hep unutuyordum anasını satayım!
"Öküz işte, insan bir günaydın der, nasılsın der. Benden daha güzel kız yok ama bana bir mesaj atmak da yok."
Bakışlarım odamda gezinirken daha geçen gün aldığım ve askıda duran elbisem 'ben burada ağaç oldum'der gibi bana bakıyordu.
Aklıma gelen fikir ile hızla doğrulup banyoya doğru koşar adımlarla ilerledim. Uzun uzadıya bir duşun ardından makyaj masamın karşısına geçip alıp da daha bir kere kullanmadığım ürünleri teker teker kullanmaya başladım.
Temizleyiciler, tonikler, nemlendiriciler, maskeler gibi gibi bir sürü şey.
En sonunda makyaj kısmına geldiğimde elbisemle uyacağını düşündüğüm renklerle güzel bir makyaj yaptım.
Of afet afet!
Nihayet sıra elbiseme gelmişti. Yavaş hareketlerle üzerimi değiştirdim. Cidden şu an bana bakan birinin etkilenmeme şansı yok denecek kadar azdı.
Gitmek için güzel bir mekan seçmek amacıyla telefonumu elime aldım. Oha hazırlanmam üç saaten fazla sürmüştü.
Kısa bir internet turu ile akaretlere gideceğime karar kıldım.
Ütünün fişini çektiğimden ve ocağı kapattığımdan emin olmak için fotoğraflarını çektim.
Çantamı, montumu ve ayakkabılarımı giyip kapının önüne ilerledim.
Kapıyı açtığım anda bedenim şu dizi klişelerinde olduğu gibi bir bedene çarpacakken şansım buna izin vermemiş fazlasıyla sert bir şeye kafa atmıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KISMETSE MARKET/TEXTİNG (TAMAMLANDI)
Humor*TAMAMLANDI*Siz: Sorduk mu kardeşim? 0532**: Hop yavaş gel. 0532**: Kalp var kızım bende, içinde de sen. 0532**: Kardeşim falan ağır oluyor. Siz: Bana sizi siparişle mi veriyorlar? Siz: Biriniz bitse biriniz başlıyor! Siz: Bir gidin artık! 0532**:...