Öylece birbirimize bakıyorduk. Sanırım bu sefer yanlışlığa müsamaha edemeyecek başlangıç kendimizi tutamayacağımızı vildigimizden bizi çok zorluyordu.
Bakışları gözlerimdeydi.
"Başak."
Fısıltısına gözlerimi kapatmamak için zor dururken derin bir nefes aldım.
"Hı?"
Dudakları bir anda dudaklarımla buluşurken acıyla inledim. Dişlerim dişlerine çarptığından sızlarken Ekin hiçbir şey olmamış gibi öpmeye devam ediyordu.
Elleri belimi sarmış duvara yasli bedenim iyice bedeninin altında eziliyordu.
"Lan bana yeğen mi yapıyorsunuz!"
Açık olduğunu yeni fark ettiğim kapıdan Damla başını uzatırken Ekin hızla geri çekildi.
"Saç-saçmalama Damla."
Pis pis sırıtarak içeri girdi.
"Eee hani hastaydın sen? Boğazın kötüydü? İlacın eniştemin dudakları mi yoksa."
Gazabımdan kaçmak ister gibi salona doğru seri adımlarla ilerledi.
"Sende geç."
Ekin'e doğru döndüm.
"Geçeyim tabi."
Kendine gelmek ister gibi başını sallayıp Damla'nın peşinden içeri girdi. Hızlı adımlarla odama geçip eşofman takımımı giydim ve salona gittim.
Damla koltuğa yayılmış otururken Ekin içmem için annemin bıraktığı ilaçları inceliyordu.
Yanına gidip başımı göğsüne yasladım.
"Boğazım ağrıyor Ekin."
Yavaşça bana doğru dönüp kolunu omzuma sardı.
"Doktora gidelim mi?"
Yanımızda duran kalın poları üzerimize örtüp başımı iyice boynuna doğru taşıdım.
"Böyle kalsak geçer."
"Lan aile var aile! Madem ben lazım değildim ne diye beni çağırdın? Sap olduğumu yüzüme vurmak için mi?"
Gülerek başımı iki yana salladım.
"Sende bana çorba yapsana. Ama annemin tarifini değil, o resmen asit gibi oluyor."
Yerinden doğrulup asker selamı verdi.
"Evde zerdeçal var mı?"
"Hayır yok."
Omuzları hızla düşerken ellerini beline koydu.
"E ben mi gideceğim markete şimdi?"
Ekin hafifçe doğrulup sehpanın üzerinde duran telefonunu aldı.
"Ben söylerim bizim marketteki çocuklardan biri getirir. Ne lazım başka?"
"Zerdeçal ve limon. Diğer malzemeler evde vardır."
Bir kaç tuşa basıp telefonu kulağına götürdü.
"Alo Selim. Sana konum atacağım, oraya zerdeçal ve limon getirir misin koçum?"
Başını salladığı sırada telefondan sesler geliyordu.
"Eyvallah görüşürüz."
Telefonu kapatıp Damla'ya döndü.
"On dakikaya getirir."
Gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldım. Ben arasıra böyle hasta taklidi yapsam iyi olacaktı galiba.
Parmakları saçlarımda dolanırken kapı çalmaya başladı. Damla ayaklandığında Ekin bana döndü.
"Burada rahat mısın? Odana taşımamı ister misin seni?"
Başımı sallayıp kollarımı bedenine doladım.
"Ya ben halimden memnunum, burası her yerden daha güzel."
"Ulan senin ne işin var burada dağ ayısı!"
Damla'nın sesi salona kadar geldiğinden istemsizce doğruldum.
"Ne oluyor be?"
İkimiz birden ayaklandık. Damla kapıda her kim varsa ona deli gibi bağırıyordu.
"Allah böyle seni ayağıma getirdi işte. Dava edeceğim seni!"
Yanlarına geldiğimde Damla elindeki market poşetini açtı.
"Kim kimi dava ediyor?"
"Yenge kurban olayım kurtar beni. Yolda giderken takıldım arabasına çarptım, benim kolum burkuldu ama o beni dava ediyor!"
Yenge mi?
Damla poşeti elime tutuşturup hızla Selim olduğunu düşündüğüm çocuğa döndü.
"Benim kızıma çarptın! Onun da canı yandı!"
"O sadece bir araba!"
"O benim babasız yavrum!"
İkisi de bizim varlığımızı unutmuş birbirleriyle kedi köpek gibi tartışıyordu. Açıkçası ben bile o arabaya destur çekerek bindiğimden olaya müdahale etmeye cesaret edemiyordum.
"Zerdeçal yerine gidip zencefil almışsın. Çekil önümden onu değiştireyim bay kör zeka!"
Elimden poşeti alıp Selim'e omuz atarak merdivenlerden inmeye başladı.
Gülmemek için dudaklarımı ısırırken Ekin'e döndüm.
Ship anacım ship. Aksini iddia eden etmesin.
🌾
"Yeter daha yemicem!"
"Son kaşık güzelim hadi."
Ağlanarak uzattığı kaşığı içip elimi ağzıma kapattım.
"Daha lokma yemicem. Uykum geldi uyuyacağım ben. Git sende giyin yanıma gel."
Kaşlarını alayla kaldırıp tepsiyi masama bıraktı.
Damla bana anneminkinden daha zehir çorbayı yapıp annesi çağırdığı için gitmişti. Ekin'le film izleyip, monopoly oynamıştık ve saat ona gelmişken deli gibi gelen uykum yüzünden odama çıkmıştık.
"Ben salonda yatarım güzelim."
Polarımı kaldırıp kolumu ona doğru uzattım.
"Ben hastayım diye sen bana yaklaşmak istemiyorsun değil mi?"
Saatini çıkarıp sehpaya bıraktı ve hızla yanıma yattı.
"Öyle bir şey olduğunu düşünmüyorsundur umarım."
Kıkırdarken kollarımı bedenine doladım. Eli belime yerleşirken bedenimi bedenine yapıştırdı. Dudaklarını saçlarıma dokundurup derin bir nefes aldı.
"İyi uykular güzelim."
Ne kadar zaman geçti bilmiyorum, aşağıdaki kapının tıkırtıları duyulmaya başladı.
"Ekin."
Omzunu dürttüm.
"Ekin aşağıda biri var!"
"Ne?"
Hızla doğrulduğunda baş ucumdaki ışığı açtım. Sesler haddinden fazla yükselirken yataktan kalktım.
"Kızım uyuyor musun? Ben geldim."
Yüzüm hızla Ekin'e döndüğünde o da benim gibi donmuş bana bakıyordu.
"Başak? Kızım yanına geliyorum. İyi misin?"
"Ekin çabuk saklan!"
🌾
Aboooo basıldık jdjdjdjd
Nasıldı bölüm, beğendiniz mi?
Oy ve yorumlarınızı, kitabın gidişatı hakkındaki düşüncelerinizi buraya bekliyorum.
Kocaman öpücükler, bir sonraki bölümde görüşmek üzere. Hoşça kalııııın 🌾🤍
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KISMETSE MARKET/TEXTİNG (TAMAMLANDI)
Humor*TAMAMLANDI*Siz: Sorduk mu kardeşim? 0532**: Hop yavaş gel. 0532**: Kalp var kızım bende, içinde de sen. 0532**: Kardeşim falan ağır oluyor. Siz: Bana sizi siparişle mi veriyorlar? Siz: Biriniz bitse biriniz başlıyor! Siz: Bir gidin artık! 0532**:...