3.6

9.2K 521 144
                                    

Kalbim: Biz indik uçaktan güzelim.

Kalbim: Haberin olsun.

Kalbim: Hastaneye geçtiğimizde de ararım olur mu? Sesini özledim.

Kalbim: Gerçi sor, sadece sesini mi? Asla.

Siz: Bende seni özledim. Ve emin ol sadece sesini değil.

Siz" Dikkat et tamam mı? Sıkı giyin, üşütme.

Kalbim: Sen de bir tanem, sende.

Telefonu yatağın ucuna bırakıp akan sümüklerimi silmek için peçeteye uzandım.

İki gün önceki gibi gideceğini düşünürken yaşadığım duygu karmaşası şu an yaşadığımın yanında hiçbir şeydi.

Daha bir gün bile olmamıştı ama ben çoktan eksikliğinden kendimi yataklara atmıştım.

"Aman da aman annesi kızına ağlayan pasta yaparmış."

Annem elindeki kocaman borcamla içeri girdiğinde gülerek arkama yaslandım.

"Desene annesi kızı gibi yapmış pastayı."

Annem yanıma gelip elinin tersiyle yaşlarımı sildi.

"Benim kızım ağlamayacak, çünkü ağlamaya vakti kalmayacak. Hani üç hafta var ya düğününe, biraz kendine eşya bakması lazım, çeyizinin eksiklerini alması lazım."

Borcamı kucağıma bıraktı.

"Ama önce tatlı yemesi ve enerjisini toplaması lazım. Bu kıyağımı unutma, salonda değil de burada yediriyorum."

İstemsizce gülerken tatlıdan kocaman bir çatal aldım.

"Allah razı olsun anne, nasıl böyle bir özveri sağladın ya helal olsun."

Gülerek omzunu silkti.

"Hepsini yeme gelinliğine sığman lazım, ben yemek yapmaya gidiyorum."

Televizyonun kumandasına uzanıp dizimin bölümünü izlemeye devam ettim.

Ah be Emily, ne vardı o İngiliz kılıklı herifte he? Söyler misin ne vardı?!

"Sürpriz!"

Odaya bir anda Damla girerken korkuyla irkildim.

"Damla o tatlı ya yatağıma dökülseydi? Git canına başka çeşmede susa be!"

Gözlerini devirip elimdeki çatalı alarak tatlıyı yemeğe başladı.

"Ay çok güzel olmuş kız, kesin sen yapmadın bunu."

Omzuna hafifçe vurup çatalı elinden aldım.

"Hadi lan, sen zıkkım ye!"

Saat bire geliyordu ve bugün bu üç aya yakındır tatil olan okula gidecektim.

Evet arkadaşlar bir şef kolay yetişmiyor.

"Hadi kalk ben, dolaylı yoldan sen, okula gideceğiz daha."

Yerinden kıpırdanıp yan döndü. Aynı üniversitede ve aynı bölümdeydik.

"Bugün Birgül hocanın dersi var, kurban olayım rahat bırak beni."

Başımı iki yana sallayıp dolabımın karşısına geçtim. Siyah bir bustiyer ve kot pantolonu üzerime geçirip spor ayakkabılarımı giydim. Bir de deri ceketimi giysem tamamdı.

"Hadi Damla hadi, al çantanı çıkıyoruz."

Ağlanır gibi ayaklanıp tatlıdan son bir çatal alarak doğruldu.

KISMETSE MARKET/TEXTİNG (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin