Melisa'dan...
"Ay anne iyiyim diyorum, alt tarafı birazcık karnım ağrıdı. İyiyim şimdi uzanıyorum."
Sıcak sütümden küçük bir yudum alıp arkama yaslandım. Siz dediklerime bakmayın, az önceye kadar ağrıdan ölüyordum. Analık zor işmiş be.
"Kızım bak ölümü öp birazcık bile kendini kötü hissedersen hemen hastaneye gideceksin."
"Ölünü değil, seni öptüm annecim iyi geceler."
Telefonu koltuğun kenarına doğru bırakıp başımı koltuğa yasladım. İçimdeki veled beni bugün mahvettiğinden bacaklarımda derman kalmamıştı.
İnsan hiç anasına böyle yapar mı? Ayıp yani.
Yorgunluk bedenimi bilmem ne zamandan beri esir almışken olduğum yerde sızmıştım. Bu derin ve bir fıstık sarma tadındaki uykumu hayvan gibi çalınan kapı bölerken ağlanarak yerimden kıpırdandım.
"Evde yokuz!"
"Melisa!"
Kıray'ın sesi ile daha da mayışırken yorganımı sırtıma atıp kapıya doğru paytak paytak yürümeye başladım. Kulpu çevirdiğim gibi başımı göğsüne gömüp gözlerimi kapattım.
"Hoş geldin sevgilim, hadi gel uyuyalım."
Göğsüne yasladığım başım kalbinin gümbür gümbür atmasıyla geriye doğru gittiğinden bakışlarımı yüzüne taşıdım.
"Gece gece niye koştun Kıray? What are you running Kıray?"
"Annen aradı, karnı ağrıyor ama hastaneye gitmiyor dedi. Arabayla gelsem de trafik olduğu için arabayı yolda bırakıp buraya geldim işte."
"Koşarak?"
Başını salladığında memnuniyetle başımı yerine yerleştirdim. Her zamanki gibi parfümünün kokusu beni benden alırken bedenimi kollarının arasına hapsetti.
"Hiç uyuma, hastaneye gidiyoruz."
Başımı hızla iki yana salladım.
"Bak en büyük ilacım ayağıma gelmiş, ne hastanesi şimdi ne olur. Hem en çok o berbat koku midemi bulandırıyor benim. Ne yani zorla kusturmaya mı götüreceksin biricik karını?"
İkna kabiliyetimin alnını öpmeme sebep olacak hareketi yapıp kendiyle beraber beni içeriye soktu. Beni az önce yattığım koltuğa değil de odama doğru yönlendirip yumuşacık yatağıma yatırdı.
"Ben şimdi çorba yapıp geleceğim, sen dinlen tamam mı?"
Başımı sallayıp Kıray'ın parfümünü boca ettiğim yorganımı üzerime örttüm. Tıpkı bir tiner koklar gibi ciğerime ciğerime çektim kokuyu.
İlk on dakikam gayet normal geçerken kalan sürede artık sıkılmaya başlamıştım. Baş ucumda duran tabletten sosyal medyaya girip gezinmeye başladım. Oh be, millet gez gez ömür eskitirken ben otura otura jennifer lopez kalçamı dümdüz hale getiriyordum.
İnternete hamile insanların gezebileceği yerleri yazıp araştırmaya başlarken aklıma gelen fitne fücür ile pis pis sırıttım. Arama motoruna yazdıklarımı silip ' bulunması en zor meyve' yazdım.
Adını bile telaffuz edemeyeceğim meyvelere bakınırken gözüme hoş gelen rambutan meyvesine tıkladım.
"Kıraaaayyy!"
Bir anda tabak çatal sesleri kesilirken koşma sesleri gelmeye başladı.
"İyi misin?"
Olabildiğince şirin bir şekilde tebessüm edip meyvenin resmi olan telefonu ona doğru uzattım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KISMETSE MARKET/TEXTİNG (TAMAMLANDI)
Humor*TAMAMLANDI*Siz: Sorduk mu kardeşim? 0532**: Hop yavaş gel. 0532**: Kalp var kızım bende, içinde de sen. 0532**: Kardeşim falan ağır oluyor. Siz: Bana sizi siparişle mi veriyorlar? Siz: Biriniz bitse biriniz başlıyor! Siz: Bir gidin artık! 0532**:...