4.5

7.1K 405 106
                                    

Ekin'den...

Böyle bir acı yoktu. Kelimenin tam anlamıyla bitmiştim. Gerçek gibi gelmiyordu.

Ben yeniden o kapıya gitsem, yine büyük nidasıyla babam karşılayacaktı beni biliyorum. Başka bir ihtimali aklım almıyordu.

Mezarlığın içine doğru korku dolu bir adım attım. Gözlerim ismini görmekten çok korksada, ayaklarım beni o beyaz taşın önüne hiç acımadan sürüklemişti.

Öylece durdum. Bakışlarım beyaz taşa kazınmış siyah yazılarda kalırken elimi tutan el ile istemsizce irkildim.

"Bence babam torunu olduğunu öğrenmeyi hak ediyor."

Hızla ona dönüp küçücük bedenini kollarımın arasına aldım. İkimizin de yaşları ardı arkası kesilmez şekilde akıyordu.

"Seni yalnız bırakmak istemedik."

Hayat... çok acımasızdı. Baba olmuştum babamı kaybettiğim gün, hayatımın en kıymetlisi gelmişti aramıza sığındığım dağı sonsuza kadar göremeyeceğim gün. 

Ben yaşamak ne demek anlamıştım, öldüğüm gün.

Bedenlerimizi ayırırken titrek adımlarla mezarın kenarına oturdum.  Sağ avcum toprağını severken, parmak uçlarım mezar taşında geziniyordu.

"Ben geldim baba... hayırsız oğlun geldi."

Dinmeyen umudum hala ondan bir yanıt beklerken derin bir nefes aldım.

"Hani babalar hiç gitmezdi?"

Sessiz hıçkırıklarını saklayan Başak kenara çekilirken cebimdeki ultrason fotoğrafını taşa yasladım.

"İstediğin oldu baba, torunun oluyor. Hepimizden çok o bekliyor seni, sen neredesin?"

Daha fazla dayanamayıp soğuk taşı kollarımın arasına sardım.

"Baba oluyorum ben baba. Babası olmayan baba olur mu hiç? Ben senden daha çok şey öğrenecektim, babalık nasıl yapılır en güzel örneğinden dinleyecektim. Nasıl yapacağım ben şimdi?"

Resmi tutup taşa doğru döndürdüm.

"Bak şuradaki nokta kadar olan şey benim çocuğum. Bekli de yedi ay sonra yanına geldiğimizde onu da getireceğiz. Senden son bir şey isteyeceğim baba."

Derin bir nefes alıp yaşlarımı montumun koluna sildim.

"Onu getirdiğimizde onunla konuş olur mu? Babasının süper kahramanını tanısın istiyorum, varlığını bir mezar taşından ibaret bilmesin."

Omzuma sarılan kollar ile gözlerimi kapattım. Toprak kokusu doluyordu burnuma, bir de delirmediysem eğer babamın kokusu. Buram buram.

Oturduğum yerden doğrulup taşa uzun bir öpücük kondurdum.

"Ben hep geleceğim baba, kendine iyi bak olur mu? Burası çok soğuk, üşüme sonra."

🌾

Annemlerdeydik. Kapının önüne bıraktığım ayakkabıyla bakışıyordum. Ne kadar geçti bilmiyorum, annem bir anda elinde bir kağıtla kapıyı açtı.

"Ekin, oğlum hadi gel. Senin adının yazılı olduğu bir kağıt var burada."

Bir anda bakışlarım değişirken hızla elindeki kağıdı alıp içeri geçtim. Bembeyaz kağıtta babamın el yazısı duruyordu koca bir sayfa. 

Oğluma, can parçama....

Merhaba evlat, eğer bu kağıdı bulup okuduysan ben çoktan hakkı rahmetime kavuşmuşum demektir. Üzülme diyemem ama, üzülürken kendini hırpalama olur mu? Valla yüreğim kaldırmaz kalkar geri gelirim yoksa.

Umarım hayallerin gerçek olmuştur. Kocaman, çok güçlü bir baba olmuş, artık bir süper kahramana bürünmüşsündür. Senin süper kahramanın maalesef uzun bir süreliğine emekliye ayrılıyor. 

Ona beni anlat, sakın hayatından geri kalma. Ölüm bu oğlum herkes yaşayacak, herkes bilecek bunun ne demek olduğunu. Ama dilerim ki Allah'tan sen babalığı tatmadan yanıma gelme. Çünkü ancak kalbimdeki sevgini o zaman anlayabilirsin.

Sil bakayım şimdi o yaşlarını, aç kollarını sarıl karına,annene. 

Seni o sıcacık yüreğinden ve masum yüzünden öpüyorum oğlum, Allah'a emanet olun her biriniz. Bana bu dünyada cenneti yaşattınız ya Allah sizden razı olsun. Sana da annene de Başak kızıma da hakkım sonuna kadar helal. 

Bilmeden etmeden üzdüysem sizde beni affedin. Ben sizi hep izleyeceğim, sakın başın boş kaldı sanma. Baban hep yanında.

Kağıttan başımı kaldırdığımda vücudum öylece kilitlenmiş şekilde duruyordu. Ağlayamıyordum. Bakışlarımı tekrardan satırlara taşıdım. 

Kaç kere okuduğumu bilmiyorum. Kağıdı uzun bir süre sonra bırakıp kolları açık beni bekleyen karıma sıkıca sarıldım.

Üzerindeki hırkanın cebinden beyaz bir şey çıkarıp dizlerimin üzerine bıraktı. 

Beyaz bir zıbının üzerinde "Kahramanım çok az kaldı, yakında kavuşuyoruz." yazıyordu.

Buruk bir tebessümle zıbını alıp hafifçe okşadım.

"Bizim kahramanımız çok güçlü Ekin bey, kıskanabilirsin."

Havayı dağıtmaya çalışırken yana doğru dündüm. 

"Kalp atışlarını dinleyebiliyor muyuz?"

Başak dolu gözlerle başını sallarken kollarını karnına sardı. Elim istemsizce kollarına ulaşırken karnına dokundum.

İçeride bizim umudumuz vardı. Babamın giderken bize bıraktığı hediyemizdi o bizim.

"Eğer erkek olursa adını Umut kolayım mı?"

Gülerek başını salladı.

"Olur bir tanem, tabi ki."

Karnının üzerinde duran elimin üzerine elini kapatıp derin bir nefes aldı.

"Çocuklar ne oluyor?"

Annem karşımızda dikilirken yüzüme buruk bir tebessüm yerleştirip zıbını ona uzattım.

"Babamın hediyesini seviyoruz anne."

Hızla bakışları Başak'ı bulurken yeni dinen yaşları tekrardan yanaklarından süzülmeye başladı. Temkinli bakışlarla hareketlerini izliyordum.

"G-gerçekten mi?"

Başımızı salladık.

Diz çöküp elini tıpkı benim gibi Başak'ın karnına koydu.

"Umudumuz, evine ve ailene hoş geldin bir tanem. İyi ki geldin."

🌾

Derin bir nefes alıyoruz. İyi miyiz?

Nasıldı bölüm, beğendiniz mi?

Oy ve yorumlarınızı, kitabın gidişatı hakkındaki düşüncelerinizi buraya bekliyorum.

Kocaman öpücükler, bir sonraki bölümde görüşmek üzere. Hoşça kalııııın 🌾🍀

KISMETSE MARKET/TEXTİNG (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin